-3-

1.7K 66 2
                                    

Yeni bölümle merhaba..

Multi medya da Arya...

Geç yayınladım biliyorum. Geceleri ayakta gündüzleri de uyuyorum yani uyku problemim var bu yüzden yazamıyorum. Bu arada bölüm kısa kusura bakmayın lütfen yazamadım gerisini sizi de bekletmek istemedim. Affınıza sığınıyorum ve sizi yeni bölümümüzle baş başa bırakıyorum.

İnşallah beğenirsiniz.

İyi okumalar... :))

Sabahın ilk ışıkları perdemin aralık yerinden içeri sızarken açtım gözlerimi. Kendimi o kadar bitkin hissediyordum ki, sanki üstüme tonlarca yük konulmuş gibi.

Yerimi mi yadırgamıştım? Galiba.

Yavaşça ayaklarımı yatağın kenarından sarkıttım ve başımın ağrısının geçmesini bekledim. Tabi geçe bilirse. Yarım saatlik bir oturmanın ardından yavaşça yataktan kayıp ayaklarımı yere değdirdim. Yatağım yüksek olduğundan ayaklarım yerden olabildiğince yukarıda kalıyordu. Parmak uçlarında sessizce kapıma doğru gittim ve yavaşça açtım. Derdim kimseyi uyandırmamak değildi. Nedenini bilmediğim bir şekilde sesiz olmak istiyordum.

Sessizce uzun kolidor'u bitirip aşağıya inmeye başladım. Evi gezememişdim, belki bu sessizlikte evi gezebilir kendimi daha rahat hissedebilirdim.

Alt kata indiğimde karşıma beyazlarla döşenmiş tek farklı renk olarak kırmızı renk koltuk, siyah renk orta sehpa, kırmızılı siyahlı televizyon ünitesi vardı. Geri kalan her yer beyazdı. Koltukların biraz arkasında kalan yüksek yapım bölümünde siyah bir piyano duruyordu. Merdivenlerin hemen karşısında mutfak girişi vardı. Yavaşça yine oraya yürüdüm. Geldiğimde kapı pervazına dayanıp mutfağa bi göz attım. Karşımda amerikan mutfağı duruyordu. L yapım siyah simli tezgah, kırmızı ve krem rengi dolaplar, renk renk kavanozlar ve kenarda duran tek kişilik koltukla farklı ama büyük olan mutfağımız vardı. Yavaşça tekrar üçüncü kata kendi odama çıktım. Odam güzeldi doğrusu benim zevkimle döşenmişti. Prenses model yatak, duvar içindeki dolap, makyaj masası bir tarafı boydan boya cam olan ve terasa bakan yer. Hepsi gerçekten çok güzeldi. Fakat annesi ve babası bu odayı neden ona vermişlerdi? Alt kat varken neden yatak odası onundu? Bunları boş verip yatağına geçti tekrar ve usulla kapattı gözlerini. Kendini derin uykusuna bıraktı her şeyden habersiz.

Yazardan devam...

Sabah saatlerinde gelen bir telefonla homurdandı Mert ağa. Ne kadar uykulu da çıksa sesi telefonunu aldığı gibi kimin aradığına bakmadan açtı.

"Kimsin?"

Telefondan güçlü bir kahkaha sesi geldi. Tek gözünü açıp telefonu kulağından çekti ve yanan ekrana baktı.

'Pezevenk' yazısını görünce tekrar getirdi kulağına telefonu.

"Sabah sabah gırgır geçmeye mi aradın lan beni? Kapat uykumun içine sıçtın."

Arkadan kıkırtı sesi doldu kulaklarına. 'Nerede yine kim bilir?' 'Hadi ama gelsene, bitmedi mi konuşman' diye bir ses duydu Mert. Yine karıya kıza gitti belli diye düşündü.

"Ştt hatun az bekle. " Enver kollarında ki kadına bakarak sırıttı. 'Arya hakkında güzel bilgilerim var sana agam. Ne zaman gelip de sana bu güzel haberleri verem. " dalgayla karışık yaptığı konuşmada yüzünü buruşturdu Mert. Arya kelimesini duyan Mert yarı açık olan gözlerini olabildiğince açtı. Arya hakkında ne bilgi vere bilirdi ki Enver? Doğru, arkadaşına söylemiş anlatmıştı bir meyhanede Arya'yı. Erdem'e onu takip ettirmesi için İstanbul'dan adam tutturmuştu.

"Öğleden sonra müsaitim Enver gelirsin bizim eve. "

"Tamamdır ağam ben kapatayım artık hatun çok ateşli." dediğine göz bayarak telefonu yüzüne kapattı ve yatağın üstüne fırlattı telefonunu Mert. Gözlerini yeniden kapayıp karanlık ve kabuslu rüyalarıma geri döndü.

-Öğleden sonra saat 13.40-

Mert'in arkadaşı gelmiş karşılıklı oturup çay içiyorlardı. Mert düşünceli bir şekilde çayına dalmış bir yandan öğrenmek istiyor, bir yandan da canı acıyacak diye korkuyordu. Hızla kafasını kaldırıp o kelimelerin ağzından dökülmesini sağladı.

"E artık söyle Enver. Arya hakkında dedin ama ne olduğunu söylemedin." Erdem büyük bir iş yapmış gibi gerinip Mert'e doğru eğildi ve dirseklerini dizlerinin üstüne koyup çayını karıştırarak konuşmaya başladı.

"Agam diyeceğim ama, kalp krizi geçirmeyesen."

"Enver kardeşim ne söylüyorsan söyle sonra siktir ol. Daha şirkete gideceğim." Aslında yalandı. Şirket de hiçbir iş yoktu. Boş boş oturup telefonundan Arya'nın instagram'a koyduğu fotoğraflara bakıp iç geçirecekti.

Enver elindeki çayı sedire koyup arkasına yaşlandı ve sırıtarak olacakları izlemeye başladı.

"İyi sen bilirsin benden günah gitti. Agam müjdeler olsun, Arya Mardin'e taşındı. " Mert duyduğu şeyle kafasını hızla kaldırıp arkadaşına baktı.

"Emin misin Enver. Arya Mardin'e mi taşındı? Bak bu bir şakaysa gerçekten öldürürüm seni. "

Arkadaşı tebessümle karşısında oturmuş Arya'nın Mardin'e taşındığını söylüyordu ve bunda ciddi olduğu aşikardı.

"Eminem Mert agam. İstanbul'da görüştüğünü hanımefendi Mardin'e taşınmıştır."

Karşısında onunla dalga geçen arkadaşına bakar. Arya aklından hiç çıkmamıştır fakat bir engelleri vardır. Mert ağa Ayşe ile evlidir. Peki ya ne yapacaktı şimdi. Kimse bilmiyordu ki Ayşe'ye hiç dokunmadığını. Aklına gelen fikirle ayağa kalkar ve arkadaşına tebessümle bakar.

"Aryayı kuma olarak istiyorum."

Erdem şaşkınlığını gizlemeden arkadaşına baktı. 'Biri bunun kafasına balyozla mı geçirdi acaba' diye düşünemeden edemedi. Resmen karşısında arkadaşı ayakta dikilmiş bir vaziyet de Arya'yı kuma olarak alacağını söylüyordu.

"Mert, otur oturduğun yere kardeşim, şaka mısın sen? Ne demek 'kuma olarak Arya'yı almak. Nasıl açıklayacaksın oğlum Arya'ya gerçekleri? Kafayı mı yedin?"

Mert gülümseyip kafasını 'evet' anlamında salladığında Erdem vazgeçmeyeceğini anlayıp susmayı tercih etti. Arkadaşını uzun zamandır tanıyordu ve inadını kıramayacağını da biliyordu. 'Bir umut' diye geçirdi aklından. 'Bir umut vazgeçer' diye tam ağzını açtığında Mert anlayıp elini kaldırdı ve susmasını işaret etti. Aklındaki planları yaparken ona bir şey sorulmasını ve ya denmesini sevmezdi. İşinde de böyleydi. Dikkati dağılırsa bir daha toplayamazdı ve o konu hakkında uzun uzun düşünse dahi bir daha yaptığı plana bağlayamazdı.

Yalnız Masal जहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें