2. Bölüm: "Saf Korku"

En başından başla
                                    

Tuvaletten çıkışım ve kırmızı koridorda yürümeye çalıştığım geldi aklıma. Kendimi yere bırakacağım sırada koluma tutunan eller ve o ellerin güzel yüzlü sahibi üşüştü. Gözlerimin ardında bir film misali bütün bu olanlar oynatılırken hemen yan tarafımdan gelen ses ile dehşet içinde başımı yana çevirdim.

"Uyanmışsın." Dedi dün gece gördüğüm adam. Kollarının üstüne başını koymuş tavanı izliyordu. Keskin çenesi, biçimli dudakları ve belirgin adem elması hala hatırladığım gibiydi. Gözlerimi kırpıştırarak beni anlık etkisi altına alan karşımdaki yabancıya baktım ve hızlıca doğuldum.

Yataktan bir anda kalkmış olmamın verdiği anlık baş dönmesi sendelememe neden olmuştu. Birkaç saniye baş dönmemin geçmesi için başımı tutup bekledim.

"Sen kimsin?" diye sordum ardından. Sesim gergin, endişeli ve korkmuş çıkıyordu. Buna engel olamamıştım. Uyanır uyanmaz böyle bir şeyle karşılaşacağımı hiç düşünmemiştim.

Tavana dikmiş olduğu katran siyahı gözlerini usulca bana çevirdiğinde üşüdüğümü hissettim. Nasıl bu kadar koyu renk bir göze sahip olabiliyordu? Daha önce görmediğim kadar karanlık gözlere sahipti. Sanki bir ressam onun gözlerini çizmiş ve siyah boyasını direkt olarak onun gözlerine sürmüştü. Siyah boyayı hiçbir renkle karıştırmaya gerek duymamıştı. Üzerine gecenin yıldızları serpilmiş gözlerindeki ifadesizlik beni yerime mıhlarken biçimli dudakları aralandı.

"Dün gece bayıldın." Dediğinde kaşlarım çatıldı. Sorumu görmezden gelmişti. "Ve ben de seni evime getirdim."

"Neden?" diye sordum dehşet içinde.

Beni tanımıyordu. Onu tanımadığımı biliyordu. Onunla şans eseri o koridorda denk gelmiş ve ben sahip olduğum o uğursuz şansla onun gözleri önünde bayılmıştım ama neden beni kendi evine getirmişti? Buna gerek olmadığını söyleyen mantıklı yanım beni ucu sivri bir sopa ile dürtmeye başlamıştı.

Yattığı yerden doğrulurken beyaz tişörtünün altında kasılan bedenine değmişti gözlerim. Usulca yataktan kalktı ve karınca adımlarıyla tam karşıma gelerek durdu. Ondan yayılan ve beynimin uyuşmasına neden olan koku tam burnumun dibindeydi. Vanilyanın yoğun kokusu tahmin edemediğim bir baharatla harmanlanmış ve karşımda bana ciddi bir ifadeyle bakan adamın vücudunda can bulmuştu. Ciddi ifadesi vücudumu gerim gerim geriyordu. Eğer bir halat olsaydım bu gerginlikle kopabilirdim.

Katran rengi gözleri önce yüzümü taradı bir şey ararmış gibi. Milim milim inceledi yüzümü. Daha sonra ise gözlerini gözlerime dikti. Kuruyan ağzımı ıslatmak isterken buldum kendimi. Yutkunamıyordum bile.

"Seni orada mı bıraksaydım?" diye sorduğunda sesindeki alayı soludum. Benimle dalga geçiyordu ama surat ifadesinde sarsılmaz bir ciddiyet vardı. Başını yana eğip bana baktığında yutkunmak isterken buldum kendimi. Boğazıma oturan endişe hiçbir şey yapmama izin vermiyordu. Karşımdaki adam bana bu şekilde bakarken ve katran siyahı gözlerini gözlerime sabitlemişken beynimi çalıştırmam mümkün değil gibiydi.

Kendimi konuşmak için zorlayıp dudaklarımı araladığımda cılız çıkan sesime sövmek istemiştim. "Arkadaşlarım oradaydı..."

Karşısında ezilip büzüldüğüme inanmıyordum.

Gözleri usulca kısıldığı an onun gözlerinden gözlerime bir kıvılcım sıçradı ve irkilmeme neden oldu. Bakışlarının beni bu denli etkilemesi imkansız gibi bir şeydi ve şu an imkansızı yaşıyordum. Karşımdaki adamdan tuhaftır ki o kadar da korkmuyordum. Ondan korkmam gerektiğini biliyordum. Zira onu daha önce hiç görmemiştim. Bilmediğim bir evde uyanıp karşımda hiç tanımadığım bir adamı görmek beni korkutmalıydı. Şu an arkama bakmadan koşarak bu evden çıkmam gerekiyordu ama yerime zincirlenmişim gibi hissediyordum. Beni bu denli etkileyen şey kokusu muydu yoksa bakışları mıydı bilmiyorum ama karşısında ona bakarken başımın döndüğünü hissetmiştim. Onun vücudunun sıcaklığını hissetmek beni terletmeye başlamıştı.

KARANLIĞI ATEŞE VER - GÖLGE ADAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin