Kafamı kaldırdığımda kumral hafif dik saçları ve ela gözleri olan birini gördüm.

"E-evet. Tabiki. Sizi tanıyor muyum?" dedim. Bir kahkaha attı.

"Resmi konuşmaya gerek yok. Ben Michael. Michael Brown. Aynı sınıftayız." Gülümsedim. O da gülümsedi ve oturdu.

"Sen kasabaya yeni geldin değil mi?"

"Evet beş gün oluyor." dedim. Gülümsedi.

"Çok güzelsin." dedi aniden. Bu iltifat da neydi ki şimdi?

"Teşekkür ederim." dedim biraz utanarak. Gülümsedi. O sırada zil çaldı.

"Hadi sınıfa gidelim." dedi. Ve birlikte sınıfa girdik. Herkes bize bakıyordu. David de oraydı. Ortadan en arka sıraya geçtim.

"Oturmamda bir sakınca var mı?" diye sordu. Güldüm ve sağa kaydım. Yanıma oturdu. Nina ve Mandy de bana bakıyordu. Neden herkes bana bakıyordu ki? Sınıfa matematik öğretmenimiz Bay Smith girdi. Bütün sınıf ancak o zaman bize bakmayı kesti. Sinir olmuştum. Ne vardı yani birlikte oturuyorsak?!

Michael ders sırasında ara sıra bana bakıyordu. Bunu hissedebiliyordum. Ama herhangi bir tepki vermedim.

Zil çalınca dışarı çıkarak bankların oraya, Nina ve Mandy'nin yanına gittim. David ve James de oradaydı.

"O sınıftaki olay da neyin nesiydi?!" dedim sinirle. Dördü de şaşkınlıkla bana baktı.

"Ne demek istiyorsun?" dedi Mandy merakla.

"Neden Michael ile sınıfa girdiğimizde herkes bize bakıyordu? Garip olan ne ki?"

"Michael okulun en popüler çocuğudur. Tüm kızlar onun peşinde ama o kimseye pas vermiyor. Seninle sınıfa girince herkes garipsedi haliyle." dedi James.

Şaşırmıştım ve aniden mutlu olmuştum. Demek tek pas verdiği kız bendim. Michael gerçekten yakışıklıydı ve çok iyi birisine benziyordu. David'le birlikte olamazdım. Ayrıca Monica olayından dolayı da ona sinirliydim. Michael da hoş biriydi. En azından öyle görünüyordu. O sırada David konuştu:

"Bence onunla birlikte olmamalısın." Herkes şaşkınlıkla ona baktı.

"Neden?" dedim soğuk bir tavırla.

"Sadece olmamalısın işte." dedi. O sırada Michael bizim yanımıza geldi.

"Merhaba." dedi gülümseyerek. Merhaba diye karşılık verdik. O zaman farketmiştim ki dışarıda da herkes ona bakıyordu. Ama o bunu pek takmıyordu. Bana baktı.

"Biraz yürümek ister misin?" dedi. Mandy ve Nina hadi yine iyisin gibisinden kaş göz hareketleri yapmaya başladı. Gülümsedim.

"Olur." dedim. Yürümeye başladık. Konuşmaya başladı.

"Beni yanlış algılamanı istemiyorum. Ben asla dış görününüşe bakıp karar verenlerden olmadım fakat sen beni gerçekten çok etkiliyorsun. Daha önce böyle olmamıştım. Beni bu kadar etkileyen bir kızı tanımayı çok isterim." dedi. Sevgili olalım mı demiyordu, daha çok vakit geçirelim diyordu. Beni tanımak istiyordu. Ne diyeceğimi bilemedim. Gülümsedim.

"Tabi,olur." dedim en sonunda. Gülümsedi. Zil çalınca bana baktı ve hadi gidelim dedi. Biz de sınıfa girdik.

---

Okul bitmişti. Hava biraz karanlıktı çünkü bugün ek ders vardı. Tam bizimkilerin yanına gitmiştim ki Michael yanıma geldi.

"Senin için de sorun yoksa birlikte gidelim mi?" dedi. Diğerlerini farketmemişti. Mandy atladı.

"Tabii ki, siz gidin. Biz de bir yere uğrayacaktık zaten." dedi. Michael gülümsedi. Ve diğerleri bilerek başka yoldan gitti. Fakat David garip davranıyor gibiydi. Tuhaftı.

Eve vardığımızda ne diyeceğimi veya nasıl veda edeceğimi bilememiştim. Michael gülümsediğinde ben de gülümsedim. Kibarlık olsun diye onu eve çağırmalı mıydım?

"İçeri gelir misin?" diye sordum sonunda.

"Ailen rahatsız olur mu?" diye sordu.

"Evde yoklar." dedim.

"Peki o zaman. Biraz kalabilirim." dedi ve içeri girdi.

Gizemli KasabaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin