6. Bölüm: "Duvar"

Start from the beginning
                                    

Yutkunup titrek bir nefes aldığında sormaya korktuğum şeyin cevabını yüzünde çok net görebilmiştim. Duru da bir şey bulamamıştı. Bir an boşuna çırpınıyormuşuz gibi hissetmeme engel olamadım. Batmamak için ne kadar çırpınırsam çırpınayım eninde sonunda batacaktım, denizin en dibine gömülecek ve boğulacaktım çünkü ayaklarıma demir bir çapa bağlıydı ve beni en dibe çekiyordu. Ona engel olamazdım.

Sanki ne düşündüğümü anlamışçasına heyecanla, "Bu daha ikinci kitap!" diye söylendiğinde başımı salladım. Daha önünde yığınla kitap vardı ama eğer ilk ikisinden bir şey çıkmadıysa diğerlerinden de bir şey ummuyordum. İnternette bile yoktu ki şu eski kitaplarda olsun!

"Şşş..." diye fısıldadı sandalyesini yanıma sürüklerken. "Pataklarım seni kızım, şu suratını düzelt."Omzumu dürttüğünde gülümsemeye çalıştım ama daha çok acı çekiyor gibi bir ifadeye büründüğüme emindim. "Hadi aklımız dağılsın, sana farklı bir şey okuyayım. Merak etme, senin şu çok sevdiğin," Tırnak işareti yaparak vurgulamış ve ardından gülmüştü. "...Abuk sabuk vampirlerle alakalı olmayacak, mitolojik bir karakter olacak."

Her zaman farklı hikâyelerle bana gelirdi. Tuhaf, yaşanması güç hikâyeleri internetten bulur ve benimle paylaşırdı. Çoğunlukla vampirler ve diğer fantastik karakterle alakalı olan hikâyelerini neredeyse baygınlık geçirerek dinlerdim. Bunun bilincinde olması beni neredeyse güldürecekti. Suratındaki yavru köpek ifadesini silerek sandalyesini geri masasına doğru itekledi ve eline biraz önceki okuduğu kalın kitabı alıp yeniden yanıma geldi. Elinde sıkı sıkıya tuttuğu kitapta gözlerini gezdirip bana okuyacağı yeri bulduğunda dudaklarını aralamıştı. "Okuyorum, bak dinle." Dediğinde sesimi çıkarmadım. Her ne okuyacaksa aklımı biraz olsun kasvetten uzaklaştırmama yardımcı olacağından emindim.

"Yunan mitolojisinde geçen Hekate adında bir tanrıça." Diyerek açıklama yaptı ve kendi cümleleriyle bana gördüğü şeyleri aktarmaya başladı. "Büyü tanrıçası olarak anılmaktadır. Aynı zamanda cadıların, büyücülüğün, zehirli bitkilerin tanrıçası ve bir dizi başka özellikler de taşımaktadır." Göz ucuyla bana baktı ve ardından devam etti. "Hekate, ay ve gecenin tanrıçası olduğu gibi ölüler ve yeraltıyla da ilişkili bir tanrıçadır. Zeus dünyayı Poseidon, Hades ve kendi arasında paylaştırdığında Hekate'ye bu üç bölgede de etkin olma yetkisini vermiştir. Yani gökyüzü, okyanuslar ve yeraltının hepsine etkin olma yetkisine de sahip bir tanrıçadır... Vay anasını... Burada Zeus'un bu tanrıçayı herkesten üstün tuttuğu yazıyor." Soluklanıp devam ettiğinde onun bu tatlı haline kıkırdadım. "Bu sebeple isimlerinden biri olan Trimorphis onun üç başlı ve üç vücutlu olarak tasvir edilmesini ifade eder. Geçmiş dönemlerde birçok olumsuz anlam yüklenen bu tanrıça aynı zamanda farklı guruplar tarafından sevilmektedir. Bazı kesimler tarafından Babil Fahişesi ve Lilith ile eş değer görülmüştür."

"Hekate'nin aynı zamanda kutsal hayvanları da vardır ve bunlar dişi köpek ve dişi kurttur. Geceleri duyulan kurt ulumalarının Hekate'yle alakalı olduğu anlatılır. Elinde bir meşale vardır, karanlıkta bile yolunu kaybedenlere ışık tuttuğu, yol gösterdiğine inanılır."

Elindeki kitabı kapatarak kafasını kaldırıp bana baktı. Dediği her şeyi dinlemeye çalışmıştım. Biraz önceki bunaltıcı ruh halimden eser kalmamıştı ve okuduğu tanrıçayı düşünmeye başlamıştım. Hekate... Yol gösteren bir tanrıçaysa çok da kötü olmasa gerekti...

Duru dudaklarını aralayıp bana doğru yaklaştığında diyeceği şeye dikkat kesildim. Büyük ihtimalle hayallerinde canlandırdığı Hekate hakkında bir şey diyecekti. "Büyücülerin tanrıçası Hekate..." diye fısıldadı, haklı olduğumu gösterircesine. "Eğer gerçekten var olsaydı, Avrupa'da, Amerika Salem'de cadılıkla suçlanan muhtemelen son derece masum kadınların yakılmasını hiç hoş karşılamazdı."

KARANLIĞI ATEŞE VER - GÖLGE ADAMWhere stories live. Discover now