Abisine çevirdiği kırgınlık dolu bakışlarını çekerek yerden koltuk değneğini aldı ve öyle saf saf dikilen iki adamın yanından olabildiğince hızlı bir şekilde uzaklaştı.

"Berfee!" Bertan kardeşinin bakışlarını görüp hızla gitmeye çalışan fakat ayağında ki yaradan dolayı yavaşlayan Berfe'ye seslenmişti fakat Berfe'nin ona dönmeye niyeti yoktu. Bugün çok kırmıştı kardeşini, bunu fark edebiliyordu. Gönlünü alması gerekirken kırıkları daha da tuz buz ediyordu. Bir an önce Berfe'ye kendini affettirmeliydi.

"Hadi biz de geçelim." Hazar'a yönelik söyledikleriyle Hazar'ın kararsız bakışlarını fark etmişti.

"Ben aşağıda yerim Bertan. Hadi sen git!" dediğinde Bertan kaşlarını çatmıştı.

"Ne saçmalıyorsun yine? Hep beraber yenecek o yemek. Bir daha da böyle bir laf duymayacağım." deyip Hazar'ı kolundan itekleyip önden gitmesini saģlamıştı.

........................................................

Herkes sofradaki yerini almış Demet hanım ve Hazar da o sofrada bulunuyordu. Hazar önünde gördüğü yemeklerin hepsinin, kendi sevdiği yemekler olduğunu fark etmiş ve annesine gülümsemişti. Annesi sırf o geliyor diye Hazar'ın sevdiği tüm yemekleri yapmıştı. Sonuçta oğlu uzun yıllardan beri bu eve gelmiyor ve annesinin yemeklerini yemiyordu.

Berfe ise sanki kafasını tabağından kaldırmamaya yemin etmişti. Az önce merdivenlerde abisinin bağırması olan iştahını da kaçırmış sadece masada oyalanmak için elindeki çatalıyla tabağındakileri didikliyordu.

"Berfe, yemeğinle oynama da doğru düzgün ye!" Berat'ın söyledikleriyle hiç kafasını kaldırıp da Berat'a laf yetiştirmeye çalışmayı bırak bakmamıştı bile. Gerçekten şu aralar kimseyle konuşmak istemiyordu. Tartışmak ise en son istediği şeydi. O yüzden abisinin dediğine uyarak çatalını ağzına doğru götürmüş zor da olsa bir lokma almıştı. Canı hiçbir şey istemiyordu, sadece ve sadece yatıp uyumak istiyordu.
 
Çiĝnediği lokma sanki ağzında büyüyor yutulamayacak devasa bir yemek haline geliyordu. Halsizliğinden ve iştahının kapanmasından hasta olacağı sonucunu çıkarıyordu. Her şey bitmiş gibi bir de o eksikti zaten. Gerçi bunların tek sorumlusu ona bağırıp duran ağabeyleri de olabilirdi.

Daha fazla yiyemeyeceğini anladığında sandalyesine yasladığı koltuk değneğini eline almış kalkıyordu ki Bertan'ın söyledikleriyle birlikte yerinden kıpırdayamamıştı.

"O tabağındakiler bitene kadar masadan kalkmak yok!" Berfe biliyordu ki bu yemeklerden bir kaşık daha alırsa kusacaktı. O yüzden yemeğin başından beri kaldırmadığı kafasını kaldırıp Bertan ağabeyine yönelik konuşmaya başlamıştı.

"Daha fazla yiyemiyorum. Kalkabilir miyim?" dediğinde masadaki herkesin gözlerini üzerinde hissediyordu fakat kimseye dönüp de bakmıyordu bile. Gözleri sadece Bertan ağabeyindeydi.

Bertan ise kızın sabah da hiçbir şey yemediğini hatırlayarak kaşlarını çatıp despot bir tavırla konuşmaya başlamıştı.

"Hayır Berfe! Kahvaltıda da hiçbir şey yemedin. O tabak bitecek!" dediğinde önündeki tabağa bakmaya başlamıştı Berfe. Bunların hepsini nasıl yiyebilirdi ki? Çok fazlaydı. Zaten ağzına bir parça daha alırsa kesinlikle kusardı. Biliyordu Berfe...

"Yiyemiyorum daha fazla! Lütfen dinlenebilir miyim artık?" Bertan'a ters ters bakarak söylediği sözlerle dişlerini sıktığını fark etmişti ağabeyinin. Fakat biraz daha yerinde durup dik dik Berfe'ye baktıktan sonra ayaklanmıştı.

"Tamam. Hadi ben yardım edeyim sana!" deyip kalkması için kolundan tutmuştu. Berfe de diğer eline aldığı koltuk değneğine yaslanarak aĝabeyiyle birlikte salondan ayrılmıştı.

Je hebt het einde van de gepubliceerde delen bereikt.

⏰ Laatst bijgewerkt: Mar 19, 2017 ⏰

Voeg dit verhaal toe aan je bibliotheek om op de hoogte gebracht te worden van nieuwe delen!

ZEHİR'li MASKE (Askıda)Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu