"Yani birinin onu öldürmek istediğinimi düşünüyorsunuz?"

"Ben sadece teorimi söyledim.."

Isabell !!! aklıma gelen tek kişi sensin. Eğer bu senin başının altından çıktıysa Tanrı şahidim olsun seni elimden kimse alamayacak.

Doktorun boğazını temizlemesiyle bakışlarımı yeniden ona yönlendirdim.

"Sanırım nişanlınızın daha önce uyuşturucu kullanmadığını kanıtlamak durumunda değiliz artık. İkinci tahlil sonuçları temiz."

"Çok şükür. Şimdi yanına gidebilir miyim?" derken çoktan ayağa kalkmıştım.

"Son bir konu daha var Emre bey. Bu gibi durumların bizim içinde zor olduğunu anlamanızı umuyorum. Ancak şimdi söyleyeceklerimi başka türlü anlatmanın bir yolu yok. Yağmur Hanım, çok yeni olduğu için muhtemelen kendiside bilmiyordur ama üç haftalık hamileydi. Hamileydi diyorum çünkü malesef bebeği kurtaramadık, üzgünüm."

Kalktığım sandalyeye çökercesine geri oturdum. Bebek! Benim...bizim bebeğimiz....varlığını, kaybettiğimiz gün öğrendiğimiz bebeğimiz. Allah'ım beni neyle sınıyorsun! Sevdiğim kadını kaybetme korkusunu yaşattın önce şimdi de bebeğimizi kaybettik.

Hızla doktorun odasından çıktım. Menekşemin yanında olmalıydım. Onun o melek yüzünü görmeliydim biran önce yoksa delirecek gibiydim. Koridorda bekleyen Savaş odayı gösterdiğinde elim kapının kolunda kalakaldım. Başımı kapı pervazına dayayarak derin bir nefes çektim içime. Bir yandan onu delice görmek isterken diğer yanım suçlulukla ağır basıyor ve bütün bunların benim yüzümden başına geldiğini fısıldıyordu. Omzuma dokunan ele çevirdim başımı.

"Doktor ne söyledi?"

"Birisi onu zehirlemiş. İçkisinin içine uyuşturucu atmışlar."

"Aklıma gelen birisi var ama yinede..."

"Isabell"

"Bu kadar ileri gitmiş olamaz."

"O kadın herşeyi yapar." Derin bir nefes çektim içime, duvarlar sanki üstüme geliyor ve beni boğuyormuş gibi hissediyordum.

"Hamileymiş."

"Ne? Kim hamileymiş? Isabell mi?"

"Yağmur... Yağmur hamileymiş ve biz bebeği kaybettik Savaş! Ben şimdi bunu ona nasıl söyleyeceğim."

"Güçlü ol kardeşim. Sen güçlü ol ki, o da ayakta kalabilsin."

Kapıyı açıp odaya girdiğimde Yağmur, yatağın içinde küçücük kalmıştı. Yüzü bembeyaz duruyor ve herşeyden habersiz uyuyordu. Uyandığında bütün bu olanları ona nasıl anlatacağım? Beni dinlemeyeceğinden bana inanmayacağından korkuyordum. Ya giderse? Onunla birlikte geleceğimde giderdi. Ne olursa olsun, bencilce olduğunu bilsem bile o benim yanımda, benimle kalmalıydı. Ne pahasına olursa olsun....

~~YAĞMUR ~~
Gözlerimi acıtan ışığa rağmen yavaşça araladım gözlerimi. Beyaz duvarları görmek nerede olduğumu söylüyordu aslında ama neden buradayım? Hiç kimse bir kadeh kokteyl içtikten sonra hastanelik olmazdı. Kapı açıldığında elinde tepsiyle bir hemşire girdi.
"Uyanmışsınız. Ben doktora haber vereyim."

Benim birşey dememe müsade etmeden geldiği hızla çıktı odadan. Emre neredeydi peki? Beni yanlız bırakmış olamaz. Odaya giren doktorla düşüncelerimden sıyrıldım.

GÖZYAŞIMWhere stories live. Discover now