Söz Verdim Kendime

88 6 3
                                    

Lütfen hikayemi okuyorsanız oy vermeyi unutmayın. Alttaki yıldıza tıklamanız yeterli. Kendimi geliştirmem için yorumlarınızı da bekliyorum. Hikayemi de eleştirirseniz çok mutlu olurum. Okuyup vakit ayıran herkese sonsuz teşekkür ederim.. :)

"Birini kaybettikten sonra nasıl toparlanır hala öğrenemedim. Sanırım öğrenmek de istemiyorum. Ben böyle kalayım ya hiç kimse girmesin hayatıma unutturmasın seni. Ben böyle iyiyim gerçekten."

Desemde ben bile kendime inanamazdım artık. Nasıl inanırım ki!Zaten kafam bi milyon olmuş hiç sormayın. Ben ondan başka biriyle göz göze gelsem kendimden utanırım. Birinin tenine dokunsam kendime kızarım. Ama benim gerçekten birine sarılmaya çok ihtiyacım var. O kadar yani. Ama ona ihanet etmemek için kendimden vazgeçtim. Çünkü söz verdim kendime senden başkasıyla olmayacak diye. Sen hayatıma girince kimseye bakmayacağıma söz verdim. Bir erkeğe aşık olduk diye adamlığımızı da kaybetmedik ya.. Sözdür bu tutulacak.
Ama canım çok yanıyor bilemezsin. Ben insanlardan soğudum. Ben insan nedir bilmiyorum artık. Bu içine sıçtığımın dünyasında bi ben varmışım gibi davranıyorum. Bıktım!
Kusura bakma,senden değil bu sözlerim. Hala kendime kızıyorum. Eğer olur da bir gün...

-İyi misin?
-...
-Umut beni duyuyor musun?

Pencereden çok çok uzaklara dalıp gitmişim yine bu yaz da bitiyordu. Koskoca yaz boyu yaşadıklarımı anlatsam kaç cilt kitap çıkar ama sorsalar tatili evde geçirmiştim. Seslenen Psikolog Seda Zervedan yani söylememe gerek yok sanırım.

-Nerelere dalıp gittin..
-Bu yağmur huzuru veriyor.
-Evet,öyle.. Kahve içermisin?

Elindeki fincanlardan birini bana uzattı. Yüzünde bir tebessüm vardı. Sanırım benim bu durumuma sevinmiş olacaktı.

-Umut,çok mutlu oluyorum biliyor musun?
-Neden Zeynep abla?
-Bu durumun içimi rahatlattı,yani belli ki yağmur sana huzur vermiş. Konuştukça bir şeylerin düzelmesini görüyorum bu daha da sevindiriyor insanı. Tabii öncelikle seni.
-Bilmiyorum..

Dedim sessizce

-Biliyorum bu çok zaman alacak. İyi olacaksın,bu yağmur o kadar güzel yağıyor ki.. Ne dersin dışarı çıkıp ıslanalım mı seninle?
-Bunu ilk kez lise yıllarımda bir arkadaşımla yapmıştım. Sohbet etmiştik yürürken. O yağmurun tenine dokunuşu ne bileyim ya çok özledim yağmurda ıslanmayı hem uzun zamandır bende ıslanmadım sanırım hayır diyemem.

Zeynep abla ile dışarı çıktık. Kendimi hemen yağmurun altına kanatları olmayan bir kuş gibi attım. Uçamıyordum ama özgürdüm. Zeynep abla da kahkaha atıyordu.

-Umutt!!!! Ne güzel değil mi?

Yağmurun sesiyle birlikte karışan insan sesi de bana bir filmin bir sahnesindeymişiz gibi bir his yarattı. Zaten hayatımız bir film ve bizler bu filmin en büyük başrol. Kendini nereye koymak istersen oradasındır. Özgürsündür,mutlusundur,
huzurlusundur.

-Evet çok güzel baksana hemen sırılsıklam olduk.
-Umut saçların..

Diyerek kahkahayı patlattı Zeynep abla. Yağmurdan ıslanan saçlarım sanki bir sıçana dönüşmüştü. İkimizde birlikte bolca güldük acılarımızı gizlerken. Gizlediğimiz acılarımız kanıyordu ama mutluluğumuz tüm hızını kaybediyordu ve gece oluyordu.

Dolunaylı bir gece ve şehirden uzak bir evde şöminenin yanında yerlerimize uzanmış Zeynep abla ile kahvelerimizi almış kitap okuyorduk.
O sırada sigara içmek için balkona çıktım. Dolunayı seyretmeye başladım,bir yıldız kaydı veya öyle zannettim. Bir dilek tuttum hemen.

"Yıldızlar hiç üzülmesin.."

DENİZ ADAMIWhere stories live. Discover now