ASLI’DAN...
Sonunda lise bitiyor ve üniversiteli olacaktım yaşasın belki İstanbul’da bile okuyabilirim Özkan’ın yanında beni hiç istemese bile. Her neyse Toprak’la Menekşe nerede yaa sınıftan çıkıp aşağı okulun kantinine indim şöyle bir göz gezdirdim karşıda ki masada oturuyorlardı hemen yanlarına gidip oturdum.
“Selam ne yapıyorsunuz bakalım? “
“Selam canım ne yapalım? Gördüğün gibi “
“Eee, karar verdiniz mi kiminle geleceğinize? “
“Büyük ihtimal abimle gelirim.”Dedi. Menekşe
“Bilmiyorum daha karar veremedim. “Dedi kahvesini içerken Toprak. “Sen kiminle geleceksin?”dedi. Toprak?
“Bilmiyorum ama Ağabeylerim den bir tanesiyle gelirim herhalde. “Dedim düşünür gibi,
Başka kiminle gidebilirdi’ ki? Zil çalınca derse girdik.
Çıkış zili çalınca kitaplarımı toplayıp sınıftan çıktım. Okul kapısına geldiğim de şoför arka kapıyı açtı Arabaya bindim ve arabanın penceresinden akıp giden yolu izlemeye başladım. Hepsi ömrümüzden gidiyordu ve ben bu yarayla ömrümün sonuna kadar yaşayacaktım.
☆☆☆☆☆☆☆☆

Menekşe eve geldiğinde kapıyı açıp içeriye girdi, ayakkabılarını çıkarıp annesine seslendi,
“Annee ben geldim.”
Handan hanım da oturma odasında kızına seslendi “buradayım annecim gel.”
Menekşe oturma odasına gitti. Annesinin evlenme programını izlediğini gördü ve yüzünü buruşturdu hiç sevmiyordu böyle programları. Gidip annesinin güzel yanaklarından öpüp,
“Nasılsın annecim?“
“İyiyim güzel kızım hoş geldin, aç mısın? Bir şeyler hazırlayayım mı?”
“Yok, annem aç değilim. Ben odama gidiyorum. “Dedi ve oturma odasından çıkıp kendi odasına doğru yürümeye başladı.
☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆
Boran Ağa’nın kapısı gürültülü bir şekilde açıldı. Boran Ağa kaşlarını çattı içeriye aceleyle giren Ayaz’a baktı.
“Abi”
“Ne oldu? Ayaz”
“Abi bizim aşiretten biri kız kaçırmış. “
“Ne?”
“Aşiretler toplanmış seni bekliyor abi.“ Boran Ağa ceketini, telefonunu aldı.
“Hadi” diyip odadan çıktı en son kata indiler ve arabaya binip Urfa'nın tozlu yollarında ilerlemeye başladılar.
Köye geldiklerinde arabayı durdurup indiler ve onları büyük bir kalabalık bekliyordu.
Mehmet Ağa iki Ağa’nın yanına gelip konuşmaya başladı  “Hoş geldiniz “
“Hoş bulduk.''İçeride durumlar nasıl?”
“Pek iç açıcı değil.”
“Anladım hadi gidelim.”Dedi ve köy odasına doğru yürümeye başladı.
Köye gelen misafirleri ağırlamak ya da köylülerin toplanıp sohbet ettikleri, özel günlerde eğlendikleri, köy ile ilgili bazı konuların konuşulup tartışıldığı, köyün ortak malı kabul edilen köy içindeki yapılara “köy odası” denir. Köy odaları, Türklerin misafirperverliğini ve birlik, beraberlik değerlerini gösteren, Türk kültürünün önemli kaynaklarındandır.
Her köyde mutlaka en az bir köy odası bulunur. Bu odalarda köye gelen konuklar ağırlanır. Köylüler bu konuklara ikramda bulunurlar, rahat etmeleri için ellerinden geleni yaparlar. Odalarda yorgan, yastık, soba, çay takımı gibi bir insanın ihtiyaç duyabileceği her şey hazır bulunur. Konuklar, bu odaları kendi evleri gibi kullanabilirler, orada yer içerler, istirahat ederler ve hiç bir ücret ödemezler.
Köy odaları misafir ağırlamak dışında köylülerin toplandığı bir yer olarak da işlev görür. Köylüler, köy ile ilgili bazı sorunları burada toplanıp çözüme kavuştururlar. Düğün, nişan, bayram gibi özel günlerde de köylüler burada toplanıp sohbet eder, gülüp eğlenirler. Köylülerin sosyal yaşantılarının en etkin olduğu yerler buralarıdır.
Günümüzde köyden şehre göçün hızlanması ve ulaşım imkânlarının kolaylaşması nedeniyle, köy odaları eski önemini yitirmiş bulunmaktadır. Bazı köyler hala köy gereken önemi verse de genel olarak köy odası kültürü zaman geçtikçe yok olmaktadır.
Boran Ağa ve Ayaz Ağa bütün heybetleriyle odaya girdiklerinde herkes sustu çünkü en büyük aşiretlerden,
Mertoğlu aşiretinin Ağaları gelmişlerdi.
Boran Ağa ve Ayaz Ağa onlar için ayrılan yere oturdular.
“Hoş gelmişsiniz Boran Ağa biz sizin geleceğinizden şüpheliydik “dedi sancak aşiretin 25 yaşındaki Ağası Botan.
Boran Ağa kaşlarını çattı ve konuşmaya başladı
“Üzerine vazife olmayan şeylere burnunu sokma Botan Ağa.” Sonra aşirete dönüp konuşmaya başladı. “Ağalar bir ortak noktada buluşalım çünkü gençler bir hata yapmış ama bize affetmek düşer.”
Ama bu durum Demir aşiretin hoşuna gitmemişti ve Ahmet Ağa karşı geldi bu duruma.
“Sen ne diyorsun, Boran Ağa ne affetmesi? “Dedi kaşlarını çatarak odanın içinde soğuk rüzgârlar esiyordu. Boran Ağa ona karşı gelen adama baktı öylece.
“Sen ne anlarsın ki zaten affetmeyi. Daha 16 yaşında bacısını sırf okuldaki erkek arkadaşıyla gördüğü için sorgusuzca öldüren adam mı benimle konuşuyor şuan? “ Dedi Boran Ağa, adamın gözlerinin içine bakarak.
Boran Ağa’nın sözleriyle buz kesildi Ahmet Ağa başını yere eğdi.
“Boran Ağa benim önerim iki tarafında kan dökülmemesi yani BERDEL olsun “dedi kaçan kızın babası.
Boran Ağa, kardeşine baktı ne diyorsun bu işe dercesine Ayaz Ağa düşündü eğer berdel olmazsa kan dökülecekti ve Yavuz aşiretiyle düşman olacaklardı. Peki, berdel uğruna birbirlerini tanımayan töre yüzünden evlenecek o iki gence ne olacaktı? Ayaz Ağa karşıdaki adama baktı ve konuşma başladı.
“Kızın kaç yaşında? “diye sordu
“17 yaşında Ayaz Ağa “dedi adam kızını vermek istemiyordu ama diğer aşiretin oğlu kızı kaçırarak elini kolunu bağlamıştı. “Berdel olacak “dedi Boran Ağa.
İşte hayat böleydi töre, sormazdı kim ne istiyor diye ama bir kere hüküm verildi mi vazgeçilemezdi ve ailelerin ocaklarına ateş düşürürdü...
☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆
Menekşe den…
Zaman nasıl su gibi akıp gidiyor  daha dün gibi hatırlıyorum liseye başladığım  günü o kadar heyecanlıydım ki ne yapacağımı bilemiyordum acısıyla tatlısıyla çok güzel geçmişti ve sonunda mezuniyet günü gelip yaklaştı, keşke sevdiğim adam’da yanımda olsaydı. Ama yanımda değil ne yazık ki, yinede mezuniyet için çok heyecanlıyım acaba ne giysem kararsız olduğum için en yakın arkadaşım Toprak’ı çağırdım.
“ Toprak acaba şu mavi elbiseyi mi giysem? “Dedim
elimdeki mavi elbiseyi göstererek. Ama toprak  burun kıvırıp “ Yok, şu Siyahını dene” diyerek elindeki elbiseyi bana uzattı.
“ Tamam, canım ver “ 
“ Sen elbiseyi giy bende mutfağa gidip içecek bir şeyler getireyim.” 
Ve odadan çıkıp mutfağa gitti üstümdekileri çıkartıp siyah elbiseyi giydim biraz zorlandım ama olmuştu sonunda.
Toprak  elinde içeceklerle odaya geldi ve bana baktı.
“ Nasıl oldu? “ Dedim bir tur dönerek. “İnanmıyorum çok güzel olmuşsun canım” 
“ Teşekkür ederim. Sen olmasaydın ben karar veremezdim.”dedim minnetle.
“ Canım benim lafımı olur böyle şeylerin aramızda. “ Dedi mütevazı bir şekilde.
“ Toprak sen hangi elbiseyi giyeceğine karar verdin mi?”
“ Evet, canım yeşil bir elbisem vardı ya onu giyeceğim ayakkabı olarak ta siyah ayakkabılarımı “ 
“ Çok iyi bir tercih yapmışsın sana çok yakışacak, ha bu arada mezuniyet gecesinde kavalyen kim olacak?“ Dedim heyecanla.
“ Bizim yan  sınıfta Burak diye bir çocuk var onunla geleceğim sen kiminle geleceksin?” Dedi
“ Bende Mustafa abimle geleceğim o bana eşlik edecek. “ Dedim ve Toprak saate baktı.
“ Menekşe akşam olmak üzere ben eve gidiyorum ancak hazırlanırım.”Dedi kuzum ya benle ilgilenmekten hazırlanamadı.
“ Tamam, kuzum hadi sen git hazırlan.” 
Sonra çıkıp eve gitti. Bende odama gittim zaten elbisemi giymiştim hemen, elbiseme uygun siyah ayakkabılarımı da giydim.
Sonra makyajımı yaptım saçlarımı da dalgalı bir maşa yaptım ve artık hazırım.
Çantamı da alıp odamdan çıktığım anda abim’le karşılaştım çok şık bir takım elbise giymiş baya yakışıklı olmuş.
“Abi çok yakışıklı olmuşsun. “ 
“Teşekkür ederim küçük hanım sizde çok güzel olmuşsunuz.”
“ Teşekkür ederim abim çıkalım mı? Geç kalacağız”  
“ Tamam, güzelim hadi gidelim.’’
Çok heyecanlıyım acaba Nasıl geçecek umarım güzel bir
gece olur, “Geldik. “
Abimin sesiyle kendime geldim ve arabadan inerek lüks bir otele doğru yürümeye başladık. Çok güzel bir otel gerçekten hayatım da hiç bu kadar lüks bir otele gelmemiştim çok heyecanlıyım. Abim beni havuz kenarındaki bir masaya yönlendirdi ve oraya geçtik gece daha yeni başlıyordu... O sırada arkadaşım Aslı ve abisi Boran Ağa masamıza doğru geldiler.
Boran Ağadan…
Tam 5 saattir kız kardeşim Aslı bana dil döküyor neymiş efendim ben onunla mezuniyet gecesine gidecekmişim yok artık.
Ben 26 yaşında bir adamım onu da geçtim Ağayım olur mu öyle şey niye ben Ayaz var Aras var onlarla git illa beni sinir ediyor.“Abim canım benim lütfen lütfen lütfen.“Dedi “Olmaz.”dedim.
“Ama abiiii”dedi dudaklarını büzerek.
“ Tamam, hadi git hazırlan ama doğru düzgün bir şeyler giy üstüne.“Dedim otoriter bir şekilde.
“ Tamam, abicim benim “ dedi ve odasına gidip hazırlanmaya başladı.
Bende odama girdim dolaptan siyah takım elbisemi çıkarıp giydim saçlarımda şekil verdim biraz parfümde sıktım ve odadan çıkıp aşağı indim kız kardeşim Aslı daha inmemişti biraz kızdırsam kimseye zararım olmaz değimli?
“ Aslı eğer 5 dakika sonra burada olmazsan seninle gelmekten vazgeçiyorum. “
“ Abi ama ya tamam geldim bekle. “ Dedi ve merdivenlerden aşağı inmeye başladı baya güzel olmuş abisinin prensesi.
Üzerine tozpembe bir elbise giymiş saçlarını da atkuyruğu yapmış çok hoş görünüyor. Mavi gözleri sarı saçlarıyla.
“ Nasıl olmuşum abi?” Dedi etrafında dönerek.
“ Çok güzel olmuşsun abisin gülü, hadi geç kalacağız gidelim.“ Dedim.
Konaktan çıkıp arabaya binip yola çıktık. Kısa bir sürede otele geldik baya güzel bir oteldi gerçekten. Arabadan çıktık otelin bahçesine yürümeye başladık havuz kenarındaki bir masaya geçtik sonra Aslı bana seslendi…
“ Ağabey şurada bir arkadaşım var onların masasına geçelim mi? “ 
“ Tamam, hadi gidelim “ 
Onların masasına doğru yürümeye başladık.

Aslı’dan…
Evet, sonunda abimi ikna etmeyi başardım. Şimdide arkadaşım Menekşe ve abisinin masasına geldik.
“Selam“ dedim. Menekşe de sıcacık bir gülümsemeyle karşılık verdi.
“Selam’’ canım benim “dedi
“Rahatsızlık vermedik umarım sizi gördük bir selam verelim dedik “Abime baktığım sırada hayranlık içinde Menekşe'ye baktığını gördüm. Ne oluyor ya demeye kalmadan Mustafa abi gülümseyerek abime selam verdi  “ Selam Boran nasılsın? “ Dedi Abim kendine gelip selam verdi. “ Selam Mustafa asıl sen nasılsın?”
“ İyiyim, sağol bende senin gibi kız kardeşime bu gece eşlik ediyorum.”Dedi.
Sonra kendi aralarında konuşmaya başladılar.

BORAN AĞADAN…
Demek Mustafa'nın kız kardeşiymiş.
Ne kadar güzel olmuş öyle. İnsan bakmaya kıyamıyor. Ah be sevgilim bir görsen beni bir baksan anlayacaksın ama görmüyorsun, bakmıyorsun. Bir gün o ışıl, ışıl gözlerle bana bakar mısın acaba?
Menekse’ den…
Kalbim durmak üzereydi ah be zalimin oğlu insan bu kadar yakışıklı olurmu? İçimde sanki davul zurna çalıp halay çekiliyordu o derece halim yamandı. Gözlerimi ondan çekip etrafıma baktım Aslı meyve suyunu yudumlayıp etrafa bakıyordu sonra gözlerim karşı masada oturan sınıf arkadaşlarıma akıldı çünkü gözlerini bizim masaya dikmişlerdi tabi iki tane taş gibi adam yanımızda olduğu için bakarlardı yanımda duran Aslı'yı kolundan dürtüm
"Aslı şunlara bak sana abilerimize nasıl bakıyorlar "
"Aman canım baksınlar ne olacak Boran abim girdiği her ortamda ilgi çeker zaten artık ben böyle şeyleri kafama takmıyorum, sende takma bence." 
Aslı'nın sözleriyle umutlarım cam bir vazo gibi kırılıp paramparça olup kalbime battı en sivri yerleriyle. Sonra sevdiğim adama baktım, abimle ne konuşuyorlardı acaba, gülümsüyor ve yanağında kocaman gamzesi beliriyordu. Kalbim yine ona bakınca halay çekmeye başlamıştı olsun dedim kendi kendime sevdiğim adam mutluya, onun mutlu olması bana yeterdi. Sonra gözlerimiz,  birbirine değdi ve ben ilk defa onun kömür gözlerinin içine bakıyordum şu an son nefesimi versem de olurdu. Ah be sevdiğim bir bilsen ben senin bir bakışın uğruna ömrümü vereceğimi o zamanda böyle güzel bakar mıydın? 
Gecenin sonuna geldiğimizde,  Aslılarla vedalaşıp eve doğru yol aldık... 
☆☆☆☆☆☆☆☆ 

2 hafta sonra: 
“Anne kaşıkları piknik sepetine koydun mu ?”
“Evet, kızım koydum”
“Eee hadi hanım “dedi.  Babam sabırsız bir şekilde 
“Tamam, tamam geldik Ömer.”dedi Annem 
Biz ailece pikniğe gideceğiz ve Toprak’larda gelecek çok eğleneceğiz çok.
“Abi ”
“Efendim çiçeğim.”
“Biz şimdi Halfeti'ye gideceğiz ya tekneye de bineriz değilmi?” Dedim heyecanlı bir şekilde bu sırada arabanın arka koltuğuna geçtik. Annemde babamın yanındaki ön koltuğa oturdu.
“Evet, abicim “dedi. 
Babam radyoyu açtı ve güzel bir şarkı ya denk geldik Ahmet
Kaya dan Babam da arabayı sürmeye başladı. Abi, kardeş çok eğleniyorduk. Abimin içi kıpır kıpırdı. 
Sevdiğini düşünüyordu, Toprağını ahu gözlüsünü, Çalan şarkıda sözler şöyleydi.
Ben gönlümü sana verdim; pare pare yola serdim vakitsiz bir nara düştüm, gelmedin yar gelmedin yar.
Dağlar, dağlar sözüm var sana, duy sesimi sitemim var sana. Yol bekler, gözüm yollarda, gelmez oldun, gelmez oldun. Bu sözler tam da abisinin duygularını anlatıyordu. Derken abisi şarkıyı söylemeye başladı. Herkes onu dinlemeye başladı, sesi güzeldi ve hayran kalmışlardı.
Arabadaki herkes alkışlayarak onu daha fazla motive etmeye çalışıyordu. Ailesi ilk defa onun şarkı söylediğini ve böyle bir yeteneği olduğunu öğrenmişlerdi. Annesi Handan Hanım, bu durumdan mutluluk duyuyordu. Abisinin ise gözleri uzaklara dalmıştı sevdiği kızı düşünüyordu. Her şeyden uzaktı sanki sadece sevdiği kız vardı aklında. Yol boyunca onu düşünmüştü.
Herkese göre çok eğlenceli bir yolculuk olmuştu.



VURGUN AĞANIN KÜÇÜK KARISI(RAFLARDA❤) Ağa Serisi 1Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum