H ~ 2 ~ Bordo Bileklik

1.3K 80 373
                                    

~2~

"Aslı. Aslı." annemin sesiyle gözlerimi araladığımda ne zaman sabah oldu diye düşünüyordum. Dün gece saat kaçta yattığımdan haberim yoktu. Geç saatlere kadar ders çalıştığım için gözlerim geri kapanmak istiyordu.

"Hadi kalk artık kızım geç kalacaksın." İstemeyerek de olsa yorganı üzerimden atıp yataktan kalktım. Yaz tatilinde olduğumuz için Ceren ve Mehmet uyuyorlardı. Onları görünce yastığıma gömülüp uyumak istedim ama maalesef böyle bir şansım yoktu. Ilk ders matematikti ve derse yetişmem gerekliydi. Meslek Lisesi öğrencisi olarak matematik benim için çok önemliydi ve kaçırmam benim açımdan iyi olmazdı.

Mutfağa gidip kahvaltı için çay suyunu koyduktan sonra banyoya gidip ihtiyaçlarımı giderdim. Elimi yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçaladım. Tekrar odama döndüğümde dolabımı açıp bir süre ne giyeceğimi düşündüm. Güzel görünmeye önem veren biriydim ve inanın bu hiç de iyi bir şey değildi.

Kıyafetlere mal mal bakarken beyaz tişörtümü gözüme kestirdim. Altına da açık renk kotumu uygun görüp üzerimi giyindim. Saate baktığımda otobüs saatine yirmi beş dakika olduğunu gördüm. Evden on beş dakika erken çıkmam gerekliydi ve dolayısıyla on dakikam vardı. Saçımı aceleyle tepemde toplayıp makyaj yapmadan odadan çıktım.

Mutfağa gittiğimde annem ve babam kahvaltı yapıyordu. "Günaydın" diyerek yanlarına gittim. Yere hazırlanan sofranın başına oturup gelişi güzel bir kaç şeyi ağzıma tıkıştırıp ayaklandım. "Ben gidiyorum. Biraz daha durursam geç kalacağım."

"Tamam kızım Allah zihin açıklığı versin." diyen anneme baktığımda yarısını peçeteye sardığı ekmeği gördüm. Sonra bana uzatıp "Bunu al. Yolda yersin." dediğinde başımı sallayıp ekmeği aldım ve annemin yanağına kocaman bir öpücük bırakıp koşarak evden çıktım.

Otobüse bineceğim yol kenarına geldiğimde ekmeğin son parçasını da ağzıma attım ve hala doymamıştım. İtiraf etmenin tam zamanıydı sanırım. Çünkü çok fazla yemek yerdim. Yemek benim vazgeçilmezimdi.

Otobüs geldiğinde hızlıca binip ilk boş yere attım kendimi. Fazla kalabalık değildi Allah'tan da rahat bir yolculuk olacaktı. Küçük kol çantamı yanımdaki koltuğa bırakıp telefonumun tuş kilidini açtım. İnterneti açıp sosyal medya hesaplarıma göz attım. Bir kaç arkadaşlık ve takip isteklerini cevapladıktan sonra telefonu kapatıp çantama koydum. Başımı koltuğa yaslayıp bir yandan pencereden dışarıyı izlemeye bir yandan da hayal kurmaya başladım.

Gözlerimi kapatmamla açmam bir olmuştu. Çünkü göz kapaklarım kapandığı an ışıl ışıl bakan mavi gözler ve o yakışıklı yüz belirtmişti. Bu neydi Allah aşkına? Onun zihnimi meşgul etmesine izin vermemeliydim.

Hayal kurmaktan vazgeçip uzayan yolu izleyerek sonlandırdım yolculuğumu. Dershaneye geldiğimde saat henüz erkendi. Sınıf bomboştu. Biraz yalnızlık iyi gelebilirdi belki.

Bu sene yoğun bir çalışma döneminden geçecektim. Okul açıldığı zaman stajımız başlayacaktı. Haftanın üç gününü stajda iki gününü okulda ve haftasonlarını da dershanede geçirecektim. Okul zamanları yurtta kalıyordum ve bu yüzden her hafta ailemi göremeyecektim.

Sınıfın tahta kapısı açıldığında bakışlarımı oraya çevirmemle bana doğru gelen hala uykusunu alamamış bir Havva gördüm. Uyuşuk adımlarla gelip sıraya oturduğunda
"Günaydın" dedi esneyerek. Sıraya oturup başını kollarının üzerine yerleştirdi ve yüzünü bana döndü.

"Annen izin verdi mi? " diye sorduğunda umutsuzca başımı salladım.

"Akşam çok dil döktüm ama izin vermedi. Ikimizin yalnız başımıza kalmamıza izin vermiyor. "

HataWhere stories live. Discover now