❄ 14. BÖLÜM ❄

Start from the beginning
                                    

Başını kaldırdı ve ilk defa, içten olmasa da gülümsedi. Tebessümü sahteydi. Gözleri nefretle bakarken dudağı hafifçe iki yanına kıvrılmıştı.

"Gerçekten nefret ediyorum."

Mehir'in deli yanını fark eden Nolan, ona bir adım atıp yeniden özrünü sundu. 

"Seni kaybetmekten korktum Nehir."

Mehir'in yüzündeki gülümseme buz tutarken çocukluk arkadaşına, Mary'e kabul ettirebildiği tek kişiye tiksinerek baktı. 

"Sen beni çoktan kaybetmiştin."

Duydukları ile yıkılan Nolan'a doğru korkutucu bir yavaşlıkla yaklaştı. Ancak Nolan karşı çıktı.

"Gitmek istemedim. Seni öylece bırakıp gitmek kolay mıydı sanıyorsun?"

Mehir durdu.

"Seni bir kötüye kabul ettirmekten kolay olduğuna bahse girerim."

Nolan sıkıntılı bir nefes aldı.

"Yeniden deneyebilirim." Bu söylediğinin gerçekleşmesinin zor olduğunu kendisi de biliyordu. "Nehir beni anlamalısın."

Mehir gözlerini yumdu, dişlerini sıktı ve sakin olmaya çalışarak konuştu. Bu adı duymak canını yakıyordu.

"Bana Nehir demekten vazgeç artık. O adı her ağzına aldığında..." Devam edemedi. Kendisini kontrol etmeye çalıştı. Aslında ruhunu dizginlediği kişi Mary'di. O da Nolan'ı görmekten hoşnut değildi. 

Nolan, Mehir'in ellerinin titreyişini fark ettiği anda sustu. "Özür dilerim," diyebildi kısaca.

"Dileme," dedi Mehir. Sesi çatal çatal çıkmıştı. "İnsanların günahlarını örtmek için kullandığı bu iki kelime sana da en az onlar kadar yakışmıyor çünkü."

"Böyle yapma."

Mehir başını kısa bir süreliğine yere eğdi.

"Buraya gelmeden önce beni burada bulma gibi bir umudun yoktu, değil mi? Öyle ise hiç bulamadığını farz et. Çünkü ben seni, tıpkı Eric gibi kaybedeli yıllar oluyor Nolan."

Nolan ne diyeceğini bilemedi. Mehir'in, Eric'i kaybetmesinin iki açıklaması olabilirdi. Ya Eric'in ailesi onu Mehir'den tıpkı kendi ailesinin yaptığı gibi uzaklaştırmış ya da Mehir, Eric'e kendisi zarar vermişti. Nedense ikinci cümle kanını dondurdu. Mehir gerçekten de bu kadar kötüleşmiş miydi? Eğer öyleyse, burası yalnızca insanların değil kendisinin de sonu olurdu.

Endişe içerisinde bir adım öne çıktı Nolan ancak aklında dönüp duran soruları soramadı. Yalnızca gözlerinde, yapmadın değil mi bakışı geziniyordu.

Mehir de tıpkı Nolan gibi öne doğru bir adım attı. Ardından bir adım daha ve bir adım daha. Yüz yüze geldiği Nolan'ın gözlerinin içine bakıyordu şimdi. Yeşil gözleri öyle çıplak bakıyordu ki, Nolan kısa bir anlığına Mehir'den ayrı geçirdiği sekiz yılı tüm netliği ile okudu.

Önce korku, sonra öfke, ardından nefret ve şimdi ise koca bir hiçlik.

Nolan'ın içi buz gibi oldu. Tepeden tırnağa titredi. Çünkü o gözlerde okuduğu bir cümle daha vardı.

Ben yaptım.

Nolan olduğu yere mıhlanırken Mehir arkasını döndü ve gitti. Tek bir kelime ile onca yıllık dostunu, kendini mahzenden çıkaran arkadaşını hiçe sayarak gitti. Evet. Mehir koca bir nankördü. Fakat koca bir yalancı olmaktansa nankör olmayı, bencil olmayı yeğliyordu o.

Asperatus Nevm ✓Where stories live. Discover now