"Ne yani sonuçlar ne olursa olsun kurtulsaydın beni affedecek miydin?" diye sordu.

"Eğer bugün David ölseydi asla affetmezdim." dedim net bir biçimde. Miranda gülümsedi ve karşıdaki eve, David'e baktı.

"Onu gerçekten çok seviyorsun değil mi?" diye sordu.

Ben de bakışlarımı David'e çevirdim ve uyuyuş tarzına gülümsedim. Uyurken bile karizmatik görünüyordu.

"Evet." dedim sadece. David'e olan sevgimi nasıl anlatırım bilemiyordum. Bu sevgiden de farklı bir şeydi. Onsuz bir yaşam düşünemiyordum. Bunu bugün çok daha iyi anlamıştım.

"Jenna ben.. Her şey için çok üzgünüm. Senin yerini söylemek, telefon numaranı vermek.. Bunlar yapmamam gerek şeylerdi. Ama anne ve babamın başına bir şey geleceği düşüncesi beni bunları yapmaya zorladı. Gerçekten çok özür dilerim.." dedi Miranda bana dönerek.

"Aile önemli bir şeydir. Bunu anlıyorum ve biliyorum. Başından Sasha'ya yardım etmemeliydin. Ama geçmişi değiştiremeyiz. Önemli olan gelecekte neler yapacağımız değil midir zaten? Ve sen bundan sonra kendini asla kimseye ezdirmeyeceksin. Tamam mı?" dedim. Miranda biraz mahcupça gülümsedi.

"Tamam." dedi.

Miranda'yla ne kadar sohbet ettiğimizden emin değildim. Ama oldukça sohbet etmiştik. Ben gittikten, yani Gizemli Kasaba'ya döndükten sonra olanları anlatmıştı. Normal şeylerden de konuşmuştuk. Düşündüğümden çok daha güzel bir sohbet olmuştu.

Sasha'nın sakladığı şeyi bilip bilmediğimi sorduğumdaysa, bilmediğini söylemişti. Anlaşılan öğrenmek için yarını beklemeliydik.

Miranda'ya kalması için benim odamın karşısındaki odayı vermiştim. O gittiğindeyse önce perdeyi, sonra ışıkları kapatarak yatağa uzandım.

Yatağa uzanmamla ağrılarımı daha çok hissetmiştim. Ellerimdeki ve dizlerimdeki cam kesikleri, kollarımdaki yaralar, başımdaki ağrı...

Oldukça yorucu bir gün olmuştu. Çok miktarda mineye maruz kalmamın ve bu yaraların yanında, daha önce birini kaybetme korkusunu hiç bu kadar güçlü hissetmemiştim.

Babama araba çarptığında da kendimi büyük bir boşlukta bulmuştum. Ama bugün neredeyse David ölecekti. Neredeyse gözlerimin önünde onu kaybedecektim. Tüm o çektiği acıları görerek..

Gözlerimi kapattım. Çok uykum vardı ve uyanık kalmak için kendimi zorlamayacaktım.

---

Şiddetli ve iğrenç bir ses odayı dolduruyordu. Bunun alarmım olduğunu anlamam çok uzun sürmemişti.

Saat sabahın on biriydi. Alarmı kapatarak ayağa kalktım. Lavaboya giderek yüzümü yıkadım. Dişlerimi fırçaladım. Tam lavabodan çıkacakken aklıma bir şey gelmesiyle durdum.

Üzerime giydiğim kapşonlu hırkayı çıkartarak kollarımı sıvadım.

Yaralar gitmişti. Tamamen iyileşmiştim.

İstemsizce gülümsedim. Artık acı da hissetmiyordum. Acaba David de iyileşebilmiş miydi? Şu ana kadar iyileşmesi gerekliydi.

Hırkamı tekrar giydim ve ellerimle saçlarımı düzelttim. Lavabodan çıkarak merdivenlerden aşağı indim.

Kahvaltıyı hazırlamaya başladım. Miranda da birazdan uyanmış olurdu.

Gizemli KasabaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin