Krallıklar Savaşıyor

Start from the beginning
                                    

Malik  ve Cabir kral Niu'nun yanına gelerek bu savaşa katılmak istediklerini belirtiler .

Kral Niu "sizleri  bu tehlikeye atamam kurtarıcı ve kitap bizim yanımızda  burda daha güvende olur "
   
                                     Malik ısrarla savaşta bulunmak istediklerini belirtinde kral Niu ısrarlara daha fazla dayanamadı ve onların da bu savaşta yer almalarına izin verdi .

Uzaktan bir ses işitildi gelen Kral Sabir'di
"Hoş geldin kadim dostum "

"Hoş bulduk değerli dostum "

"Bunca zamandır  en sadık sağ kolunuz olarak bildiğiniz büyücü karlanın  ihaneti sizi üzmüş olmalı lakin siz merak etmeyiniz intikamımız  onların ihanetinden daha acı olacaktır ."

"Bundan hiç şüphem yok değerli dostum gerekeni yapacağını biliyorum " 

Malik savaşın sonunda zaferin kendilerinin olacağına inanırcasına " bu savaştan sonra büyük bir kutlama yapacağız " .

"Kendine bu kadar  güvenme ,Kara şövalyeyi bu kadar hafife alma çünkü  o senin düşündüğün kadar basit  biri değil ,bu savaş umduğunuz gibi bitmeye bilir ."

Malikin yüz ifadesi bir anda değişmişti .
Cabir şaşkınlık içerisinde onları dinliyordu.

"Bizim bilmediğimiz bir şeymi var ..."

"Bilmediğiniz  bir şey yok ,sadece onu bu kadar  basite almanız  bizi riske atabilir  anlatmak istediğim sadece bu ."

Sabir avucunun içinde bulunan ateşi hararetli bir biçimde yakarak .
Ser cümlelerle "bu savaşı alacağız  ve  herkese hakettiği  dersi vereceğiz ..."  dedikten sonra ordulara seslenerek
"Sayın müttefiklerim şimdi dinlenin sabah şafakla beraber  savaş için yola koyulacagız."

Sabahın ilk ışıklarıyla beraber bütün krallıklar Kral Sabir'in komutası altında karanlıklar ülkesine doğru yola koyuldular  .            
                                 İKİ AY SONRA

Soğuk geçen bir şubat ayının son günlerine doğru Karanlıklar ülkesinin sınırlarına dayanmışlardı , artık savaş kaçınılmazdı. 

Kara şövalyenin büyük bir ordu topladığı ve bu savaşa çok iyi bir hazırlık yaptıgı aldıkları haberler arasındaydı .

Karanlıklar ülkesinin sınırları içerisine girdikleri anda itibaren hiç bir hareketlilik olmadığını fark ettiler karşıların da savaşacak bir ordunun olmadığını gördüklerinde bütün savaşçılar şaşkınlık içinde kalmış ne yapacakları bilmez bir şekilde bir birlerine bakıyorlardı . Çok geçmeden askerler arasında bir huzursuzluk çıktı . Kral Sabir bütün orduları bir araya topladıktan sonra yüksek bir ses tonuyla seslenerek "Değerli  arkadaşlar biliyorum beklediğimiz bir  durum değil bu huzursuz olmanızı hoş görüyorum lakin bu bir savaş stratejisidir  bu oyuna gelmememiz gerekli . Üzerimizde psikolojik baskı yapıyor . Buna aldanmayın aksi taktirde bizi en uygunsuz ve en güçsüz durumumuzda baskın yaparlar ve gafil avlanırız."

Ordular bu konuşmanın üzerine kendilerini topladılar ve ilerlemeye devam ettiler .

Üç gün karanlıklar ülkesinde savaşmadan ilerledikten sonra beklenen an gelmişti. Kara şövalyenin müttefikleri ile karşı karşıya gelmişlerdi . İki ordu karşı karşıya geldiklerinde büyük bir sessizlik hakim olmuştu her yere . Fırtına öncesi bir sessizlik hüküm sürüyordu savaş meydanında . Sessizliği bozan Kral Sabir'in tok ve sert emri oldu .
"Kalkanlar  !!!"
"Ön tarafa koruma hattı oluşturun hemen arkasına okçular konumlansın"
"Mızraklı askerler kalkanlar arasından mızraklarını gizli bir şekilde tutsunlar ,koruma hattını geçmek isteyenlere ilk müdahaleyi sizler yapacaksınız "

"Emredersiniz kralım " diye karşılık verdi askerler .

   Kral Sabir savaş hazırlığını sürdürdüğü anlarda Kara şövalyenin ordusu hazırlıklarını çoktan yapmış Kara şövalyeden gelecek emiri bekliyorlardı .

Çok geçmeden o sessizlik yerini kılıç kalkan seslerine bırakacaktı.
Kra şövalye "saldırın hepsini öldürün yanlız  seçilmiş kişiye dokunmayın onu sağ ele geçirmenizi istiyorum"

Kral Sabir okçularına ,yaylarınızı çekin ve emrimi bekleyin , onlar bizim atış menzilimize girdiği anda size bırakın emrini vereceğim dedi .

Kara şövalyenin ordusunda'ki muhafızlar koşarak haykırarak Kral Sabir'in ordusu ve müttefikleri üzerine gelmeye başladılar .

Kara şövalyenin askerleri Karal Sabir'in okçularının mevzisi içerisine girdiği anda Kral Sabir bırakın emrini  verdi . Yüz binlerce ok bir anda kara şövalyenin ordusu üzerine sağnak bir yağmur gibi yağmaya başladı .

Oklar kara şövalyenin askerlerinin göğüslerine ,kafataslarına,omuzlarına ,kollarına saplandı binlercesi yere yığılıp bir çoğu öldü bir kısmı da yaralandı.

Çok geçmeden iki ordu kılıç kalkan kanlı bir savaşa tutuştular. Kara şövalyenin ordusunun sayıca fazla olması Kral Sabir'in müttefikleri ve ordusunu yavaş yavaş püskürtüyorlardı.
                    Kanın oluk oluk aktığı bu savaş Kral Sabir'in ordusunun zahiyatlarıylar çıkmaz bir hal almaya başlamıştı.

  Malik ve arkadaşları bir kaç muhafızla beraber  Kara Şövalyenin askerleri ve siyah kurtları tarafından bir köşeye sıkıştırılmıştı.

Devler ruh avcıları da onları ele geçirmek için oraya yöneldiler . Cabir yüksek bir sıçrama ile Malik ve düşman ordunun arasına atladı . Gelen siyah kurtları tek darbede ortadan  ikiye ayırıyor onların Malik ve arkadaşlarına yaklaşmalarına engel olmaya çalışıyorsa da sayıca fazla olmaları ve diğer düşmanların da onlara katılmasıyla daha çok sevunamayacağını biliyordu  .
Sabir , ordusu ve müttefikleri de zor bir durumda oldukları için Malik ve arkadaşlarına yardımda bulunamıyorlardı .

Hiç bir şey onların tahmin ettiği gibi yürümüyordu . Kral Niu söylediklerinde haklı çıkıyordu Sabir ve müttefikleri Kara şövalyenin zekasını çok hafife almışlardı ve bunun bedelini hem canlarıyla ve  bir çok şeyi kaybederek ödüyorlardı.

Çaresizce köşeye sıkışmış olan Malik'in aklına bir anda beyaz kurdun söylediği sözler geldi . Göğsünü açtı ve elini göğsünde bulunan mührün üstüne koydu biraz zaman geçtikten sonra göğsünün üstünde beyaz bir ışık yükseldi . Işığın gök yüzüne yükselmesinden uzun bir zaman geçmemişti bir anda beyaz kurt sürüsü Kara şövalyenin ordusunun içine ansızın daldı Kara şövalyenin ordusu ve müttefikleri şaşkınlık ve beyaz kutların verdiği ani baskınla sağa sola dağılmaya başladılar henüz beyaz kutların verdiği şaşkınlığı üzerilerden atamış olan Kra şövalye ve ordusu ikinci bir şokla karşı karşıya kadılar.
Savaş alnına yankın olan kır yelesi tepesinden elflerin sürları ötmeye başladı . Cüceler savaşa henüz yeni dahil oluyorlardı .   

İki büyük ordunun geriye çekilmekten başka şansları yoktu iki kralda bunu göze alamazlardı. İkisi için amaçları ve inandıkları ön plandaydı egoları için savaşmayacak kadar zeki iki kral ve kesin bir zafer alamayan iki ordu savaştan çekildiler . Sabir her ne kadar bu savaşı intikam için istemiş olsada kendi şahsi kişiliği için savaşmaktan vaz geçti ve doğru bir adım attı . Söz konusu olan gelecek ve yüzey dünya ,orta dünya ,derin dünyanın bekasıydı.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Dec 20, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

KARANLIK TOPRAKLAR  ALEVYON Where stories live. Discover now