Zehra (1)

13 0 0
                                    


Nefesim kesilene kadar, arkama bakmadan koşuyordum. Nereye olduğunu bilmeden, amaçsızca ve sebepsizce koşuyordum. Ardımda bıraktıklarımdan uzaklaşmak istercesine. Yanımdan arabalar, evler, sokaklar, caddeler, kaldırım taşları, ağaçlar, kuşlar, kediler, köpekler, dilenciler, ayakkabı boyacıları, mahalle kahvesinin önünde oturan ve ununu eleyip eleğini asmışlar, ver kızı al papazcılar, okeye dördüncü arayanlar. Koşuyordum. Yabanıl güvercinlerin yoğunlukta olduğu bir alana girmişim ile güvercinlerin cemi cümlesinin kanatlanması bir oldu. Hayat devam ediyordu. Hepsi o kadar. Kimin için, kimler için devam ediyordu bunu sormak lazımdı belki de. Yanlış soruları doğru zamanda, doğru soruları da yanlış zamanda sordum ömrüm boyunca. Yanlış yerdeki doğru insandım çoğu zaman, ha keza doğru yerdeki yanlış insan. Hep bir eksiklik vardı. Hiçbir yere ait hissedemedim kendimi. Elimi nereye attıysam orada büyük bir boşluk açıldı. Neye elimi attıysam elimde kaldı. Kırıldım, döküldüm ve kırdım döktüm hayatıma dahil olan insanları. Şimdi böyle alelacele koşmalarımın elbet bir sebebi vardı. Kendimden kaçıyordum. Kırıldığım, döküldüğüm yerlerden kaçıyordum. Ve elbette kırdığım, döktüğüm insanlardan kaçıyordum. Çünkü sıkılmıştım kendimden. Çünkü sıkılmıştı insanlar benden. Zehra da bunlardan sadece bir tanesi. Kaldı ki en önemlisi. Hayatımın mihenk taşı. Bilmiyorum ki nasıl anlatsam. Nereden anlatmaya başlasam diğer tarafı eksik kalacakmış gibi bir his. Yeşil gözlerinin tarifini yapmaya çalışsam eksik kalır diğer tarifler. Saçlarının ahengini anlatsam misal, başak tarlalarında bir tufandır kopar. Bir ben kalırım o tufanın orta yerinde. Yine olan bana olur. Hep de böyle olmuştur. Hep ben kaybetmişimdir. Kaybederken de tüketmişimdir karşımdaki insanları. Kendimi hiçbir yere ait hissetmiyorum dedim ya, tam olarak ait olmadığım yerlerde dolaştığım zamanlarda da tükendiğim, kendimi en çok tükettiğim zamanlar. Zehra'yı kaybedeli henüz birkaç gün olmuştu. Koşarak uzaklaşmaya çalıştığım, çığlık çığlığa bağırdığım bu şehrin sokakları iyi tanır beni. Bu şehir iyi tanır beni. Leyla'dan mütevellit bir Mecnun değilim elbet, Şirin'in Ferhat'ı da değilim. Ben kim miyim? İnanın ki bilmiyorum. Ben beni bilseydim zaten bu halde olur muydum? Sanmam. Hangi durumları kendime müstahak görmüşümdür, ondan da pek haberdar olduğum söylenemez. Böyle nefes nefese koşmayı marifet mi sanıyorum. Pek sayılmaz. Ama kaçmam lazım, bu ellerimle kırdığım, döktüğüm ne varsa, madem tamir edemiyorum, kaçmam lazım buralardan. Ya da kendimi şehrin en yüksek yerinden aşağı salmam lazım. Çünkü bana bu yakışır, çünkü Zehra'yı kaybettim. Çünkü Zehra artık benim hayatımda yok. Bilmiyorum ki ben bu kendimi neyleyeyim. Beni benden kurtarın ne olur, sesimi duyun ve bu duruma bir son verin. El uzatın, bi yardım edin, yalvarıyorum. Ne kadar labirent varsa kendi kendime inşa ettiğim, içinde ilkin ben kayboldum. Hep aynı hikaye, hep aynı teraneler ortasında kaldım. Yanıldım, aldandım. Kendi kendimi tükettim. Ne kadar uçurum varsa düştüm, üşenmedim. Kendim düşerken en yakınımdakileri de sürükledim peşim sıra. En sevdiklerimi. Zehra başta olmak üzere. Ve ellerimden kurtulduğu anda, kaçtı kurtardı kendini. Hakkı vardı. Ben de olsam sevmezdim kendimi.

***

Beş katlı bir apartmanın üçüncü katında ikamet etmekteydi Zehra. Dairesinin balkonu sonradan pvc ile içeriye alınmıştı ve bu durum bana oldum olası hep bir umut vermişti. Nedenini bilmiyorum. O balkon sonradan içeriye alınmıştı ya, bir umut işte, ben de belki bir gün tekrar içeriye alınırım diye düşünüyordum herhalde. Sabahlara kadar, bu balkonun karşısında duruyor, sigaranın birini söndürüp birini yakıyor ve balkonun perdesinin biraz da olsa aralanabileceğine olan inancımı koruyordum. Gecenin ve sabaha en yakın zamanların bütün ayazları iyi tanırdı beni. Ben de onları iyi tanımıştım. Kemiklerime kadar hissetmiştim özellikle yağmurlu akşamlarda yediğim soğuğun vücudumda yarattığı etkinin tarifi mümkün değildi. Ama içimde kaynayan cehennem ateşi her şeyi dengeliyordu. Cehennem ateşi diyordum, çünkü evet, tam anlamıyla cehennemi yaşıyordum, çünkü bence cehennem sevgiliden uzak düşmek demekti.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 27, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Zehra (Bir Aşk Peşinde Bir Ömür)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin