❄ 64. BÖLÜM ❄

Start from the beginning
                                    

"Şu zamana kadar ne hissettiysem bir bir gerçekleşti ve bu durum çok kötü. Belki unutuyorsunuz. Belki beni normal bir insan olarak görüyorsunuz ama benim içimde şeytandan da kötü bir varlık var. Üzülerek söylüyorum ki ben onunla baş edemem. Edemiyorum da zaten. Nerede ne yapacağı belli olmuyor. Attığım her adımı ben istemesem de, kendimi buna zorlasam da öğreniyor. Elimde olan bir şey değil."

Nefes aldı.

"Sen kurtulacaksın. Elimde bir kesinlik varsa sadece bu. Fakat geri kalanımız için bir söz veremem." Gözlerini kapattı. "Arden'i kaybederken de elimde değildi. Uğraştım. Gerçekten çok uğraştım ama olmadı. Olmayacak." 

Kendine çevrilen öfkeli bakışlara bakarak başını eğdi. 

"Sadece şunu bilin," derken başını yeniden kaldırmıştı. Gözleri Poyraz'ın gözlerini buldu. "Ben Arden için canımı vermeye hazırdım. Çünkü o arkadaşımdı." Elini kaldırıp Hannah'a çevirdi. "Sen de." Kira'ya bakarken devam ediyordu. "Sen de, sen de, sen de ve sen de Nolan..." Poyraz'ın elini tuttu ve soğuk avuç içine kolyeyi bıraktı. "Garanti veremem ama kolyeyi almak için hep beraber döneceğiz. Tutunacağım bir şeylerim olmalı ve bunu en iyi sen taşırsın." 

Poyraz'ın şaşkın suratına bakarak ekledi. 

"Evet. Seninle iyi bir geçmişimiz yok. Seninle bir geçmişimiz de yok. Arden'in arkadaşı olman da önemli değil. Sadece. Beni yargılamadın sen, Poyraz. Bu bile bana yetiyor, biliyor musun? Ne öğrendiğinde ne Arden'in ölümünde. Ve şimdi de ben sana bir iyilik yapıyorum. Ben yanına gelene kadar ona sahip ol. Eğer olur da yanına gelemezsem, ölüm ile burun buruna gelmediğin sürece kolyeyi açma." Gözlerine yerleştirdiği sertlikle ekledi. "Sakın."

Bir süre kimse birbirine tek kelime etmedi. Oda da yankılanan, sadece alınan nefesler ve derin soluklardı. Milyonlarca düşünce, bir eşeysiz üreme misali, her binin zihninde hüküm sürüyordu fakat dillendirilmeye yetecek güçleri yoktu. Dakikalar birbirini kovaladı ve en nihayetinde Nolan konuştu.

"Sen bize nasıl güveniyorsan, biz de sana o kadar çok güveniyoruz, Nehir. Her zaman yanındayız ama lütfen bu kadar karamsar olma. Yaşamaya dair bütün inancımız tükeniyor."

Başını arkadaşına çeviren Mehir, umursamazca cevap verdi. "Karamsarım ya da değilim. Söylediklerim, gerçekler."

"Bazen insanlar karşısındakini kırmamak için beyaz yalanlar söyler," diyen Kira'ydı. İğneleyerek konuşmuştu. Onun sözünün tam zıttına ekleme yapan Doris oldu.

"Ve bazen o beyaz yalanlar, bir çığ gibi büyür." Eli koynunda, Kira'ya bakan Doris'in yaptığı gönderme tam da yerini bulmuştu.

"Her neyse," dedi Ian. Ellerini birbirine çırparak başını kapıya çevirdiğinde, Kira oturduğu yerden kalkmış, Doris'in yanındaki yerini almıştı. Bir süre birbirlerine bakan Poyraz ve Mehir ise orta yolu bularak susmuşlardı. Tek kelime etmeyen Poyraz'ın bu susuşu bir kabulleniş değildi ancak elindeki tek çıkar yol da buydu. Mehir'e koşulsuz bir şekilde güveniyordu. 

Ian ile göz göze gelen Kira nefes aldı ve başını başka bir köşeye çevirerek "Şimdi ne yapıyoruz?" dedi. Cevap gecikmemişti. Nolan birkaç adım öne çıkarak Mehir'in yanında konumunu belirledi ve mavi gözlerini arkadaşları ile buluşturdu.

"A planını başlatıyoruz."

Kafası karışan Hannah, birbirine kenetlenmiş kollarını ayırarak "A planı da neyin nesi?" dediğinde, Doris başını sallayarak arkadaşının sorusuna hak vermişti. Çünkü neden bahsettikleri hakkında en ufak bir fikri dahi yoktu.

Soru dolu bakışlara tahammül edemeyerek cevap verdi, Poyraz. "Eğitmenlerle kararlaştırdığımız plan." 

"Başka bir plan daha mı var?" Kira'nın meraklı sesi odayı doldurmuştu.

Asperatus Nevm ✓Where stories live. Discover now