Araba hareket edecekken kapıyı açıp arabadan indim. Güney'in bağırmasını duyuyordum ama duymazlıktan geliyordum. Kafamı karıştırmasına izin vermeyecektim. Cebimden telefonu çıkarıp Oğuz'u aradım. Bir yandan yürüyor, diğer yandan Oğuz'un telefonunu duymasını bekliyordum. Ama bir kol beni yakaladığında, direnemeden sürüklenmeye başlamıştım. Etraftan yükselen korna sesleri eşliğinde Güney beni arabanın içine attı ve kapıyı sertçe kapattı. Sonrada kendi tarafına geçip arabayı çalıştırdı. Bir şeyler mırıldanıyordu ama ben duyamıyordum. Büyük olasılıkla küfür ediyordu. Onu yok sayıp camdan dışarısını izlemeye başladım.

Sonunda oldukça lüks bir gece kulübün önünde durduğunda, düşünmeden kapıyı açtım. Onun ne diyeceğiyle kesinlikle ilgilenmiyordum. İki kocaman, siyahlar giyen adamın arasından geçip içeriye girmek için hamle yapmıştım ama bir kol önümü kesti. Başımı kaldırıp kolun sahibine baktığımda, bodyguard bana ters ters baktığını gördüm.

" Burası özel bir kulüp hanım efendim. Daimi müşteriler dışında kimse giremez." Daimi müşteri mi? Diğerleri nasıl girdi o zaman? Burası Zehir'in bildiği bir mekândı. Diğerleri de en az benim kadar yabancıydı buraya. Onlar girdiyse ben nasıl giremiyordum?

" Bırak girsin." Dedi arkamdan sert bir ses. Sahibini biliyordum. O yüzden dönüp bakmadım.

Bodyguard kolunu indirip yolu açtı." Kusura bakmayın. Sizinle olduğunu bilmiyordum." Dedi. Burada da tanınıyordu yani. Neden hiç şaşırmamıştım acaba?

Onlara cevap vermeden içeriye girdim. Barut'un hemen arkamdan geldiğini biliyordum. O yüzden rahattım. Müzik sesi kulaklarımı zorlamaya başlamıştı bile. Ama bu kez sonuna kadar gidecektim. Buraya kafa dağıtmaya gelmiştim. Ve biraz da keşif yapmaya. Eğer Barut'un kafasını dağıtmazsam ki bu mümkün görünmüyordu, kendi kafamı dağıtmam gerekecekti. O yüzden bir an önce diğerlerini bulup olanları unutmam gerekecekti.

Pistte dans eden kalabalığı görünce durdum. Oldukça eğlenceli görünüyordu. Renkli ışıklar, pisti aydınlatan disko topunun verdiği değişik hava, birbiriyle yakınlaşmış insanlar, eğlenen yüzler... İnsanın burada her şeyi unutup başka bir dünyaya geçesi geliyordu. Öyle ki ben bile şu an onların arasına girip bilmediğim halde dans etmek istiyordum.

Bir kol beni omzumdan tuttuğunda, bir dakika daha geç geriye baksaydım Zehir'i pistin zeminine yapıştırmam işten bile olmazdı. " Zehir, sen canına mı susadın? Arkama bakmamış olsam şu an pistin zeminini temizliyor olurdun farkındasın değil mi?" diye sordum. Tamam bundan çok emin değildim. Şöyle bir bakınca Zehir kolay lokma değildi. Barut'u yenemiyor olması beni yenemeyecek olması anlamına gelmiyordu. O yüzden bana alayla bakmasına tepki vermedim.

" Ya arkadaş böyle kızlarla takılmak ne zormuş. Ben hiç alışkın değilim bu tarz kızlara." Dedi. Aslında komik biriydi. Bunu daha önce nasıl fark edememiştim.

" Ben fikrimden vazgeçmeden diğerlerinin yanına götür beni." Dedim. Başını eğip elini belime koydu. Eğer etraf bu kadar kalabalık olmasaydı buna izin vermezdim ama başka türlü burada yürüyemezdim.

Kalabalık arasında yan yana yürüyerek ilerde ki locaya geçtik. Barut'un nerde olduğunu bile düşünmüyordum. Aklımı karıştırmasına izin vermeyecektim. Benimle oynamasına kesinlikle izin vermeyecektim. Onun sevgilisi varken beni kullanmasına izin vermeyecektim. Neymiş efendim o anlatamazmış da ben anlayacakmışım. Lan öküz senin anlatamadığını ben nasıl anlayacağım acaba? Kalas, buz dağı, kendini beğenmiş budala...

Neyse... Onu bu gece düşünmek istemediğim için, beynimin onu düşünen tarafını bloke ederek koltuğa oturdum. İlk önceliğim gelecek olan kişiyi izlemek olacaktı. Ardından da müzik, arkadaş ortamları ve neşeli sohbetler gelecekti. Şu an tek ihtiyacım olan buydu. Umarım buradan bir sorun olmadan çıkabilirdik. Zira ilk gece kulübü deneyimim karmaşa ve vurulmayla sonuçlanmıştı. Aynı şeyin yeniden olmasını istemezdim doğrusu.

KOD ADI SERİSİ-1 KIRMIZIWhere stories live. Discover now