Bölüm 1

253 35 12
                                    


Heeeey Canlar! Yeni hikayemde yanımda olun ve desteğinizi eksik etmeyin.

Elif artık ne yapacağını hangi müşteriyi nasıl memnun edeceğini şaşırmış halde asistanının düzenlediği teklif dosyalarını inceliyordu. Hiç bir eksik yoktu acaba neresini beğenmemişlerdi ki altı üstü bir çorap reklamıydı! Sabah içtiği bitki çayları bile onu sakinleştirmemişti. Artık gerilen sinirlerine iyi gelen tek şeyin Emre olacağına karar verip onu aradı.

-Nerdesin sen?

-Şu çorap reklamının mankenleriyle ilgileniyorum bebeğim. 

Elif artık Emre'yi öldürmek istiyordu bu kadarı fazlaydı aklı başında sandığı kardeşine reklamla ilgilen bir teklif hazırla dedi ama o mankenlerle ilgilenmeye gitmişti. Elif artık bu işten fazlasıyla sıkılıyordu çünkü bir kardeşi okumak için Amerikaya gitmişti diğer kardeşi ise İstanbul gecelerinin anasını ağlatıyoru. Annesi ve babası şirketi Elif'e bırakıp bilmem kaçıncı balayılarına gitmişlerdi. Her şey Elif'e biraz fazla geliyordu. Emre'ye:

-Ulan seni ne yaparım biliyor musun? Tabi ki bilmiyorsun da bu yüzden rahatsın! Ya çabuk şirkete gelirsin ya da ne olacağını biliyorsun! dedi ve kapattı asistanı Aslı biraz çekinerek odaya girmişti çünkü bu aralar şirket fazla yoğundu ve Elif hanım kendinde değildi. Çekinerek de olsa;

-Efendim istediğiniz bir şey var mı?

-Emre 15 dakika içinde şirkete giriş yapmazsa olduğu yerden ne durumda olursa olsun aldır ve bana getir! 

-Peki efendim. deyip çıktı Aslı odadan ama hala gergindi Emre bey onu tedirgin ediyordu çünkü çok tuhaf bir adamdı tek çekindiği kişi Elif hanımken nasıl onu olduğu yerden aldıracaktı ki. Aslı tedirgin bir şekilde güvenliği aradı ve Emre bey şirkete girdiğinde haberdar olacaktı tam tamına 11 dakika geçmişti ki güvenlikten aradılar Emre Bey'in geldiğini haber verdiler. 

Elif sakince Emre'yi karşıladı ve 

-Neler oluyor bir çorap şirketi ile baş edemedik biz koskoca Acar Holding nasıl bir çorap reklamını alamıyoruz bana hemen bir açıklama yap! dedi 

Şirketteki herkes Elif'in sinirlerini fazla hassas olduğunu biliyordu bu yüzden kimse de ne oldu diye bakmaya gidememişti. Emre ise ablasına işin aslını  nasıl anlatacağını bilmiyordu ve söyledi gitti

-Rose ile birlikte oldum. dedi Elif ise onu tamamladı

-Ve sabah kıza görünmeden kalkıp gittin! 

-Acaba Hakkı beyin kızıyla yattığımı nerden bilecektim. işte Elif burada çığrından çıktı

-Emre sen ne ara bu kadar vurdum duymaz sadece geceleri aklı çalışan bir insan oldun derhal kendine gel yoksa seni hiç de iyi günler beklemiyor. Peki kız ne alaka bu işte?

-Bu sezonu Rose yönetiyor ve beni gördüğünde hiç hoş şeyler olmadı.

Elif eline telefonu aldı ve direk Hakkı Beyi aradı

-İyi günler Hakkı Bey

-iyi günler Elif kızım nasılsın

-Maalesef pek iyi değilim

-Neden?

-Şu reklam işinde anlaşamıyoruz gibi

-Ben Rose ile konuştum size karşı ılımlı olacağından şüphem yok.

-Peki iyi günler Hakkı bey o zaman görüşmek üzere. diye telefonu kapattı ve ateş saçan gözlerle Emre'ye baktı

-Ben artık uğraşmak istemiyorum senile! Kendine çeki düzen ver. deyip odasından çıkarken aklına gelen fikirle Aslı'nın yanına gidip onu Emre ile ilgili iyice tehdit etti ve ne olursa olsun ona bilgi verilmeden Emre şirketten dışarı çıkamayacaktı. 

Elif geçen yıllarda reklamını yaptığı Rosetta markasına alış veriş için arabasını avm ye sürdü. Bütün ihtiyaçlarını aldıktan sonra en sevdiği pizzacıya gidip siparişini verdi. 

-Nasıl olsa bugün şirketi düşünmemeye karar verdim. diye de söylenmeyi bırakmıyordu ama Emre'yi de telefonunda ki şirket kameralarının bağlı olduğu programdan izlemeyi bırakmıyordu. Şirketteki bütün haklarını gözü kapalı Emre'ye devretmek istiyordu ama Emre'nin de içkili kafayla şirketi kimin üstüne yapacağı belli olmaz diye yapamıyordu daha 25 yaşında olmasına rağmen bütün hayat enerjisi çekilmiş emekliliğe ayrılmak ister gibi bir hal vardı üzerinde. Pizzasının olduğuna dair ekranda yazı gördü ve pizzasını almak için ayağa kalktı karşı masasında oturmuş 11 ya da 12 yaşlarında sarışın bir çocuğu babasıyla tartışırken gördü 

-Baba sen anlamıyorsun galiba beni. diye sesini yükseltiyordu ama adam gayet sakin bir şekilde oğluna cevap veriyordu

-Milan ben nasıl senin kararlarına saygılıysam sen de birazcık benim kararlarıma saygı göstersen. 

Elif pizzasını almış masasına dönmüştü ama aklı hala karşı ki masadaydı. Çocuk babasıyla o kadar olgun konuşuyordu ki sanki hiç çocuk değilmiş gibi. Elif suyuna uzanırken eli telefonuna çarptı telefonu yere düştü telefonu almak için eğildi tam telefonu alıp kalkarken başını masaya vurdu. Ahh diye inledi eli başında masanın altından çıkarken kendisine bakan bir çift şaşkın siyah göz gördü. Siyah küçük gözler ona endişeyle bakıyordu. Biraz da çekinerek;

-İyimisin? diye sordu

-İyiyim galiba ama başım acıyor. dedi elini kafasına götürerek

-Bakma mı ister misin? diye soran küçük çocuğa şevkatle gülümsedi Elif ve onaylarcasına başını salladı. Küçük çocuk biraz daha eğilmesini isteyerek Elif'e yanaştı ve başına baktı.

-Kanamıyor ama acıması normal ben de düşünce acıyor. dedi acaba kaç yaşındaydı bu çocukta bu kadar güzel bir şekilde tane tane kelimeler çıkıyor o küçük ağızdan diye düşünmedi Elif. Elif tekrar gülümseyerek;

-Peki sen ne yapıyorsun acının dinmesi için? diye sordu 

-Sevdiğim birisine sarılıyorum. İstersen sana sarılabilirim acın için? 

Elif o kadar şaşkındı ki ne diyeceğini bilmiyordu küçücük bir çocuk ona acısının dinmesi için sarılmayı teklif ediyordu ne kadar güzel bir kalptir bu diye düşündü. Küçücük beden de kocaman bir kalp... 

Elif küçük çocuğun teklifi için kollarını açtı ve küçük çocuk ona sarıldı ve geri çekildiğinde tek söylediği;

-Ne kadar güzel kokuyorsun anne gibi...

Canımlar yorumlarınızı bekliyorum iyi kötü :) Sizce nasıl olmuş???



Beyoğlu; Annem olmalı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin