UKALA

64 8 2
                                    


Sabahın ilk ışıkları gözüme çarparken birden irkildim nerdeyim gözüme takılan ilk şey saat ti . saat tam 11:00 olmuş bile dünden kalma harap olmuş kıyafetimle odadan çıktım amcam ve babam yoklardı annem ve yengem karşılıklı sohbet ediyorlardı annem beni görünce

- Eylül kızım içerde masa hazır hadi git bir şeyler ye

başımla sersemce onayladım ve banyoya girip yüzüme birkaç kez su çarptım aynaya baktım saçımı toplayıp çıktım yemeğin ardından duş alıp kıyafetlerimi değiştirdim.

- anne yenge biraz dışarı çıksam olur mu ? dedim ve ayakkabılarımın bağacıklarını merdivenlerin önünde bağlarken takıldım tam düşecekken bir el kolumdan tuttu

- daha ayakkabı bağlamayı öğrenemedin mi? dedi tanımadığım bir ses arkamı döndüm ve

- öğrettiler ama senin gibi bir ukalaya cevap nasıl verilir öğretmediler dedim . sırıtmaya başladı sinir oldum .

- buralarda yenisin galiba hiç görmedim seni

- evet dün Ankara dan geldik babamın işi varmış galiba

- bu arada ben arda memnun oldum.

- ben daha adımı söylemedim memnun nasıl oluyosun ?

- bir tek onamı takıldın şimdi

- evet olamaz mı ?

- uzatmada adını söyle o zamn

- zorla mı ?

- tamam söyleme o zaman ne diyim ?

- bir şey deme

- bu arada düşüyordun seni kurtardım bari teşekkür et

- ben zaten düşmeyecektim ayrıca yardımda istemedim

- hep böyle misindir ?

- nasıl yani ?

- inatçı ve soğuk ...

- hayır senin hareketine karşı böyleyim

- peki o zaman özür dilerim seni kurtardığım için

- ukala ...

- sen dedin kurtarmasaydın diye ama şimdide ukala diyorsun

- çünkü öylesin bence sen nasıl konuşman gerektiğini bilmiyorsun ailen o kadar bile öğretememiş... dedim

o an ardanın gözleri doldu fark ettirmemeye çalışsa da belli oluyordu acaba sorsam mı ? bence sormadan hemen uzaklaşayım. Arkamı dönüp gidecekken arda

- evet haklısın ailem öğretmedi hem de hiçbir şey ama hayat bana her şeyi öğretti.. deyince söylediklerimden pişman olmuş bir vaziyette

- konuşmak ister misin ? bu arada adım Eylül demekle yetindim

- memnun olayım mi ? dedi hala ukala işte ama neyse fazla üstüne gitmeden ol işareti yaptım

- sen buraları bilmiyorsun ilerde bir çay bahçesi var gitmek istemisin hem konuşuruz dedi

- olur der gibi kafamı salladım

çay bahçesine gidene kadar hiç konuşmadık öylece yürüdük çay bahçesinde bir masaya göz diktikten sonra arda sandalyemi çekti ve buyur işareti yaptı ne oluyo anlamadım hem ukala hem kibarlık yapıyor hemen lafı yapıştırdım

- hayat kibarlık öğretmiş sanki biraz dedim gülerek

- ne öğreteceği belli olmuyor işte napalım dedi

- peki o zaman anlatmak istersen bir şeyler dinlerim

-nerden başlasam bilmiyorum

- başla işte bir yerden dedim arda hemen söze girdi ve konuşmaya başladık...


BANA SEN GEREKWhere stories live. Discover now