❄ 52. BÖLÜM ❄

Começar do início
                                    

Mehir'in gülen gözlerinden nedensizce kıvrılan acılar, genç adamın omzuna tutundu. Göz yaşları, korkarak sarıldığı Arden'in tenine değiyordu. "Söz ver, Mehir."

Nefes alamadığını hisseden genç kız geri çekildiğinde, Arden'in ağlamaktan kızarmış gözlerine sıcak bir gülümseme ile baktı. Acılarını örtmeye çalışan iki kar tanesinden başka bir şey değillerdi o an. Gülümsemeye çalışan dudaklar usulca aralandığında, genç adam merakla bekliyordu.

"Bir gün seni seveceğim, Arden."

Bekledi. Nefes alıp kendisine içtenlikle bakan ela gözlere daha derin baktı.

"Güzel seveceğim."

Gözlerini kapatıp kulaklarına dolan tiz melodiyi dinleyen genç adam hıçkırmaktan kendini alamadı. Dudaklarını birbirine kenetleyip dişlerini sıktığında, kendisine yoksul bir üzüntü ile bakan Mehir'e doğru bakışlarını kaldırdı ve gülümsemeye çalıştı. Kalbindeki kırıkları toplayan bir gülümseme, sevdiği kızın dudaklarına yerleştiğinde iç çekti ve aynı tebessüme eşlik etti.

"Arden Ufkum - Mehir Alkım"

Yeniden üzerilerine düşen karanlığa rağmen nefes aldı, Arden. Hangi aşk iyi bir sonla bitmişti ki? Belki sonları aylar kadar net, yıllar kadar sonsuz olamamıştı. Belki kader henüz başlamayan bir aşkın ömrünü insafsızca biçmişti. Belki zaman tüm vicdansızlığı ile asmıştı, beyaz kuşağı kırık bir dala. Ama sevmişti. Aşk dediğin şey, karşılıklı atan kalplerdi şüphesiz.

Varsın aşk olmasındı.

O sevmişti.

Çekinmeden tuttu buz gibi elleri. O ellerin sahip olduğu kalbin soğukluğu içini titretti. Hücrelerine yetişen acı yüreğine kadar ulaşmış, sayısız bir kan pompalama rutinine girmişti. İç çekti.

Bir gün... Umarım bir gün, bana öğrettiğin o sonsuz sevgiye eş değer bir sevgi tutar ellerinden. Umarım bir gün benim gibi çarpar kalbin. Sevilmeden de sevmeyi öğrenen birisi, çıkar karşına. Çok seversin, Mehir. O kalbindeki buzları eritecek kişinin karşına çıkması dileğiyle... Seni çok seviyorum.

Attı yüreğine sözlerini. Kıyamadığı gözlerin, elmacık kemiklerini dağlamaması için sustu yine. Yüreği kanarken avaz avaz içine kapandı. Bir barut düştüğünde kalbine gülümsedi ve oyun alanına ilerlemeye başladı. Sırtına inip her şeyi daha da zorlaştıran hüznünden kaçtı. Yerlerine geçmek için ayrılacakları sırada konuşmak, gitmemek, çabalamak için haykırmak istedi, Arden. Ama sustu. Bıçak bile açamadı ağzını. Ağlamamak için direnen gözlere baktı, sessizce.

Dayanamayan yüreği arkasına dönüp uzaklaşacağı sırada Mehir'in sözleri ile durakladı. Kalbini delip geçen cümleler omzunun sarsılmasına neden olmuştu. Yerlerine geçmeleri için yapılan anonsu duymamazlıktan gelen genç kızı, bütün gruplar izliyordu. Tüm dikkatler üzerilerine çevrilmişti.

"Seni, senin gibi sevemediğim için üzgünüm." Nefesini güçlükle aldı, Mehir. "Arden. Ben sadece seni değil, ben kimseyi sevemem." Gözlerini çekmedi bu defa. "Ben kötüyüm. Sandığın gibi değil. Ayakta duramayacak kadar kötüyüm. Güçsüzüm, çaresizim, zavallıyım. Yaralarıma dokunulamayacak kadar çirkinim. Kalbim, senin sevdiğin kadar güzel değil. Güzel olan senin yüreğin. Beni, benimle kabul edip sevdiğin için sana minnettarım." Kesik kesik nefes alırken acı bir şekilde gülümsedi. "Teşekkür ederim."

Mehir'in sözleri üzerine gözlerinden firar eden ufacık bir damlaya engel olamamıştı, genç adam. Bir adım atarak aralarındaki mesafeyi kapattı. Kirpiklerinde titreşen acı bir duman, yeşil gözlere kaymamak için direndi. "Seni, yaralarını kabul ederek sevdim, Mehir. Ve hayır. Bana yeniden sevmeyi öğrettiğin için asıl ben sana teşekkür ederim."

Başını eğerek gülümsedi Mehir. Gözlerinden kayan damlalar birbirine kenetlediği ellerine usul usul süzülmüştü. Başını kaldırıp dudaklarını sıktı ve kendisine bakan Arden'i daha fazla üzmemek için arkasına bile bakmadan hızlı bir şekilde yürüdü. Her bir adımı çürüyen kalbini kokmaması için ateşler içinde yakıyordu. Arden'in sevgisi o kadar büyüktü ki, bakmaya, görmeye utanıyordu. Ona yakışmıyordu ve içinde büyüyen vicdan azabını körü körüne, yangının koynuna atıyordu.

İki genç çok geçmeden yerlerini aldığında, kendilerini izlemekte olan kişileri unutmuşlardı. Herkes şaşkındı az önce yapılan konuşmaya, itiraflara... Arden'in hissettiklerini gözleri yaşlı dinleyen Kira, bir süre sonra yere yığılarak ağlamaya başlamıştı. Hannah ve Doris, ne kadar üzülseler de güçlükle ayakta kalmaya çalışıyordu. Üzerinden şoku atamayan Poyraz hepsinden daha kötüydü. Çocukluk arkadaşının, sevdiği kız için kendini feda edeceğinden öyle bir emindi ki. Düşündükçe mahvoluyordu. Kaybetmek zordu. Çok zordu. Arden'in yokluğunu aklına getirmek ne kelime, duymak bile canını yakıyordu.

Nolan ve Oyuncu ise, yerlerinden kımıldamadan ikiliyi izlemişti. Arden'in hissettiklerini sessizce dinlerken nasıl fark edemediğini düşünüyordu, Nolan. Bu kadar seviyorsa neden içinde tutmuştu? Neden Mehir'e hislerinden söz etmemişti? Kızgındı evet. Mehir'i sevmesine kızgındı ama bu arkadaşını kaybedeceği gerçeğini değiştirmiyordu. O Arden'i de Mehir'i de yitirmek istemiyordu.

Oyun alanına giren Mehir, Arden'e bakmamaya çalışarak eline mermilerini aldı. Nefes alıp ikisini birbirine vurduğunda hızlı bir şekilde havaya attı. Eline ağır ağır düşen nebulayı hiç düşünmeden yerine yerleştirdi. Hareketleri nedensizce hızlı ve atikti. Bir şeylerden kaçmak için nefes nefese yol alıyordu ama neden kaçtığını bilmiyordu. Sürekli olarak yürüttüğü bir panik halkası, tüm vücudunu esir almıştı. Hızlı hareketlerine eşlik eden ekran, önünde belirdiğinde nefesini tuttu.

 Hızlı hareketlerine eşlik eden ekran, önünde belirdiğinde nefesini tuttu

Ops! Esta imagem não segue nossas diretrizes de conteúdo. Para continuar a publicação, tente removê-la ou carregar outra.
Asperatus Nevm ✓Onde histórias criam vida. Descubra agora