-17- "Tutmam gereken bir sözüm var."

En başından başla
                                    

O da yanıma gelince kollarımızı başımızın altına koyduk ve geriye doğru yaslandık. Yıldızları seyrediyorduk. Aslında ben öylesine bakıyordum, çaktırmayın.

"Neden ablan anlatmadan önce tüm o eski şeyleri hatırlatmadın bana ?" diyerek sessizliği bozdu Hazal.

''Senin hatırlamanı bekledim.'' dedim, çok hafifçe dudaklarımı kıvırırken. 

''Aptalsın,'' diyerek mırıldandı. Evet, biliyorum. Binlerce kez söyledin.

Saat 10'a, şurayı düzeltiyorum akşam 10'a, gelirken çıktık evden. Hazal çok acıktığı için pizza sipariş edip onları yemiştik. Başka pek bir şey yapmamıştık zaten. 

''Bizimkilerin yanına gidelim.'' deyip kollarımdan çekiştirdi beni Hazal. Yorgun olmama rağmen kabul ettim ve bizim meydana doğru yürüdük. Büyük merdivenlerin orada değildi hiçbiri. Büyük ihtimalle arka taraftadırlar, diye düşündüm ve Hazal'ın elini tutup arka tarafa ilerledim. Tahminimde yanılmamıştım, yine oradalardı. Arya ve Kaan kaldırımda otururken diğerleri kaykay sürüyorlardı. Biraz uzağımızdalardı ama kahkaha sesleri buraya kadar geliyordu.

"Buraya gelin !" diye bağırdım bizimkilere. Elim hala Hazal'ın elindeydi. O da etrafına bakınmakla meşguldü.

Kaan ve Arya bizi gördüğü gibi yanımıza geldi. Arya'nın ağzı bir karış açılmışken Kaan omzuma vurup, "Aferin tosunuma," dedi ve bir kahkaha patlattı. Ona attığım tehditkar bakışları görünce, "Neyse." diyerek konuyu değiştirdi. Hala piç sırıtışıyla bakıyordu.

Arya "Sabahtan beri neredesiniz siz ?" dedi ve ardından hızlıca konuşmaya devam etti. "Neyse, neyse. Sormadım farzedin. Çok sevindim. Hala inanamıyorum ! Ahh," O kadar hızlı konuşuyordu ki ne dediğini anlayabilmem için çok dikkatli bir şekilde dinlemem gerekiyordu.

Tam Arya konuşmasına devam edecekti ki, grubun kalanının da bize doğru yaklaştığını gördük. Hala kahkaha atmakla meşguldüler.

Berk artist bir tavırla durup kaykayı eliyle yakalarken, diğerleri normal bir şekilde durmuşlardı. Berk aramızda en iyi kaykay kullanan kişiydi. Tamam, ben de onun yaptığı tüm hareketleri güzel bir biçimde yapıyordum ama o tam anlamıyla bir profesyoneldi. Yani gerçek anlamda. Yarışlara bile katılmıştı.

Bir anda hepsinin bakışları Hazal ve benim ellerimize kilitlenmişti. Hepsi bize sırıtarak bakarken, Doruğun yüzünde bir kızgınlık ifadesi olduğunu fark ettim. Ve yumruğunu sıktığını. O kavga olayından sonra yine eski halimize dönmüştük. Bizim aramızdaki kavgalar bir gün sonra hemen unutulurdu. Ama neden böyle bir tepki verdiğini bilmiyordum. Sinirlerimin harekete geçip, olası bir kavgaya sebep olmasını engellemek için onu önemsemedim ve diğerlerine çevirdim bakışlarımı. Sakin olmaya çalışıyordum. Bizimkilerin yüzüne bakıyordum ama aklım onlarda olmadığı için dediklerini tam olarak anlayamıyordum. Kafamı Doruğa doğru çevirdim yeniden. Herkes bizim yanımızdayken o kaldırımda telefonuyla uğraşıyordu.

Ada, Arya, Selin ve Hazal otele doğru ilerlerken biz de erkekler olarak yine aynı yerde oturuyorduk. Hazal'ın odasında dedikodu yapacaklarmış. Bizim yanımızdayken rahat konuşamıyorlarmış falan filan. Hazal yüzündeki kocaman gülümsemeyle, yol ayrımına girmeden önce bize doğru döndü ve el salladı.

Gülümsemesini seviyordum.

Yanlış.

Gülümsemesine aşıktım.

Artık onları göremeyeceğimiz kadar uzaktalardı. Suratımda hafif bir tebessüm belirirken kafamı Kaan'a çevirdim. Cebinden sigara paketini çıkardığında tebessümüm sırıtmaya dönüşmüştü. İçinden bir tane sigara çıkardığında paketi kaptım elinden hızlıca. Sigarası dudaklarının arasında dururken şaşkın bakışlarını bana çevirdi.

"Kusura bakma, ikiz. Artık benimdir. Bugünkü 'tosunum' lafının cezası." diyerek omuz silktim.

"Piç," diye mırıldandı ve cebinden çakmağını çıkardı. İlk defa sigarasını almama sesini çıkarmıyordu. Olsun, buna itirazım yoktu.

Kaan sigarasını yaktıktan sonra çakmağını da aldım elinden. Sigaramı yakınca geri uzattım çakmağı.

"Neden her şeyi benden aşırmak yerine yanında taşımıyorsun geri zekalı ?" dedi, sigarasına içmeye devam ederken.

"Odada unutmuşum." Omuz silktim.

Doruğun bakışları hala üzerimdeydi. Sigaradan bir nefes çektim ve ''Senin sorunun ne ?'' dedim Doruğa, dumanı havaya vermeden önce.

''Sensin.'' derken, bakışları daha da sinir bir hal almıştı. Sigaramı elime aldım, ''Benimle olan sorunun ne peki ?'' Ses tonum fazla tereddütsüz ve sakindi.

Cevap vermedi. Sinirden yüzünün daha da kızardığını görebiliyordum. 

''Sorunum senin orospu çocukluğu yapman. Oldu mu ?'' diye patladı bir anda.

''Demek ki yavaş yavaş konuya geliyoruz. Devam et, bekliyorum.'' dedim ve sigaradan bir nefes daha çektikten sonra yere bastırıp söndürdüm. Ettiği hakaretleri önemsemiyordum. Bu aralar ne kadar piçlik yapsa da kardeşim dediğim adamlardandı. Ve asla kardeşlerimin sözünden alınmazdım. 

Berk'in yanından kalktı ve önüme geçti. Kollarımı bir üst merdivene dayamıştım. Ve resmen o büyük merdivenlerde yayılmıştım. 

Yüzüme yumruğunu geçirmeden önce son dediği şey ''Hazal'a bu kadar yakın olmanı istemiyorum.'' olmuştu. 

Sen Gitmeden Önce.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin