THE END -2

7K 252 34
                                    

Media: Akel -Asil-

~~

Karanlık gökyüzüne düşmüştü bile. Ben ise deli gibi korkuyordum. Bu mahalle de korkmamak mümkün bile değildi. Her yere bakmıştım ama bulamamıştım o çocuğu. Sanki yer yarıldı içine girdi arkadaş. Başkalarına da sorsam nasıl anlatacaktım ki! 'Görünmez olabilen biri var bu mahalle de. Onu tanıyor musunuz acaba?' diye mi soracaktım. Adını bişe bilmediğim birini sormak saçma olurdu işte. Ama onu bulmadan gidemezdim asla! Yoldan geçen küçük bir çocuk vardı. Küçükte o kadar küçük değil yani. Ona yaklaştım, "Baksana bi, " dedim gülümseyerek. Çocuk bana döndü. Elindeki topu çocuklara atıp bana yaklaştı. "Efendim? "
"Bu mahalle de yaşayan esmer bir çocuğu tanıyor musun?" Bu nasıl soru Hilal! Kendimi alkışladım. "Abla burada bir sürü esmer çocuk var."
"Haklısın. Şey emm, hafif kirli sakalları var. Kalın kaşları var. Hatta bugün siyah bir eşofmanla gri ti-"
"Anladım, anladım abla." dedi sözümü keserek. "Tanıyor musun?"
"Kim tanımaz ki! Neyse gel seni götüreyim evine, " dedi benim tarafımdan yürüyerek. "Dur, dur. Nezaketin için teşekkür ederim ama ben kendim gidebilirim."
"Abla oralar hiç tekin değil. Sana birşey olabilir. Yanında bir erkek olması lazım. " dedi saçını geriye savurarak. Güldüm. "Peki peki, bence de yanımda bir erkek olması daha iyi. Beni korumalı." deyip yanında durdum ve koluna girmesi için kolumu açtım. O ise kendisi aynı hareketi yapıp "Erkek olan benim güzellik benim yapmam gerek, " dedi. "Aa pardon," deyip koluna girdim. Dümdüz ilerledik. Çok tatlı biriydi. "Valla Akel abim çok şanslı, senin gibi güzel bir kıza sahip olduğu için, "

"Akel kim?" 
"Aradığın çocuğun adını bilmiyor musun?" dedi. Adı Akel' di demek. Gülümsedim. "Teşekkür ederim, ama onu daha tanımıyorum bile tatlı çocuk."
"Geldik bile," deyip gri olan binanın önünde durduk. Baya eski püsküydü. "Gel seni götüreyim evine."
"Peki," deyip apartmana girdik. Bir kat çıktıktan sonra 7 numaralı dairenin önünde durduk. Çocuk kapıyı tıklatmıştı. "Akel abi?" diye seslendi içeriye. Bir kaç saniye sonra kapı açılır açılmaz, "Ne var eşşe-" diyecekti ki beni görür görmez sözü yarıda kesildi. "Sürpriz!" diye bağırdım. "Ayıptır sorması da senin ne işin var burada?"
"Ayıpsa niye soruyosun?" dedim sırıtarak. "Hasbinallah. Kızım nasıl buldun beni?" Çocuğun kafasını okşayarak "Bubtatlı çocuk sağolsun. Tabii bundan önce her yere baktım ama yoktun."
"İyi şimdi geri dönebilirsin," deyip kapıyı kapatacakken kapıyı tuttum. "Maalesef bulmuşken asla bırakmam."
"Abi ne güzel kız ya. Yazık etme valla," deyip göz kırptı. "Ben şimdi sana sorarım eşşek sıpası," deyince çocuk kaçtı gitti. Güldüm. "Niye hala bırakmıyorsun peşimi Allah aşkına?" Teşekkür ederek içeri girdim. Ve tekli koltuğa oturdum. Kapıyı kapatıp yan tarafımda ki koltuğa oturdu. "Sana içeri geçmen için izin verdiğimi hatırlamıyorum, "
"Bende izin almadım zaten," dedim gülerek. "Sana gülünce çirkin oluyorsun demiştim dimi? Yapma şunu kusasım geliyor, " somurttum."Her neyse konumuz bu değil. Bana yardım et," dedim. "Kızım daha sabah yanıma gel dedin, bana yardım et dedin. Ettim. Üstelik adamın ağzını yüzünü kırdın. Hayır anlamıyorum daha ne istiyorsun ki!"
"Bana kalacak yer bul, yada yardım edebilecek başka biri. Ha bu arada senin hiç peşine düşmediler mi ya?" diye sordum. "Kimler?"
"Hani şu benim peşime düşen adamlar," Başıyla onayladı. "Çok oldu,"
"O zaman nasıl bu kadar rahatsın," dedim yerimde dikleşerek. Bana baktı. "Benim gücümü hatırlatayım sana. Görünmez olabiliyorum ben," dedi alayla. Salak!

"Farkındayız herhalde. Ama elbet yakalarlardı seni dimi? Nasıl saklanabildin bu zaman kadar." dedim merakla ona bakarak. Elindeki hamburgerle geriye yaslandı. "Beni koruyabilecek biri vardı çünkü. Ahmet abi," dedi. Gözlerimi büyüttüm. "Nerede peki? Bana da yardım edebilir o zaman," dedim ellerimi sevinçle çarparak. Başını iki yana salladı. "Artık değil," dedi. "Nasıl yani?"
"1 ay önce evinde ölü bulundu," dedi. "Sen ciddi misin? Peki nasıl oldu bu?"
"Bilmiyorum ama kesin o adamlar yaptı bunu. Beni sakladıklarını öğrendiler ve onu buldular işte."
"İnanamıyorum şu an. Peki sen ne yapacaksın bundan sonra?"

"Hayatıma devam edeceğim," dedi evi göstererek. "Seni bulabilirler," dedim neşeli sesle. "Ne oldu korktun mu bana bişey olacak diye?" deyip yaklaştı bana doğru. Elimle ittim. "Ha! Ne endişelenicem senin içi-" cümlemi yarıda bölen kapı ziliydi. Kapıya döndüm. Ardından Akele bakıp "Bu kim?" diye sordum telaşla. "Merak etme mahallenin çoçuklarıdır, " dedi ve ayağa kalktı. Elinden tuttum. "İçimde kötü bir his var," dedim. Bana 'saçma mısın sen?' bakışı attı. "Ciddiyim," dedim. Dışarıya Bir nefes bıraktı. Bu sefer kapıyı hiddetle çalınınca yerindem sıçradım. "Kim bu?" dedim. Parmağını dudağına götürüp "Sus!" dedi. Camın oraya gidip yavaşça perdenin köşesinde baktı. Sonra perdeyi kapatıp ağzından bir küfür savurdu. "Ne oluyor ya?" dedim korkarak. Elimden tutup içeriye götürdü beni. Dolabını açtı ve çantaya kıyafetlerini yerleştirdi. Korkarak ona baktım. "Onlar dimi?" diye sordum. "Kahretsin hepsi benim yüzümden," dedim telaşla. Bana baktı. "Senin suçun yok. Zaten arıyorlardı beni." dedi. Çantasını kapatıp yere attı. Yatağını köşeye çekti. Ve yerde bir kapı gibi bir yer vardı. Şaka mıydı bu? "Burası neresi?"

"Bu günü bekliyordum burayı kullanabilmek için. Ve gerçekleşti," deyip kapağı çıkardı. El fenerini elime verip "Gir," dedi. "Sen?" diye sordum. "Gelicem ben. Gir hadi!" dedi. Başımla onayladım. Ve aşağıya inmeye başladım. İndikten sonra çantamın olduğunu hatırladım. "Akel, çantam içeride kaldı."
"Bekle," dedi. Burası baya karanlıktı ve ben korkuyordum. Bodrum gibi bir yerdi herhalde. Böyle yerlerin genelde korku filmlerinde olduğunu sanıyordum. Kapı tıklatma seni hala geliyordu. Öyle bir çalıyorlardı size anlatamam. Korkuyordum. Akel çantamı atmıştı. Ve isabet! Yüzüme atmıştı hayvan! "Biraz yavaş olur musun acaba? Yüzüme geldi de," aşağıya inerken durup yatağı geri ayaklarıyla çekti ve kapağı kapattı. "Sana diyorum!" dedim sinirle. Bana döndü. "Sen hiç susmaz mısın çirkin?"

