Bir de iş arkadaşlarından bazılarının ona karşı sergilediği hasmane tutum vardı. Mesela Melsa... Nilüfer onu bu kadar rahatsız ederek kendisine karşı tırnaklarını çıkarmasına neyin neden olduğunu merak ediyordu. Sonuçta şirkete ayak basar basmaz insanların huzurunu kaçıracak bir şey yapmış olamazdı, değil mi? Kartal'ın asistanlığını yapmak istediği için dese, Nilüfer kimseyi yerinden etmemişti. Adamın bundan önce hiç asistanı olmadığını biliyordu.

Levent son bir turla onu yere bıraktığında düşüncelerini öteleyerek dağılan saçlarını düzeltti. İki eliyle sıkıca çocuğun koluna asılırken tatlı bir sitemlerim "Başımı döndürdün," diye mırıldandı.

"Ayaklarını yerden kestim işte, fena mı?"

Cevap vermek için dudaklarını aralamıştı ki tam karşılarında duran adamı fark ederek gülüşünün ağır ağır yüzünden silinmesine izin verdi. Kartal Tunaboylu'nun burada ne işi olduğunu düşünürken kaşlarının çatıldığının farkında değildi. Adamla göz göze geldiği bir an bakışlarını kaçırmamak için insan üstü bir çaba harcayarak nefes aldı. Bir patron ve asistan olarak birbirlerini görmezden gelemeyeceklerine göre durumu Levent'e izah edip selam vermek için yanlarına girmeleri gerektiğini söylemeye karar vermişti ki adamın, yanındaki kızla onlara doğru geldiğini fark ederek beklemeye başladı. Karşı karşıya geldiklerinde dudaklarını saran gülüşün tedirgince titremesine engel olmaya çalışırken Levent'in "Kim bu sırık?" diyen sesiyle başını hızla ona çevirdi.

Kartal'ın "Nilüfer," diyen sesi, "Kim sırık? Sen ondan daha uzunsun bir kere," diyen kendi sesine karıştı.

Levent'in "Yine de sırık," diye mırıldandığını işitmesine rağmen kulak arkası etmeye karar vererek can havliyle yüzündeki gülüşe asıldı. Kartal'ın, aralarında geçen konuşmayı duymadığını umut etmekten başka yapabileceği bir şey yoktu. "Kartal Bey, nasılsınız?"

Kartal resmiyeti elden bırakmadan basit bir kafa selamıyla karşılık vererek bakışlarını yanındaki kıza çevirdi. Nilüfer'le tanışmak için çok ısrar eden kardeşini "Feza," diyerek tanıttı. "Kardeşim." Ardından Nilüfer ve Levent arasında gidip gelen bakışlarını yeniden Feza'ya çevirdi. "Feza, Nilüfer."

"Memnun oldum."

Kartal'ın aksine son derece samimi bir gülümsemeyle elini uzatan kızla tokalaşırken biraz olsun gevşediğini hissederek "Memnun oldum," diye karşılık verdi Nilüfer. Ardından elini kızın elinden çekerek nazikçe Levent'in kolundan kavradı. Kartal orada değilmiş gibi etrafına bakan kardeşini uyarmak istercesine irileştirdiği gözleriyle "Levent," diye gülümsedi. "Kardeşim. Kartal Bey, patronum."

İki adamın tokalaşmalarını bitirmelerini bekledikten sonra Feza'ya dönmüştü ki kızın sesi devam etmesine engel oldu. "Levent." Kız heyecanla gülümserken omuz silkerek devam etti. "Ben seni tanıyorum." Levent kaşlarını şaşkınca havalandırarak karşılık verdi. Kızı - adının Feza olduğunu dahi az evvel öğrenmişti - daha önce görmediğine emindi. "Basketbol takımının kaptanısın. Mühendislik fakültesindesin." Kartal'ın huysuzca çatılan kaşlarına kaçamak bir bakış atarak çok iyi bilmesine rağmen emin olmak istercesine sordu. "Elektrik-elektronik, değil mi?" kendisini şaşkınca onaylayan çocuğa bakarken aydınlık bir gülümsemeyle kendini tanıttı. "Feza ben de. Ekonomi okuyorum."

"Memnun oldum."

Kısa bir sohbetin ardından Kartal'ı peşinden kendi arkada grubunun olduğu yere doğru sürükleyen Feza'nın arkasından bakarken kaşlarını dehşet verici bir gerçeği öğrenmiş gibi şaşkınlıkla kaldırdı Nilüfer. "Demek bu dünyada senden hoşlanan kızlar da var."

Levent umursamazca omuz silkerek arkadaşlarıyla konuşmaya devam ederken Nilüfer fark ettirmeden Kartal'ı incelemeye başladı. Kadının alışık olmadığı bir biçimde spor giyinmişti. Ki bu da düzgün fiziğini tamamen gözler önüne seriyordu. Düzgünce şekillendirilmiş saçları toplanmamış haliyle epey havalı görünüyordu. Burada olmaktan pek de mutlu görünmüyordu. Anlaşılan Feza'yı kırmak istememişti. Kızın çoğunluğu hemcinslerinden oluşan arkadaş grubunun bütün ilgidir üzerindeydi ancak adam genellikle kısa cevaplar vermeyi tercih ediyor, haricinde bakışlarını sıkıntıyla etrafında gezdiriyordu. Yalnız, bakışları Feza'yla karşılaştığında gözlerinde derin bir sevgiyle belirliyordu. Aklı kıza takılınca hızlı bir bakış da ona attı. Levent'le aynı yaşta olmalıydı. Koyu kahverengi saçları, ışıl ışıl parlayan hafif bronz teni ve mavi gözleriyle fazlasıyla güzel görünüyordu. Zarif, kırılgan, narin bir görüntüsü vardı.

Levent'in yanına döndüğünü fark ederek beğeniyle mırıldandı. "Güzel kız."

"Yanındaki sırık senin patronun mu şimdi?"

Nilüfer iç çekerek gözlerini devirdi. Kardeşinin bir doksanlık boyuyla Kartal'a sırık demesi gözüne fazlasıyla ironik geliyordu "Bak yine söylüyorum, adamın boyu senden kısa."

"İyi işte," diyerek omuz silkti Levent. "Dövmem gerekirse, sorun çıkmaz."

"Çok pardon?"

"Bu sırığı dövmem gerekirse, diyorum. Boyunun benden kısa olması iyi olur."

"Saçmalama Levent! Niye dövecekmişsin elin adamını? Allah Allah..."

Levent, yeniden Kartal'ın Nilüfer'e attığı kaçamak bakışları yakalarken ellerini ceplerine koyup olduğu yerde yaylandı. Harfleri dişlerinin arasında çevirerek "Bu sırığı dövmeme sebep olma o zaman, Nilüfer," diye mırıldandı.

"Sırık deme adama!"

Levent basit bir gerçeği dile getiriyormuş gibi sakince tekrar etti. "Sırık."

***

Nilüfer SEVİN

Nilüfer SEVİN

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kartal TUNABOYLU 

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kartal TUNABOYLU 

Kartal TUNABOYLU 

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
SevdakederHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin