" Sanırım bu doğru bir zaman değil. Beni sevmediklerini görebiliyorum. Aslında senin de onlar gibi davranman gerekiyor. Ben senin de arkadaşlık yapabileceğin biri değilim. Onlar gibi üst düzey ailelerden değilim. Aksine şehit olmuş polis anne babanın yetim kızıyım. Benim gibi birinin onların masasında yer edinebileceğine inanıyor olamazsın. O yüzden en iyisi aranız bozulmadan git sen" dedim naza çekerek. Her ne kadar o masaya bir an önce yerleşmek istiyor olsam da cesurca sanki bu teklifi bekliyormuşçasına evet diyemezdim.

Sandalyesine yayılarak Gizem'i görecek şekilde oturdu. Şimdi bana bakmıyordu. Sanki bunu beklemiyormuş gibi hali vardı. " Ben senden daha cesur bir hamle bekliyordum oysa?"

" Ben çok cesur biri değilim. Ve şu an cesaretten çok benim huzura ihtiyacım var. O masaya gidersem istediğim huzura elveda demem gerekecek."

Başını yukarı aşağı salladı. " Ama yine de gelmeni istiyorum. Onlara gerçekte kim olduğunu göstermelisin. Sen onların sandığı gibi sıradan biri değilsin. "

Pes etmiş gibi bir iç çektim. Sonra dönüp Gizem'e baktım. Bu ani teklifi beklemiyordu o da ama tam da ihtiyacımız olan teklif buydu. Ancak önce başka bir şey yapmama gerekiyordu. Bunun içinde Cem'den uzaklaşmam ve sesiz bir yere gitmeliydim. " O zaman önce bir lavaboya gitmeliyim" dedim çantamı alıp ayağa kalkarken. Başıyla onayladıktan sonra Gizem'e baktım. Ne demek istediğimi anlamıştı sanırım.

Adımlarımı hızlandırıp, üst katta ki bayan lavabosuna girdim. Çantamdan kulaklığı çıkarıp kulağıma yerleştirdim ve kimsenin bu konuşmaya şahit olamaması için tüm kabinlerin kapısını tek tek çaldım. Bir yandan tüm ekibe ulaşmaya çalışıyorken diğer yandan içeriyi kontrol ediyordum. " Acil durum. Müsait olanlar bana ses versin. Diğerleri sadece dinlesin. Hiçbir şey belli etmesin."

" Ateşli kız ben müsaidim" dedi Burak. Bazen çekilmez olabiliyordu.

" Zevzekliği bırak" dedim bıkmış bir sesle. "Güney, Oğuz" dedim ikisinin yan yana olduğunu bildiğimden.

" Buradayız" dediler aynı anda. Anlaşılan Yeliz ve Gizem kalabalık arasındaydı. Gizem'in yanında kim vardı biliyordum. Yeliz ise katlanılmaz arkadaşlarıyla olmalıydı. Tam da beklediğim gibi.

" Cem beni masalarına davet etti. Ama önce başka bir duruma açıklık getirmem lazım. Güney" dedim. Onun adını bile söylemek ayrı bir zevk veriyordu. Aşk böyle bir şey olsa gerekti. Sırf bu yüzden bile aşka karşı ön yargılarımı kaldırabilirdim.

" Dinliyorum" dedi gayet enerjik bir sesle.

Dün olanlar aklıma dolmaya başlamıştı. Bir gün bile benim için ne kadar farklı bir anlam ifade edebiliyordu. Bunu sadece Güney'in yanındayken hissediyordum." Oğuz'la bizim masaya geçin. Gizem şu an Cem'le birlikte yalnız. Gidin ve ben gelene kadar bekleyin. Sonra ben masaya geldiğimde Güney sen devreye gireceksin. Beni beğenmiş gibi davranacak ve bunu Cem'inde fark etmesini sağlayacaksın" dedim. Tamam, bana sırnaşması şu ana kadar aklıma gelmemişti. Ama bunu iyi ki akıl etmiştim. Bir taşla iki kuş vurabilirdim. Hem Güney'le rahat rahat konuşabilirdim hem de Cem'in hızlanmasını sağlayabilirdim. Çok zekiydim çok...

" Vay rekabet ortamı öyle mi?" dedi Burak kahkaha atarak. " Cem'e üç dakika veriyordum."

Şaşırmıştım." Ne için üç dakika" diye sordum merakla.

" Son nefeslerini almak için. Güney'i onun yanına koyarsan kesin öldürür onu."

" Böyle bir şey olmayacak. Sadece ortamı kızıştırması gerekiyor ve yanımda olması. Birbirimizi tanımıyormuş gibi davranmaktan sıkıldım."

KOD ADI SERİSİ-1 KIRMIZIOnde histórias criam vida. Descubra agora