DOKUN

49 2 8
                                    


Kitap Adı: Dokun

Kitap Yazarı: Gülbahar Tosun

Bölüm Yazılış Tarihi: 5 Mart 2017 22:16

UYARI: Bir hikayenin ilk bölümüne göre fazla cinsellik içermesi elbette uygun değil, ancak her zaman dediğim gibi hikayemde sadece iki sevişme sahnesi olacak. Biri ilk bölümde, diğeri ise son bölümde. Herkese iyi okumalar! 

İLK BÖLÜM

"Josephn ellerini vücudumda hissetmeyi çok özledim." Alicia sesindeki acıyı saklamak isteyerek konuştu, becerip beceremediği tartışılırdı.

"Alicia git buradan, sen benim için bir parça etten daha ötesi değilsin." Josephn acımasız davranmaktan çekinmiyordu.

"Josephn, dokun bana." Alicia cüretkar durması gerekirken, masum ve çaresiz duruyordu. Sevdiği adamın ona dokunmasını istiyordu.

"Dokun sevilesi adam, dokun uğruna omuzlarımda kestiğim saçlarıma. Dokun sevilesi adam, dokun her gün senin için gözyaşları akıtan gözlerime. Dokun sevilesi adam, dokun her gün içinde seni saklayan dualar için açılan ellerime. Dokun sevilesi adam, dokun senden başka kimsenin görmediği kalbime. Sen dokun, geçer benim yaralarım. Sen dokun, uzar benim saçlarım. Sen dokun, durulur gözyaşlarım. Sen dokun, susmaz benim dualarım. Sen dokun, seni saklar benim kalbim. Yeter ki dokun, uzaktan bakma bana. Soğuk konuşmanla değil, sıcacık gülüşünle dokun bana. Ama dokun sevilesi adam, acıtmak içinde olsa dokun. Dokunuşunu hissetmeye ihtiyacım var, dokun. Benim sana ihtiyacım var, dokun. Benim gözyaşlarımın yolunu öpen bir adama ihtiyacım var, dokun. Sen adam, sen bana dokun. Senin dokunman çeker beni karanlıktan." Alicia gözyaşları içerisinde cümlesini bitirirken Josephn daha fazla dayanamıyordu.

"Git buradan Alicia, sana zarar vermek istemiyorum." Alicia gözyaşları içinde gülümsedi.

"Geceler boyu ,bir eksiğim mi var, diye düşünerek hıçkıra hıçkıra ağladım. Bana daha ne kadar zarar verebilirsin ki?" haykırırcasına konuşması Josephn'in yüreğini acıyla doldururken sesine hiçbir şey yansıtmamakta kararlıydı.

"Bana cümlemi ezberletmek mi istiyorsun? Git buradan." Hiçbir duygu barındırmayan sesiyle konuşurken Alicia çıplak bedenine kenarıdaki elbisesini geçirdi. Arkasını döndü birkaç adım attıktan sonra durdu.

"Bu bir umut denizinin kuruması, bunu hiçbir zaman unutmayacağım." Sesindeki acı çaresizlik Josephn'in gözlerini doldururken sesinde gram acı bulundurmamak konusunda usta olduğu su götürmez bir gerçekti.

"Denizleri sevmem Alicia, haydi git buradan." Alicia buruk bir gülümsemeyle orayı terk edip kapının önündeki jeepe bindi.

"Beni Vin'e götür." şoförüne karşı bu tavrı fazla şaşırtıcıydı.Eski bir çalışan olmasına rağmen Parker bile buna alışamamıştı. Bir yıl önce jeepe "Selam Parker" diye tabiri caizse cırlayarak giren o gülüşü güzel kadının, gülümsemeyi bilmeyen insanlarla konuşmayan bir iskelete dönüşmesi insanların bile içinin acımasına neden oluyordu.

"Peki." Sesindeki nazikliği hiçbir yerde bulamayacağına emin olsa da Parker'la muhabbet edecek gücü kendinde bulamadı Alicia ve arka koltuğa kıvrıldı.

Uzun bir süre sonra araba yavaşça hızını düşürdü ve ardından durdu. Parker arkasına dönüp uyuyan Alicia'nın acı dolu suratına dokunmak isteğine engel olamadı*Alicia'nın en küçük dokunuşta uyanacağını bilmesine rağmen*. Parker elini suratına değdirdiği an gözlerini açan Alicia ufak bir çığlık attı.

"Hadi ama, korktun beni! Bana uyurken dokunmaman gerektiğini biliyor olmasın!" sinirle bağırırken Parker onu pekte dinlemiyor gibiydi.

"Sana diyorum! Gözümün içine bak seni kalas!" sinirle konuşmasını umursamayan Parker'a ilkinden daha da sert bir üslupla bağırdı Alicia. Ardından yerinde doğruldu.

"Alicia seninle konuşmalıyız." Sesi boğuk gelen Parker sadece bakışlarındaki sertlikle bile Alicia'yı yerine kilitlemişti.

Arka koltuğa doğru kendini kolayca atmadan hemen önce camları kapatmak için bir düğmeye bastı.

"Alicia, yıllardır seninle çalışıyorum. Ergenlik dönemlerimden beri senin ruhunu ezbere biliyorum ama şuan seni ben bile çözemiyorum." Parker sevdiği kadının böyle acı çekmesine dayanamayarak konuştu. Boğazında oluşan yumruya rağmen yutkunmayı başarabilmişti.

"Parker, benden mi hoşlanıyorsun?" Alicia dalgaya alırcasına gülümsedi.

"Alicia uğruna öldüğümü fark edemeyecek kadar kör müsün?" Parker buram buram çaresizlik kokan sesiyle konuştu.

Alicia suratını kaşıdı ve ardından tüm gücüyle Parker'a bir tokat patlattı. Alicia tokadın etkisiyle gözleri dolan Parker'ın hiçbir şey sormasına izin vermeden ensesinden tutarak dudaklarına yumuldu.

(+18)

Geniş koltuklarıyla ufak bir evi andıran arabanın arkasında öpüşüyorlardı. "Aman ne güzel!" diye düşünen 

"İç çamaşırlarının olmamasını sevdim." Parker munzurca konuşurken Alicia da gülümsüyordu.

"Sende de olmamasını isterdim."Alicia istekli sesiyle Parker'ı etkilemek isterken Parker o vurucu cümleyi kullanmaktan çekinmiyordu.

"Çıkar o zaman!" Alicia gülümsedi.

(+18  BİTTİ)


Uzun ve zevk dolu geçen saatlerin ardından Alicia keyif sigarasını Parker'ın dudaklarının arasına doğru üflüyor ve çocukça kıkırdıyordu.

"Hadi ama! O kadar şey yaptıktan sonra seni tek rahatsız şey bu mu?" Alicia gülümserken Parker onu duymuyormuşcasına gülüşü ve gözleri arasında sıkı bir mekik dokuyordu. 

"Beni rahatsız edenin bu olduğunu mu düşünüyorsun?" Parker alayla konuşurken hala Alicia'nın gülüşü ve gözleri arasındaki o sıkı mekiği dokunmaya devam ediyordu. 

"Sadece sanıyor muyum, yoksa öyle mi?" masalın sonunu merak eden bir çocuğu andıran surat ifadesiyle oldukça tatlı durmasına karşın Parker hala dudakları ve gülüşü arası o sıkı mekiği dokumaya devam ediyordu.

"Rahatsız olduğum nokta, ömrünü yani ömrümüzü bir kaç yıl kısaltmanız hanım efendi!" Parker *Alicia'nın aksine* her zamanki gibi ince düşünüyordu.

"Bu kadar detaylı düşünme, hayat böyleleri sevmez!" Alicia boş bakışlarının altındaki acıyı saklamak istercesine gülümsedi.

"Sanırım, düşündüğünün aksine hayat beni seviyor." Parker her zamanki samimiyetiyle gülümsedi. 

"Neden böyle düşünüyorsun?" Alicia'nın duygusuz sesi Parker'ı biraz olsun germeye yetiyor ve hatta artıyordu. 

"Sevdiğim kadınla zevk dolu saatler geçirdim ve şuan o kadının gülüşü gözlerimin önünde." arsız gülümsemesi suratına yayılırken Parker ellerini Alicia'nın kalçalarında gezdiriyordu.

"Tanrım! Çok doyumsuzsun ama bu bedene ihtiyacım var." Alicia kahkahasıyla jeepi inletirken Parker'ın aleti hafif hafif hareketleniyordu. 

"Yeter koca adam, biraz olsun dinlenmeliyim." Alicia ciddi bir ifade takınırken Parker da ona katılıyordu.

"Doğru ufaklık, bu küçük bedeni fazla yormamalıyız." Parker Alicia'nın başını ufak bir çocuğu seviyormuşcasına okşarken Alicia sinirden burnundan soluyordu.

"Ben kısa değilim bir kere tamam mı! HIH." sözleri biter bitmez saçını savuran Alicia'yı çocuktan başka bir şeye benzetmek pekte mümkün olmuyordu. Onun bu çocukça tavırları herkes tarafından sevilmesine neden oluyordu. 

"Tamam, tamam. Gel buraya!" Parker dudaklarını bir çocuk gibi büzen Alicia'ya sarılırken Alicia da gülümsüyordu.

SON




DOKUNOnde as histórias ganham vida. Descobre agora