1. Dünya

5.3K 493 396
                                    

Tanıtım filmi multide.
##########

Nefes nefese kalmış bir şekilde durup arkamı kontrol ettim. Koşmaya devam etmezsem yakalanacaktım ama sızlayan vücudum ve titreyen bacaklarım bana hiç yardımcı olmuyordu.

Çevremde gezdirdiğim gözlerim bir ağaçta olan büyük oyuğu görmemle durdu. Oyuğun içine girip dizlerimi kendime çektim. Vücudumun titremesi soğuktan değildi. Sebebini bilmesem de ne zaman heyecanlansam ya da kızgın olsam titriyor ve avuçlarım ısınıyordu.

Israrla kapanmak isteyen göz kapaklarıma direnmeyip kapanmasına izin verdim. Kararan görüş alanımda hayatım belirdi.

Babam evrende çok güçlü bir konuma sahip olsa da şuan kaçırılmış olma sebebim babamdı. Tamam belki bende olabilirim. Sarayda hapis hayatı yaşayan bir prenseste olsam geceleri kaçar ve şehre inerdim. Yine bir gece babamla tartışmış ve odamda geceyi beklemiştim. Sonra da hep yaptığım gibi saraydan çıkmış ve kaçırılmıştım.

Babamla aram hiç iyi olmamıştı. İstediğinde yanında olan kızı istemediğinde ise onun için bir hayaletten farksızdım.

Babam dünyaya gitmemi, dünyayı korumak için görevli olan ekipte yer almamı istiyor. Daha 18 yaşımdayım ve ben doğduğum, büyüdüğüm bu gezegeni seviyorum. Buradan gitmek istemiyordum. Babam dünyada istediğim gibi yaşayabileceğimi söylüyordu ama kim ailesinden uzak bir yaşam isterdi. Şahsen ben istemezdim, istemiyordum da.

Gözlerimi yavaşça aralamaya çalıştım. Her yerim ağrıyordu. En son nerede olduğumu düşündüm. Bir ağacın kavuğundaydım. Gözlerimi bir kez daha açmaya çalıştım. Odamın beyaz duvarları görüş alanıma girdiğinde derin bir nefes aldım. Buraya nasıl geldiğimi hatırlamadığıma göre sonunda babam beni bulmuştu. Odada göz gezdirdiğim gözlerim açılan kapıyla durdu. Annemdi. Uyanmış olduğumu görünce endişeli bir şekilde yanıma geldi.

" İyi misin tatlım." dedi ağlamaklı sesiyle. Annemi böyle görmekten nefret ediyorum ama buna yine ben sebep olmuştum.

"İyiyim anne . Endişelenme. Babam nerede?" Babam kesinlikle bana çok kızgındı. Tüm bunlara ben sebep olmuştum çünkü.

Yatakta doğrulmama annem yardım etti ve " Ben babana çağırayım." dedi. Annemde biliyordu babamı. Bana güzel bir azar çekeceğini. Yine de yüzündeki ifade başka şeylerin habercisiydi.

Tamda tahmin ettiğim gibi şuan babamdan azar yiyordum.

"Nora artık büyüdün çocuk gibi davranmayı kes! Bu sorumsuz davranışlarından bıktık! Artık yeter!"

"Baba ben sorumuz değilim! Bu güne kadar her söylediğinizi yapmaya çalıştım ama beni buraya kapatmanıza izin veremem!" diye bağırdım bende. Kırılmıştım. Ben sorumsuz değildim. Babam bıkkınca bir nefes verdi.

"Dünya'ya gidiyorsun." dedi. Çok net konuşmuştu. Anneme döndüm. Ama yüzüme bakmadı. Yeniden gözlerimi babama çevirdim. Bana zorla kabul ettirmeye çalıştığı şey için kaçarak zemin hazırlamıştım.

Çenemi kaldırıp öfkeden koyulaşan gözlerimle babama baktım. "Gitmiyorum." dedim. "Ben hiç bir yere gitmek istemiyorum."

"Gidiyorsun." diye öyle bir bağırdı ki babam yerimden sıçradım. Babamın gözlerine baktım. Tıpkı benimkiler gibi kararlı bakıyorlardı. Ama her seferinde babam kazanırdı. Ve yine o kazanacaktı. Beni istemiyordu.

"Tamam." dedim. Yeni hayatıma tamam demiştim. Hiç istemediğim bir hayata tamam demiştim.

Ben Nora White. Evrenin en güçlü adamlarından birinin kızıyım. Güçlü yapımı babamdan almışım. Ama bunun tek kötü yanı babama karşı bunu kullanamamam. Babam beni seviyor biliyorum ya da annemin küçükken beni kandırdığı gibi bende şuan kendimi kandırmaya çalışıyorum. Küçükken babamın bana sarılması için her şeyi yapardım. Ama hiçbir zaman bana sarılmadı ya da saçlarımdan öpmezdi.

Daha 5 -6 yaşlarımdaydım. Salıncakta sallanıyordum. Babamla annem karşımda oturuyorlardı. O gün sırf babam gelip beni kaldırsın bana sarılsın diye kendimi salıncaktan aşağı atmıştım. Babam karşıma gelip dizlerinin üzerine çöktü ve yüzüme baktı. Gözlerine baktım beni kaldırıp sarılması için. O gün beni oradan kaldırmadı. Bana " Tek başına ayağa kalkmayı öğrenmelisin." dedi o gün. Ben o gün tüm yaşamımdaki gibi tek başıma kalktım ayağa. Tüm 18 senelik hayatımda tek başıma yaşadım ben. Ağlayınca kendi gözyaşlarımı kendim sildim. Bu yüzden kimsenin önünde ağlamazdım. Çünkü benim gözyaşlarımı silecek bir babam olmamıştı.

Bu hafta buradaki son haftamdı. Bir hafta sonra gidiyordum. Dünyadaki ekipte yer alacaktım. Her ekipte olduğu gibi ekibin bir lideri var. Ben emir almayı seven biri değilim ve bu onunla pekte iyi anlaşamayacağımızın bir kanıtıydı.

Kahvaltıya inmedim yine. Çok sevdiğim odamda yaptım kahvaltımı. O güzel manzarası olan balkonumda oturdum. Burada oturmayı çocukluğumdan beri hep sevmiştim. Güçlü bir yapım olmasına rağmen hep kolay ağlardım. Ve şuan ağlamaktan nefret etsem de ağlıyordum. Hayatımı bırakıp gitmek istemiyordum. Burası benim tüm çocukluğumdu. Her şeyi burada yaşamıştım ben.

Kapıdan birinin seslendiğini duydum. İçeriye girdim. "Nora hanım babanız aşağı inmenizi söyledi" dedi gelen kişi.

"Tamam." dedim duygusuz bir sesle. Bakalım sevgili babacığımın hayatımı alt üst etmek için yeni planları neymiş. Odadan çıkıp babamların olduğu salona ilerledim. Babam, annem ve amcam salondaydı. Amcam da olduğuna göre konu baya önemliydi.

Amcama kocaman sarıldım. Amcam beni çok severdi. Evli değildi ve babamın aksine evreni dolaşmakla meşguldü.

Amcam yüzünden eksik olmayan gülümsemesiyle yüzüme baktı. "Dünyaya gitmeyi kabul etmişsin."

"Ben kabul etmedim!" dedim kızgın sesimle. Amcam neyi kastettiğimi anlamış olacak ki babama döndü.

"İstemiyorsa gitmes-"

"Gidecek." diye sözünü kesti babam amcamın. Ban dönüp yapacaklarımı, yani yeni hayatımı anlatmaya başladı.

"Dünyada Oktay'ın ekibinde olacaksın. Eğitimini onun yanında alacaksın. Orada da ortadan kaybolmaya çalışma. Kurallara uy. Kendi evin olacak. Kurallara uyduğun müddetçe istediğin gibi orada dolaşabilirsin. Yarın gidiyorsun." dedi.

Duyduklarımı sindirmeye çalışıyordum. Bu hafta gideceğimi biliyordum ama bu kadar çabuk beklemiyordum. Babama çevirdim bakışlarımı. Bana üzgünüm der gibi bakıyordu. Neden bu kadar çok gitmemi istiyor anlamıyordum. Neyin telaşıydı bu? Yüzündeki bu korku niyeydi? Yine ne saklıyordu benden?

" Tamam." dedim sadece ve oturduğum yerden kalkıp kapıya ilerledim. Annemin arkamdan adımı seslendiğini duydum ama aldırmadım. Bahçeye çıktım ve yürüdüm. Aklımda o kadar şey vardı ki. Öylece yürüdüm akşama kadar. Başka şeyler vardı. Hissediyordum. Beni bir şeylerden uzak tutmaya çalışıyordu.

Hava karardığında içeri girdim. Direk kendi odama yöneldim. Akşam yemeği vaktiydi ama benim canım hiçbir şey istemiyordu. Odama geçip eşyalarımı toparlamaya başladım. Balkonuma çıktım ve son kez göreceğim manzaramı izledim. Şehre yapılan ışıklandırma her zaman hoşuma gitse de yıldızları gölgelemesini sevmiyordum.

Evet gidiyordum. Son kez zamanımın çoğunu burada geçirdiğim odama baktım. Ve kapıyı kapattım. Kapattığım bu kapı belki de geleceğime açılan bir kapıydı. Kapısını kapattığım odam gibi beyaz olmayacağını hissediyordum. Burada geçireceğim son zamanları uzatabilirmişim gibi yavaş yavaş indim merdivenleri. Kapının önüne çıktım. Herkes buradaydı. Buradaki tüm sevdiklerim. Kimdi o hepsi biliyor musun? Buradaki yalnızlığımdı, çocukluk arkadaşımdı.

Annemle babama baktım en son. Ağlayan anneme baktım. Sıkıca sarıldım. Saçlarımı okşadı babamın aksine hep yaptığı gibi. Biliyordum onunda elinden bir şey gelmiyordu. Annemin arkasındaki babama baktım. Gözlerine baktım ve hiçbir şey demeden arkamı dönüp ilerledim. Ben onu bu yaptığına rağmen bile affederdim ama içimdeki çocukluğunu yaşayamamış küçük kız affetmezdi.

Ayaklarım geri geri gitmek istese de beni bekleyen gezegenler arası ulaşımı sağlayan araca doğru ilerledim. Son kez arkamı dönüp hayatımı yaşadığım gezegenime baktım. Son kez çektim havasını içime. Benim akmayan gözyaşlarıma karşılık gürleyen gökyüzüne baktım. Tepemde dolanan kuşlara baktım. Sallanan ağaçlara baktım. Tüm gezegen prenseslerinin gidişine ağlıyordu. Hepsi bana veda ediyordu. Son kez baktım ve kocaman gülümsedim. Gülümseyerek veda ettim bende onlara.

26 Mayıs 2016

BEN SENDE KALDIMWhere stories live. Discover now