2.Bölüm-Dağınık geçmiş

4.8K 344 40
                                    

Medyada Barlas var.

Vote ve yorum yapmayı unutmayınız...

Sizi seviyorum keyifli okumalar


'Aklım ve kalbim arasında büyük bir uçurum var ve ruhum; anılar tarafından her gün o uçurumda sallandırılıyor. '

Kasıklarıma baskı yapan idrar torbamın ağrısıyla gözlerimi açtım, uyanmak tam bir işkenceydi.. Miskin hareketlerle yataktan çıktığımda vücudumu garip bir ürperti sardı, ardından çıkmak için kasıklarımı zorlayan sıvı, bedenime  olan işkencesini arttırdı. Hızla tuvalete gidip rutin işlerimi yaparken ısrarla çalan kapı ziliyle gözlerimi devirdim, kuşlar birilerine uyandığımı haber veriyordu sanırım! Aynı yavaş hareketlerle banyodan çıktım ve ayaklarımı sürüyerek dış kapıya ilerledim. Başımdaki keskin ağrı, bu sabahı kabusa çevirirken; kapının iğneleyici sesi beni daha da rahatsız ediyordu, acının verdiği refleksle yüzümü buruşturdum ardından huysuzlukla elimi saçlarımın arasına soktum. Bu keskin bıçak darbeleri  dün içtiğim biraların hesabını soruyordu  bana. Karşısında durduğum çelik kulpu tutarken derin bir nefes aldım, ardından üşenti dolu bir tavırla kapıyı açtım.

Baygın bakışlarım, karşımda dikilen iki birey arasında bir süre gel-git yaşadı...

"Sizin ne işiniz var burada?" annem omuz silkip babama değmekten tiksinti duyduğunu belli edercesine omuzunu kırdı ve adımını içeriye attı. 

"Seni özledim hayatım.." samimiyetten oldukça uzak sesiyle tüylerimi diken diken yapmıştı, cidden bu kadının sesi neden bu kadar tizdi?

"Neden?" oldukça soğuk ve mesafeli duruşuma aldırmadan kollarını boynuma doladı.

"Annen seni yalnız bırakmak istemedi.  Kamil Bey'in öldüğü gün gelecektim fakat.. Bilirsin kızım, işler." Kahkaha atıp babama baktım.

"Sen..? Sende mi aynı sebepten dolayı geldin, beni yalnız bırakmamak için ha? Cenazeye gelmediniz biliyorsunuz değil mi?!" Babam yükselen ses tonuma karşı yüzünü buruşturdu ve içeriye iki adım atıp kapıyı arkasından kapattı.

"Bağırma.. Kızım ben gelecektim ama işlerim dolayısıyla..." Kahkaha sesimle onu bastırdım.

"Baban öldü senin ,bilmem farkında mısın? O her şeyden uzak hayatlarınıza bir günlüğüne ara  veremediniz! Helal olsun size.." Babam öfkeli bakışlarla beni süzdüğünde kollarını belime dolayan annemi ittim.

İnsanlar nankördü.

"Ben maddi her konuda yanında oldum Özüm,  elimden ne gelebilirdi başka. Canını tutup geri getiremeyeceğime göre, varlığım ne işe yarayacaktı?  Gelmemenin belli bir sebebi var!"  yutkunup beni psikolojik rahatsız gibi gösteren gülümsememi takındım. Bu ifadem ,karşımdakinin kasılmasına sebep oluyordu.

"Evimden defolun!" bunu oldukça sessiz ve nefret dolu söylemiştim aynı zamanda da tiksinç bir ifadeyle, annemin şaşkın bakışlarını umursamadan derin bir nefes aldım. "Burası Hollanda'daki lüks evin değil, ayakkabılarınla halıya basamazsın." diyerek parmağımı karşımdaki adama salladım daha sonra anneme dönerek sert ifadeyle aynısını yeniledim " Sende!"  İkisi de 'ayakkabılarıyla' dikilmiş bana bakıyorlardı. Canım ailem...

"Terbiyeli konuş Özüm. Ne demek defolun, burası benim evim." babamın gereksiz cümlesine yanıt vermeye hazırlanırken annemin tiz sesi doldurdu kulaklarımı. Harika! Birde aralarındaki kavgayı dinlemek zorunda kalacaktım.

"Benim kızıma bağıramazsınız Çağrı bey. Ses tonunuzu dengeleyin!"

"Senin kızın da bizim neyimiz? Bu çocuğu yalnız yapmadınız ,değil mi Sibel hanım?."

VaveylaWhere stories live. Discover now