First Shot

805 57 20
                                    


"Jackson Wang iyiliğim için,hatrım için lütfen sessiz olur musun? Burada işimi yapmaya çalışıyorum." Jaebum gözleri kapalı bir şekilde çimlerde uzanıp dramatik bir şekilde iç çeken 20 yaşındaki aptala bakarak kaşlarını çattı. Kalabalık kendi işleriyle meşguldu. İşte bu normal bir üniversite görüntüsüydü.

"Ama Jaebummie,yemin ederim ki o hayatımda gördüğüm en güzel insandı." Jackson elinde yeni odağının resmini tutarken mızmızlanıyordu.

"Peki bir kereliğine işini doğru düzgün bir şekilde yapmaya ne dersin ? Kampüs hakkındaki kağıt için fotoğraflara ihtiyacımız var senin geceleri mastürbasyon yaparken bakman için değil." Diye cevapladı onu Jaebum yeni bir metin yazarken.

"Her neyse. Biliyor musun? Gidiyorum. Seninle konuşmak pek iyi değil." Jackson kırgınlıkla eşyalarını toparladı ve Jaebum'un 'sonunda huzur ve sessizlik' adlı yakarışlarını dinlememek için tepinerek yürümeye başladı.

~

Jackson'un tanrısal güzellikte olan insan parçasını görmesinin üzerinden bir hafta geçmişti.O yüz aklından en fazla bir dakikalığına çıkmıştı.Doğruyu söylemek gerekirse Ekonomi dersinde uyumasını engelleyen tek şey de oydu.

Ancak Jackson'un yaptığı tüm efor yine aynı kapıya çıkıyordu,hocasının mahzun sesi yardımcı olmuyordu,her şartta,derse katılmak uyanık kalkmaktan daha kötüydü.Böylece kafasını sırasına koydu ve gözlerini kapadı.Sonuç olarak her şeye karşı kulaklarını tıkadı.Örneğin mini-ekonominin önemi ve geç kalan öğrencilerin gelmesi gibi.

Dakikalar sonra,Jackson'un hayal dünyası şeytan Jaebum'un hoca tahtaya bir şey yazarken defteriyle ona vurması ile son buldu.Jackson öfkeli bir şekilde en iyi arkadaşına parladı ama uyanık kalmaya çalıştı.

~

Mark Tuan hakkında bildiği tek şey her zaman erkenci olmasıydı ama tembel ve üşengeç oda arkadaşı Choi Yongjae sayesinde değiştiğiydi. Bugün de hiç bir şey değişmemişti. Choi Youngjae kahvaltılarını ateşte yapmaya karar vermişti (bunlar hazır noodlelardı, neden böyle yaptığını sakın sormayın ).Mark tavır almak istemişti ama kimse Youngjae'ye karşı tavır alamazdı. Bu, köpekleri tekmelemek gibiydi.

İkili sınıflarına doğru giderken Mark birazcık korkuyordu çünkü Youngjae'nın sınıfı dördüncü kattaydı. Yani müzik binasında ve Youngjae kazaları çok severdi.

Her nasılsa, bu korkusu onu gerçeğe transfer etmişti ve sınıfının kapısının önünde olduğunu fark etmişti. Tam olarak 'cool'u oynayan' çocuk değildi ve genellikle utanırdı. Bu yüzden sınıfa girmeden önce birazcık huzursuzdu. Şanslıydı ki hocası geç kalanları pek umursamazdı. Mark kaşlarını çatmıştı çünkü oturduğu arka sıra kapılmıştı ve tek boş yer Jackson Wang'ın yanıydı ancak bu problem değildi, bildiği tek şey bahsettiği kişiyi sevdiğiydi.

Deli gibi terlerken ve kalbi patlayacakmış gibi atarken dikkatlice sıraya oturdu ve eşyalarını yerleştirdi. Jackson uyuyordu ve Mark kendine engel olamayarak gıcırtılarıyla uyuyan çocuğu uyandıracağını düşünüyordu. Aniden (hayır Mark kıskanmıyordu. Hayır. Sadece o çocuğa dik dik ve sinirli bir şekilde bakıyordu...) Jackson'a döndü ve onu uyandırmak için kafasına vurdu. Bu yaptığı şey ile Mark delirmişti, kalbi sanki yerinden çıkacaktı. O uyandığı zaman ne yapacaktı, ne yapacaktı, ne yapacaktı?

Jackson onu fark etmemişti. Dakikalar sonra ise Jackson kafasını Mark'ın omuzuna koydu ve horlamaya başladı. Mark yapabileceği şeyleri düşünüyordu.

A)Onu uyandırmaktı. Çünkü bu rahat değildi.

B)Tüm sonuçlarına rağmen böyle durmasına izin verecekti çünkü bu açıdan iyi gözüküyordu.

Is That Your Heart Calling?Where stories live. Discover now