5. Bölüm/ Gelenler-Gidenler

24K 1.7K 672
                                    

Medya: Remember Me / İt Will Break Your Heart

Tarçınlı Elma Çayı'nda daha önce;

Akşam yemeğinin sonunda gerilen iki taraftan Verda evine gitmiş, Hakan kız kardeşinin sorularına yine kaçamak cevaplar vererek çayını tazelemesini istemişti.

Keyifli okumalar:)

*5*

Hakan'ın söylediklerini, ona verdiği kendi cevaplarını düşünüyordu Verda. Dışarıdan bakıldığında kesinlikle doğruydu, ona yakın olmak için özellikle yaptığı hiçbir şey yoktu, henüz... Ama insanı en çok yoran şeylerden biri, gerçeğin farkında olmaktı. Verda ne yapmak üzere burada olduğunu biliyordu ve henüz harekete geçmemiş olması bu gerçeği değiştirmiyordu.

Hakan biraz uyumlu biri olsaydı, çizgileri bu kadar net çekmeseydi, büyük ihtimalle şimdiye derdini açıklamış ve cevabını almış olurdu. Oyun oynamak pek de Verda'ya uygun bir eylem şekli değildi. Ama içinde bulunduğu şartlarda başka türlü bir yol denemek, onu sadece başarısızlığa götürecekti. İstanbul'a dönerken aklının kenarında onu kemirecek bir 'keşke' ye sahip olmak istemiyordu. Hakan'a ulaşmayı deneyecek, ikna etmek için elinden geleni yapacak ve sonrasında ya sözleşmeyle ya da sözleşmesiz geri dönecekti.

Eve geldikten sonra hazırlamış olduğu kahveyi yudumlarken burnunun akmaya başlamasıyla düşüncelerinden uzaklaşıp gözlerini yumdu. Dünkü yağmurda  ıslanmanın bir bedeli olacaktı elbette, grip olmak yerine hafif bir nezleyle atlatmayı diledi. Yapması gereken işler zaten tarih olarak geriden geliyordu, bir de hastalık çıkarsa mahvolurdu. Bu geceyi çalışarak tamamlamanın iyi olacağını düşünerek bilgisayarını alıp kanepesine yayıldı. İyice hastalanmadan önce ne yaparsa kârdı. Kahve eşliğinde elindeki kitabın yazara iletilecek sorunlarını not almaya kaldığı yerden devam etti.

Zaman geçtikçe daha kötü olmaya başlayan rahatsızlığı, gözlerinin akmaya başlamasıyla Verda'yı işi bırakmaya zorlamıştı. Çok fena hasta olacaktı ve bundan nefret ediyordu. Yanı başında uyuklamakta olan kediye bakarken hastalığına en uygun bahaneyi bulmuş gibi bir hâli vardı.

"Hepsi senin suçun kara zilli, yuvayı terk etmek için yağmuru beklemeseydin iyiydi."

Kendisi üzerine bir şey almadan, gece boyu onu uyutmayan sesin kaynağını yağmurun altında aramasaydı da iyiydi. Bu düşünceyle gülerek kediye uzanıp kucağına aldı.

"Hadi gel yatalım, bütün gece bana sarılıp uyuyacaksın. Seni ısıtıcım ilan ediyorum Kara Kız, ona göre sakın ola yanımdan ayrılma."

Kedisini alıp yukarı çıktıktan sonra üzerini değişip pijamalarını giymiş ve Kara Kız ile birlikte yatağına uzandığı gibi gözleri kapanmıştı.

Yan evde geceyi tek başına geçirmekte olan Hakan ise çoktan yatmaya gitmiş olan annesi ve kardeşinin ardından tekrar verandaya çıkmış, birbirini kovalayıp duran düşüncelerinin geçmişe kaymasıyla derin bir sızı eşliğinde ıssız bahçeyi izlemekteydi.

Kabuslarına sebep olan kazayı düşünmediği tek bir günü dahi yoktu. Olayın kaza olmaması ise içini yakan bir gerçekti. Öyle veya böyle kendisine ulaşmayı başaran insanlara, engelli olduğunu gördüklerinde kaza deyip geçmek kolay olsa da hiçbir şeyin geçmediğini biliyor olmak zordu. Bir yüzbaşı olarak kendisinin ve emri altındaki askerlerin güvenliğini sağlamak onun göreviydi.

Tarçınlı Elma Çayı - Kitap OlduHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin