"Yapma, Ağam!"

57.2K 1K 105
                                    


Medya: Dilzar ve Lerzan

Medya müzik türkçe alt yazılıdır.

Yorum ve Votelerimizi Unutmayalım

Diğer Kitabım Küçüğüm'ü de okursanız sevinirim.

Dışarıda davul sesleri zılgıt sesleri ile birbirine karışmıştı adeta. Genç bir kızın gözyaşları Mardin'i kalbinde boğarken halaylar çekiliyor, tatlılar ardarda dağıtılıyordu. Bugün koca konak cenneti yaşarken bir yürek cehennem ateşiyle kavruluyordu. Bir yürek ölürken diğer yürekler can buluyordu. Dilzar çığlık atmak istiyordu. İçindeki isyanı haykırmak, bağırıp çağırmak istiyordu. Oysa bunları yapmaya hiç gücü yoktu. Biliyordu ki yapacağı hiç bir şey bu düğünü durdurmaya yetmeyecekti. Kimsenin gücü yetmeyecekti. Hayalleri, sevdiği, umutları, mutluluğu bu konağın ardında kalmıştı. Gidip almak istiyordu ama yapamıyordu. Ürkek bir çocuk misali sinmişti bir köşeye. Titriyordu... Göz göre göre ölümüne gelmişti. Göz göre göre kendi ölüşünü izlemeye gelmişti. Yüreği öyle bir çığlık atıyordu ki; kendi kulağı bile sağır olmuştu. Sadece kendisi duyuyordu içinde ki çığlıkları. Sadece kendisi yanıyordu bu cehennem ateşinde. 

Oturduğu yerden kalkıp odada ki boydan aynanın karşına geçti. Her genç kız gibi onun da hayalinde vardı beyaz gelinliğiyle, kırmızı kuşağıyla baba evinden çıkmak. Ama çıkarken sevdiğine gitmeyi hayal etmişti. Sevdiğiyle kuracağı o mutlu yuvaya gitmeyi düşlüyordu. Şimdi ne sevdiği vardı yanında ne de mutlu bir yuva. Üzerinde bembeyaz gelinliği, kırmızı kuşağı olsa kaç yazardı! İçi beyaz kadar refah, kırmızı kadar sevgi dolu olmadıktan sonra... Bu gelinliği giydiğinde ölmek istedi. İstemediği bir evliliği ömür boyu sürdüreceğine, sevmediği bir adamın koynuna her gece gireceğine ölmeyi diledi.

Kapı tıklanmadan açılınca aynadan gelen kişiye baktı. Gelen kişiyi görünce tüm öfkesi, nefreti göz bebeklerinde toplandı. Birazdan bu adamın koynuna girecekti. Ona karşı hiç bir şey hissetmeden, tanımadan, bilmediği bir adamın koynunda geçirecekti yıllarını. Göz yaşları hüzünle ardı ardına akmaya başlamıştı bile. Duvağının altında sessizce döküyordu hayallerini. 

"Ana, benim hayallerim ne olacak?"

"Ölecek,güzel kızım. Yeni hayallerinin gelmesi için eskileri ölecek."

İstemediği bir hayatta nasıl yeni hayaller yaratacaktı kendine? Bu adamı nasıl hayallerine ortak edecekti? Siyah takım elbise giyen adam genç kıza doğru yürüdü. Kızın omuzlarından tutup kendine çevirdi. Genç kız korkuyla titrerken eğmişti kafasını. Oysa çok geçmemişti annesinin kafanı hiç eğme kızım demesinin üzerinden. Adam genç kızın duvağını kaldırıp yüzünü açtı. Göz yaşları makyajını dağıtmış adamın sevdiği o güzel yüzü maf etmişti. İki elini kızın yanağına koyarken eğik başını hafifçe kaldırmış baş parmağıyla yanağına akan göz yaşlarını silmişti. Genç kız titriyordu korkudan. Adamın ona olan dokunuşundan tiksinmişti. Yüzüne tükürmemek için kendini zor tutuyordu.

 Genç adam kızın alnına kendine göre sıcak, samimi kıza göre soğuk ve mide bulandırıcı bir buse bırakmıştı. 

"Evine hoş geldin,Dilzar." dedi adam fısıltıya yakın bir ses tonuyla.  Kadın sanki susmaya yemin etmiş gibi sükunetini koruyordu. Burası onun evi değil cehennemiydi. Onu cayır cayır yakacak bir cehennem. Diri diri öldürecek bir cehennem. 

Adam cebinden ince bir kutu çıkardı. İçinden ucunda Dilzar yazan altın kolyeyi çıkarıp kızın ince boynuna taktı. Kızın artık ayakta duracak takati kalmamıştı. Ciğerleri bir nefesi daha kaldıramayacaktı. Adam kızın arkasına geçip gelinliğin fermuarını yavaş yavaş aşağı indirirken genç kız son nefesini verir gibi sesli derin bir nefes alarak adam döndü. Çıplak kalan sırtına aldırmadan adamın ayağına eğildi. Ayağının birini sıkıca kavradı.

"Yapma, ağam! Yalvarırım yapma. İstemiyorum. Ne olur ağam canımı bağışla. Yapamam!" diye yalvarışlarının arasından yüksek sesle ağlıyordu. 

Genç adam şaşkınlıktan ne yapacağını şaşırmıştı. Sevdiği kız ayaklarına kapanmış koynuna girmemek için yalvarıyordu. Yüreğine kara bulutlar indi adamın. Canı yandı. Öfkelendi... 

"Kalk ayağa." dedi sakinliğini korumaya çalışarak. Öfkesiyle yakmak istemiyordu sevdiği kızın canını. Genç kız daha bir sıkı tutundu adamın ayağına.

"Yapma, ağam! Ne olur yapma."

Adam eğilip kadını omuzlarından tuttu. Ayağa kaldırdı. İstediği bu değildi! Sevdiği kadınla güzel bir gece geçirmek istiyordu. Bu gecenin her gün aynı güzelliğiyle kalmasını diliyordu. Sevdiği kızın yüzüne dahi bakmayacağını, onu istemeyeceğini düşünememişti. Olacakları hiç düşünmemişti. 

"Neden istemiyorsun?" diye sordu. Bunu bilmek istiyordu. Neden istenmediğini bilmek onun hakkıydı. 

"Affet beni ağam ama yapamam." Genç adam öfkeyle genç kızı omuzlarından sarstı.

"Neden?!" diye bağırdı.

"Sevmediğim bir adamın koynuna giremem. İstemiyorum!"

"Bu dünyada kaç insan var sevmediği insanın koynuna giren biliyor musun sen?"

"Ağam... Ağam, ne olur bırak beni. Yapma ağam. Etme!" Genç kız ağladıkça adam daha çok öfkeleniyordu. Sevdiği kadının onu ret etmesini hazmedemiyordu. O kızı isterken kızın  onu istememesini kaldıramıyordu. 

"Ağam... Ağam benim sevdiğim var. Ne olur dünyamı yıkma başıma. Bırak gideyim. Seni sevmeyen birini mi koynuna alacaksın? Buna gönlün razı olur mu?"

Asıl yıkılan dünya genç adamın dünyasıydı. Kendini bir yığın enkazın altında kalmış gibi hissediyordu. Sevdiği kadının gönlü başka adama aitti. Kadının gönlü onda olmadıktan sonra bedenini ne yapsın! 

"Sevginin karşılığı var mı peki?" diye sordu merakla karışık bir öfke buhranı ile. Genç kız kafasını sallarken bir kez daha yıkıldı dünyası. Bir kez daha beyninden  vurulmuşa döndü. Tüm hayalleri yerle bir olmuştu. Her gün yolunu gözlediği, bir gün görmediğinde karanlığa boğulduğu, her gün içinde sevdasını büyüttüğü o kız başkasına sevdalıydı. Genç kızın gözlerinde ki hüzne baktı. Eğer bu kadını ağlatan onun hayatını karartan kendisiydi. Onu sevdalısından ayıran kendisiydi.

"Kim? Sevdiğin adam kim?" diye sordu. Genç kız kafasını sağa sola salladı.

"Söyleyemem, ağam." Gizlemişti sevdiğinin ismini yüreğine. Üzerine kilitler vurmuştu onu ondan koparmasınlar diye. Biliyordu ki karşısındaki adam onu bırakmayacaktı. Bunun geri dönüşü yoktu. Kendisi yanacaktı ama sevdiğinin yanmasına izin vermeyecekti. Onun canını yakmalarına izin vermeyecekti.

"Söyle diyorum sana!"

"Bırak bizi ağam." Adam daha sıkı tuttu kızı omuzlarından.

"Bırakmayacağım."

"Ağam..."

"Sen benim karımsın. Beni seveceksin!"


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Hanım Ağa (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin