Dakikalar sonra kendine geldiğinde nerede olduğunu anlamak istercesine etrafına baktı Nilüfer. Aydınlık ve toz kokmayan bir yerdeydi. Görüş alanına Kartal girdiğinde, toparlanmak istercesine hızla doğruldu. Ani hareket ettiği için ilk anda anlayamasa da başına saplanan şiddetli ağrı nedeniyle acıyla inledi. Elini, acının kaynağı olduğunu tahmin ettiği noktaya, başına götürürken hızla kendisine dönen bakışlara karşılık olarak “Kartal Bey,” diye mırıldandı.

“İyi misin? Nasıl hissediyorsun?”

Neler olup bittiğini hatırlamak istercesine kaşlarını çatarken kısık sesiyle cevap verdi Nilüfer. “Başım ağrıyor.”

“Doktor ağrı kesici verdi.” Kızın araya girmek için atıldığını fark ederek hızla devam etti. “Düşerken başını çarpmışsın.”

Nilüfer’in kaşları şaşkınca havalandı. Düştüğünü öğrendiği için değil, zaten gözünün önü kararmadan önce hatırladığı son şey kendini boşlukta hissettiğiydi. Kızı asıl şaşırtan onu bulan kişinin Kartal olmasıydı. “Anladım.” Kartal’a kaçamak bir bakış atarak saçlarını kulağının arkasına sıkıştırdı. “Kartal Bey, ben özür dilerim.”

“Özür dilemene gerek yok.”

“Ama bugün, toplantı...”

“Önemli değil.” Nilüfer’in bir açıklama beklercesine irileştirdiği yeşil gözlerine bakarken biraz daha ayrıntı vermesi gerektiğine karar verdi. “Toplantıyı erteledik.”

Genç kız sessizce onaylamakla yetindi. “Onun için beni arama gereği duymadınız herhalde.”

Kartal işittiklerine karşılık kaşlarının şaşkınca havalanmasına engel olamadı. Kız, onu merak etmediğini ima ediyordu. Dudaklarının öfke dolu bir gülüşle titremesine engel olamadan başını iki yana salladı. İşe yetişkin bir asistan aldığını düşünüyordu ancak ilgiye muhtaç, küçük bir kız çocuğu almıştı anlaşılan. Bugün onca işinin gücünün arasında, üstelik yokluğuyla işleri daha da beter bir hale getirmesine rağmen Nilüfer’in yokluğunu fark ettiğinde nerede olduğunu sormuştu zaten. Acil bir telefon alıp çıktığını söylemişlerdi. Yanına gelip izin almadan ayrılması canının sıkılmasına neden olsa da acil durumun ne olduğunu öğrenmek için kızı aramış ancak ulaşamamıştı. Daha ne yapması gerekiyordu? Nilüfer’in arşivde kilitli kalacağı nereden aklına gelebilirdi ki? Bu düşüncelerle sıkıntıyla iç çekerken “Acil bir işinin çıktığını söylediler,” diye mırıldandı.

“Siz merak edip beni mi sordunuz?”

Kızın şaşkınlığı öfkelenmesine neden olurken dişlerini sıkarak ters bir bakış attı Kartal. “Mağara adamı gibi mi görünüyorum oradan?”

“Yok, ben...” Kelimelerini toparlayamayacağını fark ettiğinde derin bir nefes aldı. “Kimse beni bulamayınca...”

“Niye indin arşive?”

“Kilidin bozuk olduğunu bilmiyordum.”

Kartal oturduğu koltuğun ucuna gelerek gözlerini Nilüfer’in gözlerine diktikten sonra tekrar etti. “Arşive niye indin?”

Nilüfer bakışlarını kaçırarak oturduğu yerde huzursuzca kıpırdandı. Arşive inmişti çünkü Melsa, acilen eski ihale dosyalarından birine ihtiyaçları olduğunu söylemişti. Nilüfer burada yeni olduğu için arşiv odasının kilidinin bozuk olduğunu bilmiyor olabilirdi ancak Melsa’nın, onu yollarken bunu bildiğine adı gibi emindi. Kadın ilk günden beri Nilüfer’e karşı anlam veremediği bir tavır içine girmişti. Onunla ne gibi bir zoru olabilirdi ki? Kartal’ın karşısında zorda kalmasını istemesinin bir nedeni olmalıydı. Nilüfer’in bilmediği bir şeyler... Olanları bir nedene bağlamakta zorlansa da küçük bir kız çocuğu gibi davranarak Melsa’yı Kartal’a şikayet etmeyecekti. Aralarındaki her neyse, ikisi  halletmeliydi. Verdiği kararın güveniyle “Arşivden bir dosya almaya indim,” diye cevapladı.

“Kim istedi?”

“Hatırlamıyorum.”

Kartal, tek kaşı ürpertici bir soğuk kanlılıkla havalanırken tehlikeli bir sakinlikle “Kimdi?” diye tekrar etti.

“Kartal Bey, ben gerçekten hatırlamıyorum.”

“Pekala,” diyerek umursamazca dudak büktü adam. “Bu yaptığının karşılığı, maaşından kesilir o zaman.” Kızın onu sessizce onayladığını fark ederek konuşmasını aynı yakıcı sakinlikle sürdürdü. “Bugün, bu katta olan herkesle birlikte.”

“Ne! Kartal Bey, hayır!”

“Eğer sen, patronun olarak sorduğum soruyu cevaplamazsan...” Ellerini iki yanına açarak kayıtsızca devam etti. “...istediğim her şeyi yaparım.”

“Bunu yapamazsınız.”

“Sen daha beni hiç tanımıyorsun.” Kaşlarını meydan okurcasına havalandırdı. “İzle ve gör.”

***

Ben Kartal, Aslan'dan beter demiştim ama.♡♡♡

***

Atıf Kartal TUNABOYLU

Atıf Kartal TUNABOYLU

¡Ay! Esta imagen no sigue nuestras pautas de contenido. Para continuar la publicación, intente quitarla o subir otra.

Nilüfer SEVİN

Nilüfer SEVİN

¡Ay! Esta imagen no sigue nuestras pautas de contenido. Para continuar la publicación, intente quitarla o subir otra.

¡Ay! Esta imagen no sigue nuestras pautas de contenido. Para continuar la publicación, intente quitarla o subir otra.
SevdakederDonde viven las historias. Descúbrelo ahora