🌙Instagram Sayfamız: Mehsa Hikayeleri

🥀🌙 Kişisel Instagram Sayfam: _mehsaa_
🥀🌙 Twitter: mehsahikayeleri

🥀🌙Takip edebilirsiniz. Özellikle duyurular ve alıntılarımız için çiçeklerim.🌺

🌌☀️🌌☀️🌌☀️

Elif'ten:

Elimi bacağıma bastırdığımda parmak uçlarımda gördüğüm kan beynimin uyuşmasına sebep oldu. Kime ait olduğuna içgüdüsel olarak hissettiğim iki kol belime dolanıp beni havaya kaldırdığında sanki tüm dünya tiz bir sesle etrafımda çınlıyordu.

Aniden yükselen adrenalinin kanımda dolaştığını duyumsayabiliyordum.

Bir girdabın içine çekiliyormuşum gibi hissettiğimde ardımdaki güçlü beden sıkı sıkı sarıp beni kendine doğru çekti.

Sevdiğim adamın korku dolu yüzüyle karşılaştığımda Esin'in bağırışları, Melek Hanımın çığlıkları sanki kuyudan geliyormuş gibi geliyordu. "Neresi Günışığı..." Korkuyla derin bir nefes aldı. "Neresi yaralandı?" dedi. Onun yüzündeki dehşeti gördüğümde tüm sesler yerine geldi çünkü hiçbir kabusumda onun bu kadar korktuğunu görmemiştim.

Sorduğu soruya bir cevap aramıyordu, yalnızca bedenimde yaranın yerini bulmaya çalışıyordu. Eli yarama yaklaştığında ilk defa acıyı hissettim ve inledim. Baldırımın yan tarafına sanki kızgın bir demir saplanmıştı.

"Bacağım..." dedim hissettiğim acıyla. Siraç'ın yüzünde öyle bir ifade belirdi ki korkunun öfkeyle karışmasını anbean izledim. Bakışları baldırıma kaydığında ikimizde elbisenin üstüne gittikçe yayılan koyuluğun kan olduğunun farkındaydık.

Bedenimi güçlü kollarıyla sımsıkı sararken tek bir hareketle beni kucağına aldı.

Bacağım bu ani hareketle yandı ama yüzündeki ifadeyi gördüğüm için bu sefer acı çektiğimi saklamaya çalıştım.

Hala şoktaydım aslında. Arkamızda ki grubun farkındaydım. Beni Melek Hanımın vurduğunu biliyordum. Siraç'ın omzunun üstüne baktığımda Siraç'ın bir yansıması olan adamın Melek Hanımın önüne geçtiğini fark ettim.

Aziz Nehar olduğuna emin olduğum adamın yüzünde gördüğüm kontrollü ifadeye o kadar aşinaydım ki yaramı unuttum. Resmen Siraç'ın kopyası gibiydi. Sadece onun yaşlanmış ve siyah saçlı versiyonuydu.

Bu benzerlik hayatımın en büyük şaşkınlığı olabilirdi.

Aziz Nehar olduğunu tahmin ettiğim adamın "Bırak onu, Meleğim." deyişiyle birlikte yumuşayan yüz ifadesini gördüğümde şok olmuş bir şekilde baktım. Lacivertlerdeki sessizliğin sevgisiyle yumuşadığını görünce bu benzerlik karşısında dilim tutuldu sanki.

Melek Hanım onu tanımıyordu. Elindeki silah hala titriyordu ve namlusu yere doğru eğilmişti ama ona tuhaf bir şekilde bakıyordu. Sanki kim olduğunu hatırlamaya çalışıyormuş gibi.

Hatırlayıp da ondan kaçmak istiyormuş gibi.

"Bırak, zarar vereceksin kendine." dedi Aziz Nehar.

Siraç bunları duyuyor muydu bilmiyorum ama dönüp başını hiç o tarafa bakmadı.

Beni biraz daha kendine doğru çektikten sonra aşağıda yatan kadına döndü.

"Ölmek için dua et." dedi. Sesindeki nefreti duyduğumda irkilerek kendime geldim. Öyle bir nefretti ki kontrolünü kaybetmeye yakın olduğunu haber verircesineydi. "Yoksa seni ben öldüreceğim. Yalvar Allah'a da bu kadar kolay olsun ölümün."

MIHΌπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα