"'Benden kaçıyor gibisin. Ne zaman bana karşı hislerin olduğunu hissetsem yakınlaştığımız için özür diliyorsun. Ben senin kullanabileceğim birisi değilim. Böyle yapamam.' Bu tür şeyler söyledi." dedim.

"David eminim onları üzgün olduğu için söylemiştir." dedi. Bir cevap vermedim.

"Fark ettiysen sana karşı hisleri olduğunu itiraf etmiş." dedi sırıtarak. İstemsizce gülümsedim.

"Ve ben her şeyi berbat ettim." dedim.

"Uyansana kızım! Sen onu seviyorsun, o seni seviyor. Biraz zaman geçince elbette sonunda tekrar konuşacaksınız. İkiniz de birbirinizi sevdiğinize göre bir engel yok" dedi.

"Gerçekten öyle mi düşünüyorsun?" diye sordum.

"Elbette. İhtiyacınız olan tek şey biraz zaman." dedi.

"Madem bir engel olmayacak o zaman Nina'ya David'i sevdiğimi söyleyeceğim." diyerek telefonu elime aldım.

Mandy hızlıca telefonu elimden aldı ve:

"Salak! Zaman kelimesinin neyini anlamadın?" dedi. Kahkaha atmıştım.

"Pencereyi aç da içeri hava girsin. Temiz hava al iyi düşünemiyosun böyle." dedi gülerek. Gülmekten zor konuşmuştu.

"Pencereyi kırmasaydınız açardım." dedim.

"Aa.. O var demi. Pardon." dedi.

"Zaten David'den uzak durmanın sebebi Nina'ydı. Şimdi fikrini ne değiştirdi?" diye sordu.

"David. Dün söyledikleri. Bilemiyorum.." dedim.

Ne kadar da çok duygu değişimi yaşamıştık böyle.. Galiba cidden temiz havaya ihtiyacım vardı. Gerçekten de az önce mantıksız davanmıştım. Aşağı inip salona geçtik ve pencereyi açtım.

Dolapta iki kase puding vardı. Birini Mandy'ye verdim ve birini de kendime aldım. Koltuğa oturduk.

"Bugün David de gelmedi." dedi Mandy.

"Gerçekten mi?"

"Evet."

Uzun uzun sohbetler ettik. Mandy'ye bizde kalmasını söylemiştim ama birkaç saat sonra eve gitmişti.

Ertesi gün de okula gitmek istemiyordum. Zaten bu sıralar sınav da yoktu.

Odama çıktım ve laptopumu tekrar aldım.

Zaman..

Gerçekten gerekli olan tek şey zaman mıydı?

---

Tanrım! Bu ses de neydi böyle? Yatağımdan kalktım ve aşagı indim. Birisi kapıyı çalıyordu.

Kapı deliğinden baktığımda Nina ve Mandy olduğunu gördüm. Kapıyı açtım.

"Cidden daha yeni mi kalktın?" diye sordu Nina. Saate baktım. Akşamın 4'üne geliyordu. Gerçekten bu kadar çok mu uyumuştum?

"Her neyse hadi hazırlan. Üçümüz sinemaya gidiyoruz. Ardından alışverişe!" dedi Mandy sevinçle.

"İçeri girin." dedim gülümseyerek ve onlar içeri girince kapıyı kapattım.

Yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçaladım. Saçlarımı düzleştirdim. Siyah pantalonumu ve üstü yazılı, salaş ve gri olan tişörtümü giyip makyajımı yaptım. Parfüm de sıktıktan sonra aynada kendime baktım.

Gizemli KasabaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin