Şaşkınlık içinde suratına bakakaldım. "Seni bırakmayacağım, Lessie." Gözlerimin önüne düşen saç tutamlarını aldı ve kulağımın arkasına sıkıştırdı. "Bundan sonra, sadece bana aitsin. Artık korkak olmak yok."

Sözlerinin hemen ardından telefonu titredi. Dar cebinden binbir zorlukla telefonunu çıkardı. Arkası dönüktü, bu yüzden bu kadar dikkatle neye baktığını göremiyordum. Ona temas etmemeye çalışarak, omzunun üstünden gelen mesaja baktım.

Numaranı Niall verdi, bu gece bekliyorum. Bir iki saat sonra gel! Saatin kaç olduğu fark etmez bence. :) -Eva

Mesajın hemen altında da bir ev adresi yazıyordu. Ağzıma kan tadı geldiğinde, suratımı buruşturmuştum. Sinirimi dudağımdan çıkarmıştım ve pişman değildim. Birkaç dakika boyunca sırtı bana dönük şekilde oturdu. "Benim bir işim var." demesi sabrımı taşıran son damlaydı.

Hışımla ayağa kalktım. "O kızın yanına gitmeyeceksin!" Kıskanç tarafım bedenimi felç etmişti adeta. "Tanrı aşkına, eğer ben sana aitsem, sen de bana aitsin." Kollarımı boynuna doladım ve bedenini sertçe kendime doğru çektim.

Kesinlikle ne yaptığımı bilmiyordum. Dudaklarımız birbirleri üzerinde sertçe hareket etti. Geri çekildiğimde, Zayn gülüyordu. "O kız umrumda değil ve ona gitmiyordum, Lessie. Onlarca kız bana böyle mesaj atıyor, ama tüm bu mesajlar, günün sonunda çöp kutusunu boyluyor." Baş parmağı çenemde gezindi. "Ama kıskanç Lessie çok hoşuma gitti."
Üst dudağını çeneme bastırdı ve hemen geri çekildi.

"Seni çok seviyorum." Gözleri suratımı inceledi. Şu an oldukça güzel bir andaydık. Güneş kendini göstermeye başlamıştı, bedenlerimiz birbirine yapışıktı ve Zayn'in parmakları saçlarımda dolaşıyordu. İçimi huzur duygusu kapladı.

Eşofman üstümü sıyırdı ve yüzünü, açılan tenime eğdi. Burnu ve sakalları köprücük kemiğime değdiğinde huylandığımı hissettim. Bu huylanma, garip bir şekilde bana haz verdi.

"Sen de beni seviyorsun, hem de deliler gibi, güzelim." Belimdeki kolları sıkılaştı. "Sadece daha demin söylediğin iki kelimeyi cümle haline getireceksin, bu kadar zor olmamalı." Gözlerimi açtım. Kendimi biraz geriye çektim ve yüzlerimizin arasında santimler kalınca durdum.

"Parmak uçlarının tenimde gezinmesini, bana sarılmanı, hitap şekillerini, güven duygusunu tattırmanı seviyorum." Boğuk nefesini dudaklarımda hissettim. "Sana güveniyorum, şu an içinde bulunduğumuz ilişkiye güveniyorum. Herkese seni seviyorum diyebilirsin, ama herkese güvenemezsin." Sözlerimi bitirdiğimde, oldukça etkilenmişe benziyordu. Benden bu tip cümleleri beklemediğine emindim.

"Sana güveniyorum, tahmin edemeyeceğin kadar."

Gözlerim yeniden kapandı. Başımı göğsüne yaslarken, bu anın hiç bitmemesini diledim.

***

Porselen tabaklar masadaki yerini alırken, salamı ince ince doğramaya devam ettim. Anneme, lezzetli bir kahvaltı hazırlamak için yardım ediyordum.

Eve saat yedide dönmüştüm ve gözüme o saatten sonra gran uyku girmemişti. Yorgundum ama halledebilirdim.

"Doğum gününde seninle olamayacağım." dedi annem beklemediğim bir anda. Salamları tabağa alırken, bir tanesi de ağzımda yerini bulmuştu. "Neden?" Annem elindeki peynir tabağını masaya koydu, ardından ıslanmış ellerini havluyla duruladı.

"Çalışmam gerekiyor. Katherine Miami'de olduğu için, ek mesai yapacağım." Üzgün gözlerle bana baktı. "Yanında olmayı gerçekten isterdim." Yüzüme bir gülümseme kondurdum. "Kızlarla bir şeyler yaparız, merak etme."

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Sep 27, 2015 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Black Diamond || z.mWhere stories live. Discover now