"Sussaydım susardım," diye bir espiri patlatıp kahkaha attım. Bana sinirle baktı. "Biz kaçmaya çalışalım kız gelsin espiri yapsın. Çok güzel!" deyip kolumdan tuttu ve beni koşturdu. Dümdüz bir yerde koşarken bir merdivenin önünde durdu. Merdivenden çıkıp üstte ki kapı gibi olan yeri açtı. Ve çok şükür ki bir ışık gördüm. O çıktı. Çıktıktan sonra elini uzatıp "Gel hadi!" dedi. Çantamı ona verip elini tuttum ve çıktım. Kapağı geri kapatıp elimi tuttu ve ara sokaklardan hızla koşturmaya başladı beni. "Ya koşmak zorunda mıyız?" diye bağırarak sordum. "İstersen kaplumbağa gibi yürüyelim ve bizi bulsunlar dimi! Eminim ki şu an her yerde arıyorlardır bizi." dedi. Elini kendime çekip onu ve kendimi durdurdum. Nefes nefese "Yoruldum," dedim. Bana sinirle döndü. "Kusura bakma çirkin ama benim yakalanmaya niyetim yok. Ha sen yakalanmak istiyorsan orasını bilemem." deyip koşmaya devam etti. Sinirle ofladım.

Bende koşup "Beklesene ya!" diye bağırdım. Koşmaya devam ediyorduk ve bir ara sokağa girmiştik. Ama burada hiç sokak lambası yoktu ve cidden kimse de yoktu. Korkmadım değil! Birisini öldürseler kimsenin ruhu duymazdı. Akel yavaşlamıştı. Bende kolunu tuttum nefes nefese. O kadar yorulmuştum ki! Onun yanına geçip "Hayatımda hiç bu kadar koştuğumu hatırlamıyorum valla." dedim. "Ne yalan söyliyim ki bende." dedi. Güldüm. Ve bir anda bir araba önümüzde hızlı bir şekilde durmuştu. Bizi bulmuşlardı. Korkuyla ne yapacağımı bilmez haldeydim. Arabanın farları gözümüze öyle bir vuruyordu ki anlatamam. Gözlerimi kapattım. Akel hızla beni arkasına geçirdi. Kolundan sıkıca tuttum. Arabanın farları söndü. Gri renkte bir arabaydı. Arabanın bütün kapıları açılmıştı. Akel'le bir adım geriye gittik.

"Korkma. Yanındayım," dedi sessiz şekilde."Biliyorum," dedim. Arabanın içinden bir adam, kadın, bir kız ve küçük bir çocuk indi. Bu neydi şimdi? Akel bağırarak "Ne istiyorsunuz lan bizden?" dedi. Kadın bir adım ileri geldi. Esmer bir kadındı. Ne yalan söyliyim çok güzeldi. Ama şu an konumuz bu değil. "Merak etmeyin. Biz kötü biri değiliz, " deyince kadın Akel kahkaha attı. "Aa o zaman kötü biri değilseniz tanışabiliriz. Siz dalga mı geçiyorsunuz lan bizimle!" dedi bağırarak. Yemin ediyorum ben bile korkmuştum.Karşıda ki adam "Sakin ol genç. Biz cidden kötü biri değiliz, size yardım etmeye geldik." der demez kadın atladı. "Aynen öyle," dedi gülümseyip. Akel, "Ah ne kadar inandırıcı değil mi? Nereden bilebiliriz ki onlardan olmadığınızı?" Ben tam birşey diyecekken "Sen sus," dedi Akel. "Sen değil Hilal adım." dedim sinirle. İleride ki kadın, "Uzun zamandan beri sizi arıyoruz ve sonunda bulduk," dedi gülerek. Akel, "He işte, kendi ağzınla söyledin aradığını. Onlardansınız siz," deyip arkasını dönüp bana baktı ve kolumdan tutup hızla ilerledi. Kadın arkamızdan bağırdı. "O zaman senin dilinden anlaşalım. Ahmet, Ahmet Kara desem?" der demez Akel bir anda duraksadı. Ahmet de kimdi? Akel kadına döndü. "Sen nereden tanıyorsun onu?"
"Bana sizi söyleyen oydu!" Sizi derken benimle Akel'i mi kastediyordu?

~~

Bölüm sonu :) Bölüm nasıldı? ;D

THE END -Kasaba Serisi 1-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin