Ch. 1

1.9K 118 213
                                    



Ben, Mikaela Hyakuya. Aktör, model, şarkıcı ve bir de dansçıyım. Ayrıca, hayır. Bu hayatı kesinlikle ben seçmedim, seçemedim. Doğduğumdan beri ışıkların önündeyim. Her tarafım sayısı belirsiz kameralar içinde. Özel hayatımı gizli bile tutamıyorum. Bütün bu kameralara karşı cevabım ise en içten sahteliğim, sahte gülümsemelerim.

Öz kardeşim Yuichirō Hyakuya, benim aksime paraya tapan bir şımarık. Karşısındaki kişi kim olursa olsun istediği her şeyi yaptırabilecek bir insan. Buna ben bile dahilim. Çünkü eğer yapmazsam, ağlar sonra koşarak beni babamıza şikayet eder. Sert bir dayak yiyeceğim de söz konusudur tabii. Fakat ben bile Yuu'nun kameralara içtenlikle, sevgi dolu baktığına inanmıyorum.

Bizim lanet olası 'ebeveyn'lerimiz daha biz on aylıkken oyunculuğa başlattılar. Pedofili insanların gözdesiydik diyebilirim. İlk rolümüz, zengin bir ailenin bebekleri olmaktı. İşlevimiz bile yoktu aslında. Biz büyürken gelen teklifler de artmaya başlıyordu. Pedofili insanlarla da anlaşma yaptık, fakat Yuu'nun bundan hiç bir zaman haberi olmadı. Aksine, ona dokunan insanlara ayrı sevgi besliyordu. Onu kandırıyorlardı, oyun oynadıklarını söylüyorlardı.

Zavallı ikizim. Onu ezmek için falan söylemiyorum ama zeka olarak benden çok gerideydi.

"Hey Mika! Mikaa!" Kafamı, odama hızla dalan çocuğa çevirdim. Nefes nefese kalmıştı ve ter içindeydi. Elimdeki CD'ye gülümseyerek baktıktan sonra dizlerinin üzerine düşüp onu önüme fırlattı.

"Sen asilsin, Yuichirō. Bir insanın odasına böylece dalmak ayıptır, rezilliktir. Uygunsuz zamanıma denk gelebilirdin bile."

Suratı iyice kızardığında alttan alttan gülümsemeye başladı. Kafasını yere bastırdı. Eğildim ve CDyi elime aldım. Yuu'nun bağımlı olduğu serinin yeni oyunu çıkmış olmalıydı.

"Zamanını bunlara mı harcıyorsun? Koreografilere çalış," dedim ve kutuyu yavaşça onun kafasına fırlattım. Kızarmış suratını bana çevirdi.

"Seni uygunsuz şeyler yaparken dinledim!"

O anki şaşkınlık ve kararsızlıkla birlikte ellerimi hemen yanaklarıma yerleştirdim. "Yuichirō Hyakuya!"

"Bak sadece meraktandı! Kapının önüne çöktüm ve dinledim!" Bu dediklerini söylerken hiç pişmanlık duymuyordu. Kaşlarımı çatıp ona arkamı döndüm. "İğrençsin ya."

Kıkırdadı ve yerden kalktı. Kutuyu eline aldı ve suratıma sokmaya başladı. "Haydi benimle oyna!"

"O gereksiz oyunu oynamayacağım. Birazdan sete gitmem lazım," dedim ve ellerimle saçlarımı dikkatlice düzeltmeye başladım.

"Neden sete gidiyorsun ki?"

Anlamsız bakışları üzerimde gezinirken ona yan gözle baktım. İkimizden de ses çıkmayınca kafamı tamamen ona doğru çevirdim.

"Yuu, babam sana bir şey söylemedi mi?"

Kafasını olumsuz bir şekilde salladı ve oyun CDsini yatağıma bırakıp kafasını dibime soktu.

"Babam bana hiç bir şey anlatmadı ki!"

Kaşlarımı çattım. Oysaki kaç gündür babama, belki milyonlarca kez Yuu ile konuş demişimdir. Ben bir filmde oynarsam eğer, o da inatçılık edecekti ve en sonunda istediğini elde edecekti.

Bizi şımartmaya çalıştılar. Ama bundan etkilenen tek kişi Yuu oldu, buna kesinlikle eminim.

"Yuu, bir filmden teklif aldım. Ama bu sefer cidden benimle bulunmanı istemiyorum."

Kaşlarını çattı ve bana vurdu. "İsteyeceksin! Ben de oynamak istiyorum! Onlarla konuşup birini çıkarttırır babam. Ben de başrol olacağım."

"Yuu, başrol zaten benim!"

Sesini yükseltti ve çığırmaya başladı. "Ben olacağım! Ben senden daha yakışıklıyım!"

Beni git gide sinirlendirirken ağzımdan çıkacak olan kelimeler tam ses tellerimden çıkıp gittiler. "Defol git hemen odamdan!"

Kocaman büyüttüğü gözlerini bana dikti. Gözleri dolunca yumruklarını sıktı. Yine, yine benim katlanamadığım surat ifadesine büründü hemen.

"Tamam Mika," dedi ve burnunu çeke çeke kapıya ilerledi. Kollarımı göğsümde birleştirmiştim. Kaşlarımı çatmış, gitmesini izliyordum. Hıçkırmaya başlar başlamaz koşar adımlarla gitti. O gider gitmez de ellerimi çözdüm ve suratımı astım. Yuu, beni hiç sevmiyor. Ben gerçekten itici, sinir bozucu bir kardeşim. Bazen gerçekten onu kırdığımı düşünüyorum.

Odada bıraktığı oyuna baktım. Onu elime aldım ve odadan çıkıp onun odasına ilerledim. Kapıyı tıklattım, açmadı. Tahmin ettiğim gibi, kesinlikle kalbini kırdım ve bana sinirli. Yatağında oturup yorganını kucaklıyor olmalıydı.

Kafamı kapıya yasladım.

"Yuu, girebilir miyim?"

Cevap alamayınca, kendime asla yakıştıramadığım bir şey yapıp odasına izinsiz bir şekilde girdim. Yatağında, bacaklarını kendine çekmiş bir şekilde oturuyordu. Bir eli sıkıca yorganını kavrarken dizlerine koyduğu kafasını kaldırdı. Ağlamıştı. Her şeye kırılıyordu bu kadar çabuk kırılıyordu o işte.

Gülümsedim ve yanına gittim. Yatağının ucuna oturup ona bakmaya başladım.

"Odama girmeni istemedim ki Mika. Hem sen bana gitmemi söylememiş miydin?" Tekrar gülümsedim ve ona sarılıp geriye çekildim. Elimdeki CDyi kaldırıp ona baktım. Elinin tersiyle gözlerini silerken o dipteki parıltıları görüverdim yeşillerinde.

"Oyun oynayalım mı Yuu?"

[ medyadaki güzel resmin çizeri; haco]
Tumblr; hczk
Twitter; haco_dayo
  Göz atın derim.

Yeni kapağımızı beğendiniz mi ?

keunstmjittich ༄ mikayuu (DEVAM EDİLMİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin