KING

KING ♚2 ♚

  Şirketin içine doğru hareket ettiğinde ekibi de arkasında gelmeye başladı, giriş kapısında onu 40 yaşlarında, hafif sakalı, takım elbiseli bir adamdı, yanında bulunan sarışın olan bir bayan karşılaşmıştı. Adam onu görünce Ezda'aya doğru hareket etti. Yanına yaklaştığında hafif çe tebessüm ederek elini uzattı,

"Hoşgeldiniz Mrs. Hancı, Adım Alex Royals Tasarım Departmanın Personel Müdürüyüm sizleri toplantı salonuna kadar ben eşlik edeceğim" dedi akıcı İngilizcesiyle, Ezda'ya göre adam, sıcakkanlı birine benziyordu.

"Tanıştığıma çok memnun oldum Ms. Royals bize eşlik edeceğiniz için çok memnun olduk, "dedi. En az Alex kadar iyi bir İngilizce'yle cevap verdi. Alex arkasındaki ekibe hoşgeldin diyerek tekrar Ezda'ya döndü, sağ kolunu kaldırıp koridorun karşısını gösterdi, birlikte geniş koridora doğru yürümeye başladılar. Holding oldukça büyük ve geniş camlarla kaplıydı, etrafında koşuşturan olan insanlarda cabasıydı, evet kendi çalıştığı şirkete büyüktü ama bu şirketin yanında sadece küçük bir yavru gibi kalırdı, bir yandan etrafını inceleyip bir yandan Alex'in anlattığı küçük konulara cevap vermeye çalışıyordu, sohbetlerine devam ederken, Alex'sin durmasıyla birlikte oda durdu, Alex baktığı yere kafasını çevirip karşısında gelen kalabalığı baktı , bir adamın etrafında 8 kişiden fazla insan toplanmış, yürüyorlardı, üzerilerinde takım elbise bazılarında ellinde çantaları bulunuyordu, önde ki adamın "baya önemli biri galiba" diye düşündü çünkü topluluk onun bir kaç adım arkasında yürüyordu sadece hemen yanında adamın sekteri olduğunu tahmin ettiği kızıl saçlı bir kız vardı, kız adama hızlı hızlı bir şeyler anlatıyordu ama adam telefonundan başını kaldırmaya tenezzül etmeden onu dinliyordu, kız ise ona bir şeyler anlatacam diye hem koşuyor, hem kağıtları gösteriyordu, kızın nefesini buradan bile kesi kesik olduğunu duyabiliyordu, kız diğer eline dosyaları yerleştirip diğer elliyle alnında biriken teri sildi, adam ise bunu hiç umursamadan hızlı hızlı yürüyordu, etrafındaki adamlar ise kıza sadece acıyarak bakıyordu, Ezda'ya göre bu çok sinir bozucu bir şeydi, bu ne küstahlıktı böyle, karşısında küçük bir çocuk bile olsa dinlenilmesi gerekir ama adam sadece telefonuna bakıyordu. Kızın haline o kadar acımıştır ki sadece ona odaklanmıştı, sinirlerinin yatışmaya çalışırken adamın kendine bu kadar yanaştığını fark etmemişti. Kızın ayağının tökezlemesiyle yere dosyalarıyla birlikte yere kapaklandığını gördü, kafası ni kaldirip utanarak etrafına baktı son olarak da gözü patronuna kaydı, patronu küçümseyici bakislarini gorunce şaşkınlığı üstünde atıp, hem dosyalarını topluyor hemde sürekli özür dileyip durdu, yüzünün utançtan saçlarıyla aynı renge dönmesi cabasıydı." Allahım bu insanların beyni yok muydu? hiçbir suçu olmamasına rağmen sürekli özür diliyordu" diye kendi kendine mırıldandı türkçe Alex yan gözle Ezda'ya baksa da üstünde durmayıp karşısındaki topluluğa döndü, Adam ise kıza yan gözle bakıp, başını olumsuz bir şekilde sallayıp "beceriksiz biri daha"diyip kızın tarafına bakmadan tekrar önüne döndü. Kızıl kız patronun dediğiyle gözleri dolu dolu olduğunu gördü ama genede ellinde bir şey gelmedi el mecbur patronun arasından yürüdü. İnsanlar mecbur kalması ne kadar zor bir şey . Patron ise ayaklarını daha seri bir şekilde yürümeye devam etti, ark-adasındaki adamlar ona yardım emek istemişlerdi ama baştaki adamın yürümesiyle onlarda kıza yardım ellerini geri çekip, adamın peşinden seri bir şekilde yürüdüler. Ezda içi gitmişti bir insanların para kazanmak için ne kadar küstah insanlara katlanıyorlar diye düşündü, aklına şirkete ki staj günleri geldi, insanların onu itip kaktığı, ona ayak işlerini yaptığı günleri, bir keresinde iftira atıldığı zamanda işini kaybetmemek için sustuğu günleri anımsadı Tanrım insanlar ne kadar acımasız diye düşündü. Burnuna gelen keskin erkek kokuyla başını yerden kaldırıp karşında ki duran adama baktı, bu adam nasıl bu kadar yanaştığına şaşırdı. Adam da durdu başını kafasını telefondan kaldırdığında gözleri karşısında kahve gözleri mavileri karşıladı.