"Gerçekten özür dilerim. Koşuyordum ve seni görmedim. Canını yaktım mı?" dedi.

"Hayır. Önemli değil. Aslında karşılaşmamız da iyi oldu. Yalnızlıktan sıkılmıştım." dedim.

Birkaç adım daha yaklaştı. Artık yine yakındık. Tam o sırada birilerinin daha koştuğunu duyduk.

"Geliyorlar. Saklanalım." dedi ve elimi tuttu. Birlikte koşmaya başladık.

Arkamızdakilerin sesi hâlâ geliyordu.

Tam o sırada aklıma David'le bulunduğumuz büyük kavuğu olan ağaç geldi ve o ağaç yönünde koşmaya başladım. Galiba o da ağaca gittiğimi anlamıştı.

Ağaca vardığımızda tam vampir hızıyla çıkacaktı ki onu durdurdum.

"Vampir özellikleri yok." dedim gülerek.

"Özür dilerim unuttum." dedi. O da gülmüştü.

"Önce bayanlar." dedi.

"Teşekkürler beyefendi." dedim ben de dalgasına.

Benim hemen arkamdaydı. Ağaç gerçekten çok büyüktü. Ortasına kadar gelmiştim ki..

Lanet olsun! Ayağımın kaymasıyla David'in vücuduna yapışmıştım.

"Sakarsın." dedi sesli biçimde gülerek.

"Değilim." dedim.

"Sakarlığını seviyorum." dedi. Ne diyeceğimi bilememiştim. Eliyle belimi kavradı.

"Hadi devam edelim yoksa vurulacağız." dedi. Eliyle beni tutuyordu. Sonunda kavuğa girebilmiştik. Diğer gruptan bir kişiyi gördük ve ateş ettik. Evet! Vurmuştuk.

Yaklaşık 5 dakika kavuğun içinde bekledik. Gelen yoktu. Biz de çıkmaya karar verdik. Tam kavuktan inmiştik ki iki el silah sesi iştildi. Vurulmuştum.

"Vuruldun mu?" diye sordum David'e.

"Evet." dedi.

"Ben de." Harika! İkimiz de vurulmuştuk.

"Kaybettiniz!" diye bağırdı birisi. Bu Nick'ti.

"Ne?" diye sordum.

"Sizin gruptan vurulmayan sadece siz kalmıştınız. Şimdi siz de vurulduğunuza göre biz kazandık." diye cevap verdi. Tebrik ettikten sonra yürümeye başladık. Diğerlerini de görünce yanlarına gittik.

"Biz kazandık." dedi Nick.

"Tebrikler.. Yarın saat 6'da gelin." dedi Mandy. Ardından onlar kendi evlerine, biz de kendi evimize yürümeye başladık.

Eve vardığımızda direkt banyoya girdim ve küveti doldurdum.

Ilık su beni hem rahatlatmış hem de uykumu getirmişti. Uyuyakalmamak için küvetten çıktım ve bornozumu giyerek banyodan çıktım. Üstümü giyindim. Uzun, siyah tişört gibi olan pijamamı giydim. Evin içerisi gayet sıcaktı.

Saate baktığımda saat 8.40'dı. Yatağa geçerek uzun süre telefonumla uğraştım. Saat 9.30 olmuştu. Çok susamıştım. Odamdan çıktım. Üst katta, benimki hariç iki oda daha vardı. Birinde David, diğerinde de James kalıyordu.

Aşaği indiğimde Nina ve David koltukta oturuyordu. Onları yan yana görünce biraz şaşırmıştım aslında. İçimi tekrardan nedensiz bir kıskançlık kaplamıştı. Mutfağa gidip suyumu içtim. Gidecektim ki Michael odasından çıktı. Gülümseyince ben de karşılık verdim.

"Nereye gidiyorsun? Gel salonda oturalım." dedi. Aslında odama çıkmak ve onlardan uzak durmak istemiştim ama Michael böyle deyince ben de salona oturdum. Tam David ve Nina'nın karşısındaki çift kişilik koltuğa oturmuştuk. Onlar sohbet ediyordu ama ben hiç katılmamıştım. Nina:

"Benim uykum geldi hepinize iyi geceler." diyerek odasına gitti. Michael da uyuyacağını söyledi. Gerçekten çok yorgun ve uykulu görünüyordu. Bana bakarak gülümsedi. Ardından yaklaşarak yanağıma hafif bir öpücük kondurdu. Bu öpücük de neydi şimdi?

"İyi geceler." dedi gülümseyerek.

"İyi geceler." diye gülümseyerek karşılık verdim. O da odasına gitti.

David bana bakıyordu. Ardından kalkarak yanıma oturdu. Sinirlenmiş de sinirini bastırmaya çalışıyormuş gibi bir hâli vardı.

"Monica'nın beni sevdiğini söylemiştin. Ama o ve John şu an sevgili?" diyerek direkt konuya girmişti.

"Sevgili olması John'u sevdiği anlamına gelmez." diyerek cevap verdim.

"Nasıl yani?" diye sordu.

"Belki de ne yapacağını şaşırmıştır. Belki senin onu sevmeyeceğini düşündü ve John'la sevgili oldu. Belki de seni kıskandırmaya çalışıyordur." diyerek cevap verdim.

"Bence sen olayı yanlış anladın. Ben Monica'yı sevmiyorum. Arkadaş olarak bile olsa. Ama o beni seviyor öyle mi?" dedi.

"Belki de seni sevenleri göremeyecek kadar körsündür."

Tanrım! Ne demiştim ben? Gülümsedi.

"Sen biliyor gibisin beni SEVENLERİ." dedi.

"Bilmiyorum. Aslında haklısın. Senin gibi ukalayı kim sevsin ki?" dedim ve koltuktan kalktım. Tam gidecekken beni çekti ve üstüne düştüm. Şu an başka biri bizi görse çok yanlış anlayabilirdi. Uzun pijamamın açılmamasına dikkat etmiştim. Diz kapağımın üstündeydi ve birazcık kısa gibiydi.

"Ukala ha?" dedi. Hala gülümsüyordu.

"Evet." dedim. Tam o sırada birinin merdivenlerden indiğini duydum ve hemen ayağa kalktım. Mandy'ydi.

"İyi geceler." dedim ve hızla yukarı çıktım. Aynaya baktığımda kızarmış olduğumu gördüm.

Uykum kaçmıştı ama kendimi yatağa atarak uyumaya zorladım.

Gizemli KasabaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin