Changing Friends

152 10 2
                                    

Arabadan indiğimde önce titredim. Hava tam da Worcester'a uygun bir şekilde soğuktu.Londra'nın ılıman bahar havalarına alışmış olan ben 7 yıl sonra Worcester'a gelince tabiki afallıyordum.

Bavulumu bagajdan aldım. Ve evin uzun, sağ tarafı orman olan yolunu tuttum. Evet bizim evimiz -yoksa malikane mi desem- Worcester'ın shire tipi konutlarının biraz dışında kalıyordu. Ve bu iki katlı küçük villalara göre çok daha büyük olduğu söylenebilirdi. Eskiden atalarımız hep birlikte yaşarlarmış. Bu yüzden etraf bizim malikane tipinde evlerle doluymuş. Ama devir değişince konut tipi de değişmiş tabi.

Değişmeyen tek şey büyükbabamın eski kafası aslında. Biraz eski -hatta baya eski- olduğu için evi yıktırmaya kıyamamış. Aslında bunun manevi değerle pek alakası olduğunu sanmıyorum. Şahsen ne ben, ne babam hatta büyükbabam bile geçmişteki atalarımızın adlarını bilmiyoruz. En azından umursamıyoruz diyebilirim. Bununla alakalı bir şeyler olduğuna eminim ama araştırmacı kişiliğimi atalarımın döküntü evine harcamak istemediğimden de...

Evi ve bahçeyi incelerken tek farklı şeyin malikanenin yanındaki küçük tek katlı bir ev olduğunu fark ettim. Galiba oradaki ahırı büyütmüş ve ev yapmışlardı. Ama neden ki? Ya da kimin için? Merdivenlere yaklaşırken küçük evden benim yaşlarımda, kumral, kahve saçlı ve yeşil gözlü, eee biraz da yapılı bir çocuk çıktı.

"Hoşgeldiniz. Kime bakmıştınız?" Hayır, hayır bu sesi bir yerden hatırlıyordum. Bir anda ateş bastı ve kızarmaya başladım. Hemen başımı çevirip yolun başına baktım ama çoktan gitmişlerdi. Çocuk hala bekliyordu. Ama nereden? Nereden tanıyorum seni?

"Şey, ben George ve Ruthie Reynolds için gelmiştim ama siz kim oluyorsunuz?"

"Ben Jace Everie. Bu malikanede çalışan Jackson Everie'nin oğluyum. Bay Reynolds'a ne söylemeliyim?"

"Ben mi? Şey..." Hadi Bethany! Jace, Jace, Jace... Hafızanı zorla. Yedi yıl öncesini düşün.

"Evet, adınız?" dedi çocuk ve yerimden zıpladım. Çocuğa bir kez daha baktım ve evet! Buradaki tek çocukluk arkadaşım. O zaman ikimizde dokuz yaşındaydık. Yedi yıl öncesi.. Yaz tatillerinde onunla her zaman ormana gider ve oyun oynardık. Gerçekten en yakın arkadaşımdı. Onunla geçirdiğim zamanı hiçbir şeye değişmezdim. Bazen babası ona benimle oynadığı için kızardı. Sözde Worcester gibi büyülü bir yerin en asil soyundan geliyormuşuz da bla bla bla. Tam bir delilik! Zavallı Jackson Everie Jace daha 5 yaşındayken delirmişti. Ama yine de Jace'le kaçmayı başarırdık. Geceleri yıldızları izlerdik. Hatta bana birkaç dövüş tekniği bile öğretmişti.Tanrım, hala hatırlıyorum!

Dalmış olmalıyım ki Jace "Bayan, adınız nedir?" diye sorunca yine irkildim. Harika hala beni hatırlamamıştı. "Adım Beth. Bethany Reynolds." Ve sonunda gözlerimi kısıp ona baktım. Adımı duyunca ilk baş şaşırdı. Sonra "Akraba mısınız?" dedi. Hah, hatırlamasını beklemem hataydı zaten.

"Evet, torunuyum." diye yanıtladım. Bana bir kez daha bakıp "Beni takip edin lütfen." dedi. Ya beni cidden hatırlamıyordu ya da bu işte bir gariplik vardı.

Malikaneden içeri adım attığımda buranın hala 7 yıl önceki gibi olduğunu anladım. Büyükbabam ve büyükannem merdivenlerden inip beni kucakladılar.

"Ah, Bethany! Tanrım ne kadar güzelleşmişsin. Yedi yıl önce nasıldın? Şimdi mükemmel bir genç kız olmuşsun.Tanrım, seni çok özlemişim." Büyükannem konuşmasını bitirince gözyaşlarıyla birlikte bana sarıldı. Büyükbabam ise her zamanki gibi sert bir şekilde gülüyordu.

"Hoşgeldin Bethany. Gelemene büyükannenle çok sevindik. Görüşmeyeli uzun zaman olmuştu." Kollarını açtı ve ona sıkıca sarıldım. Büyükbabamı her ne olursa olsun severdim. ve ona kesinlikle saygım vardı. Ayrıldığımızda büyükbabam devam etti "Jace sana odanı gösterecek. Eminim onu hatırlıyorsundur. Bütün yaz tatilleriniz birlikte geçti sayılır. Tabi yedi yıl oldu. İkiniz de gerçekten çok değiştiniz. Hatırlamamanız normal. Değil mi Beth?"

Other Half Of UsWhere stories live. Discover now