2. Bölüm: Ah Rüya Ah

7.1K 319 29
                                    

Aslanın ağzından

- 15 gün önce -

Tamam, tamam uyandım . Lütfen beni daha fazla rahatsız etme artık . Ah kiminle mi konuşuyorum ? Tabiki güneşle çünkü sabahın erken saatinde beni rahatsız ediyor . Hem de bugün pazarken ! Hiçbir zaman filmlerdeki gibi bir pazar sabahı geçiremeyeceğim değil mi ? Acaba bugün neler olacak ? Evde güzel bir gün geçirebilirsin dediğinizi duyar gibiyim . Hayır çok üzgünüm ama öyle olmayacak çünkü şirkette halletmem gereken işler ve ayarlamam gereken organizasyonlar var . Ortağım mı ? Yağız balayından bugün dönecek ve eminim yorgun olacağı için işe gelmeyecektir ki ailesini bırakmak istememesi de sanırım işe gelmemesi için yeterli bir neden olabilir -Evlendiğinden beri Yağız çok değişti . Eskiden işten başını kaldırmazken şimdi evden çıkmak istemiyor .Ah şu kadınlar yok mu nasıl da değiştiriyorlar biz erkekleri - Yağızı mı merak ettiniz ? Kendisi benim en iyi arkadaşım olur .Hatta arkadaştan da öte dost ve olmayan kardeşim . Üniversite yıllarında tanıştık onunla . Iyi ki de tanışmışız . Tanışmamız tam bir komediydi . Sınıflar arası yapılan futbol maçında topa kafa atmaya çalışırken kafalarımızı tokuşturduk tabi bununla beraber kendimizi yerde bulmamız bir olmuştu . Bunun neresi komik demeyin . Hala hatırladığımda gülüyorum . Ah neyse konuyu değiştirmeyeyim . Nerede kalmıştım ? Sanırım en son Yağızdan bahsediyordum . Yağızla aynı yaşta olduğumuz halde benden olgun olması sayesinde gün geçtikçe ona olan bağlılığım arttmaya devam etti . Anne ve babasını on beş yaşında kaybettiği halde nasıl oluyor da bu kadar olgun olabiliyor hiç anlamıyorum . Eğer onun yerinde ben olsaydım büyük ihtimalle kötü yola düşmüş olurdum . Tabi Halime Sultan'ın Yağız üzerindeki katkıları çok önemli . Halime Sultan kim mi ? Yağızın halası oluyor kendileri . Ah tonton yanaklım benim ne çok severim onu . On beş yaşından beri Yağızla o ilgilenmiş sağolsun . Onu kendi çocuklarından ayırmamış hiçbir zaman . Ne koca yürekli kadın ama . Tabi Akif amcanın da yeri ayrı bizim için . Yağızı oğlu gibi kabul ettiği gibi şuan ki şirketimizi açmamızda da çok yardımı dokundu . Ne yazıkki birkaç sene önce kaybettik kendisini . Kim olduğunu anlamadınız mı ? Kendisi Halime Sultanın kocası olur . Yakın zamana kadar Yağızın tek ailesi Halime Sultanken hayatı biranda çok değişti . Her şeyden önce Zeliha ve çocukları girdi hayatına . Kol kanat gerdi Yağız onlara . Biranda Zeliha ve ailesi her şey oldu onun için . Kim bu Zeliha derseniz hemen anlatayım . Kendisi Yağızın başını döndürecek kadar güzel mavi gözlerin sahibi . Tabi birbirinden tatlı çocuklarını da unutmamak lazım . Emir masumluğunu Ayşe ise güzelliğini annesinden almış hiç kuşkusuz . Biraz daha size bunları anlatmaya devam edersem işe geç kalacağım bu yüzden hemen yataktan kalkıyorum ve kalktım . Evet sanırım güzel bir kahvaltı yapmamın zamanı geldi çünkü karnım zil çalıyor . Ne duymadınız mı ? Nasıl duymazsınız ? Hadi ama yapmayın bu kadar mütevazı olmayın lütfen . Karnımda sanırım bir kurt var . Ciddiyim . Ne kadar yersen yiyeyim doymuyorum ve size gıcık olacağınız bir şey söyleyeyim buna rağmen evet kilo almıyorum . Hala neler saçmalıyorum böyle . Kusura bakmayın ama sabah kalkınca biraz geveze oluyorum . Neyse sanırım kahvaltıdan önce üstümü değiştirmeliyim . Hey durun bir dakika . Her şeyi size anlatamam öyle değil mi ? Baklavalarımdan ve kol kaslarımdan üzgünüm ama size bahsedemem . Sadece siyah bir takım elbise giydiğimi bilin bu size yeter . Size gıcık olacağınız başka bir şey daha söyleyeyim mi ? Erkeksen ve saçın kısaysa kırk saat boyunca saç yapma gibi bir derdin de yok . Çok güzel öyle değil mi ? Sadece saçını taraman yetiyor . Bunları bir kenara bırakalım . Kahvaltı yapmam lazım . Bu yüzden mutfağa doğru ilerlemeye başladım . Farkındaysanız ineceğim bir merdiven falan yok . Tamam kabul durumum iyi ama tek başıma büyük bir evde yaşayacak kadar da deli değilim. İnsanın canı sıkılır o evde . Benim evim normal bir apartman dairesi . Iki küçük odadan oluşuyor ve kısaca küçük . Evimle ilgili tek bilmeniz gereken şey Yağızların evinin iki sokak aşağısında olması . Yine çok konuşuyorum . Çok konuştuğum zamanlar lütfen beni uyarın. Bu arada şuan mutfaktayım ve çayımı çoktan hazırladım . Hatta ondan bir yudum bile aldım. Sıra geldi sandviç hazırlamaya . Beyaz peynirli sandviç mi seversiniz yoksa kaşar peynirli mi ? Benim vaz geçilmezim kaşar peynir . Kaşar peynire bayılıyorum bir de yanına salam koydunuz mu enfes oluyor . Sandviçimden de hızlıca bir ısırık aldım ve o eşsiz birleşimin tadını çıkarmaya başladım . Ardından çayımı bitirip elimde kalan sandviçimle sokak kapısına ilerleyip gri paltomu üstüme geçirdikten sonra ayakkabılarımı giydim ve arabamın anahtarını alıp dışarıya çıktım . Evin kapısını kilitlemeyi unutmadım tabikide . Sırada Istanbul trafiğini atlatmak var . Sinir oluyorum şu trafiğe . Gerçi kim olmaz ki ? Benimki de laf işte . Bu arada laf ve söz arasındaki farkı biliyor musunuz ? Bilmiyorsanız söyleyeyim söz anlamılıyken laf gereksiz ve anlamsızdır . Bunu niye söyledim ki sanki ? En azından bir bilgi vermiş oldum . Aslında boş işler müdürü olmam lazımmış benim ama ne yazık ki şirketimizde öyle bir alan yok . Olmaması ne kadar da kötü öyle değil mi ? Resmen boşa harcanıyorum. Bu konuyu en iyisi Yağızla konuşayım . Tamam haklısınız yine saçmalamaya başladım ama ne yapayım? İnsan kendisiyle baş başa kalınca benim gibi saçmalıyor işte . Ah trafikte korna çalanlar yok mu onlara gıcık oluyorum . Sanki ben keyfimden duruyorum yolun ortasında . Şeytan diyor in arabadan ... Neyse sakinim ben. En iyisi şarkı dinlemek . Böylelikle bütün sinirimi ve sitresimi üstümden atabilirim belki . Radyoyu açtığımda karşıma Cem Adrian çıkıyor ve en sevdiğim şarkı "Biz Senle " çalıyor . Bu şarkıyı neden seviyorum tam olarak emin değilim ama sanırım bana birisini hatırlatıyor . Kimi diye sormayın . Söyleyemem . Farkında olmadan şarkıya eşlik ediyorum . Şarkının büyüsüne kapılıyorum belki de . Şarkı alıp geçmişe götürüyor beni . Çocukluğuma ... Daha kendime itiraf edemediğim duygular çıkıyor karşıma . Tarifi olmayan duygular ve biraz da hüzün . Sonbaharda dökülen yaprakları çağrıştıran o hüzün ... Bütün bu düşünceler içinde Istanbul trafiğinden kurtulup şirkete varıyorum . Arabayı otoparka parkettikten sonra asansöre binip en üst kata basıyorum . Şirketimiz fazla büyük değil . Bu yüzden kısa zamanda gitmek istediğim kata ulaşıyorum. Asansörün kapıları açıldığında karşıma yapmacık gülümsemesiyle Alev çıkıyor . Büyük ihtimalle camdan geldiğimi görmüş olmalı . O da kim diye sorarsanız kendisi benim sekreterim olur . Bende ona gülümseyip asansörden iniyorum. Hemen yanımda bitiyor .

Kısmetse OlurHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin