1.Bölüm - RÜYA

Start from the beginning
                                    

"Ee anlat bakalım ne gördün rüyanda." diye sordu İkra meraktan çatlıyordu.

Aysima gözlerini yoldan hiç ayırmadan anlatmaya başladı. "Ya benimkini gördüm işte. Önce güzeldi. Evde yalnızdık falan. Sonrası ise tam bir facia... Onu bir kadınla yakaladım."

Kaşlarını çattı İkra. "Vay şerefsizz. Ulan adam rüyada bile seni üzüyor. Bak kızım bunlar senin bilinçaltına yerleşmiş korkuların. Bunlardan kurtulman gerek artık."

"Hmm" Aysima bir yandan araba kullanıyor, diğer yandan düşünüyordu. İkra'nın söylediklerinde haklılık payı olduğunu biliyordu. Çünkü güvenmiyordu artık sevgilisine. Onun her an için kendisini aldatabileceğini ya da terk edebileceğini düşünüyordu. Sevgilisinin son zamanlardaki tavırları bunu hissettirmişti. İlgisizlikten ve ciddiye alınmamaktan bıkmıştı. İlişkisi rutin bir hal almıştı ve artık çok sıkılmıştı. Sevgilisi olduğu halde yalnız hissediyordu kendini. "Artık ayılsak da yalnızlığıma bir son versem." diye geçirdi içinden.

Radyoyu açtı İkra. Mabel'den 'Aşk Yok Olmaktır' çalıyordu. Müziğin sesini iyice yükseltti. Şarkıya eşlik etmeye başladı.

Korkular... Arzular..

Nasıl başım dar

Bilsen şaşarsın yar

Her yerim kördüğüm dolaşık

İpin ucunu bul çözeyim.

Sesini biraz kıstı Aysima. "Pek iyi hissetmiyorum kendimi, başım ağrıyor. Hala rüyanın etkisindeyim, biliyorsun canım."

"Biliyorum da insanın en sevmediği şarkı bile olsa arabada yüksek sesle dinleyince güzel gelmesi lazım aslında." Hiçbir şey ona güzel gelmiyordu ki artık. Hayatın tadı tuzu kaçmıştı sanki. Huzursuzdu, mutsuzdu, dahası kalbi acıyordu...

Arabayı park ettikten sonra çalıştıkları tekstil şirketine girdiler. İçeride onları güvenlik görevlisi Fatih "Hoş geldiniz hanımlar." diyerek karşıladı.

"Hoş bulduk Şair Güvenlik." diyerek Fatih'in yazdığı şiirlere gönderme yaptı İkra.

"Şair Güvenlik nedir yahu, sahil güvenlik gibi?" diye sordu Fatih şaşkın bir şekilde.

"Hem güvenlik görevlisisin, hem şiir yazıyorsun ikisini birleştirince öyle oluyor işte."

"O zaman sen de SGK sın yani Siyah Giyen Kız." Fatih de İkra'nın sürekli giydiği siyah kıyafetlere gönderme yapmıştı.

"Bu espriden sonra bir daha benimle BAĞKURma!"

Fatih ve İkra'nın tatlı atışmaları bitecek gibi değildi. Aysima araya girdi. "Sabah sabah uğraşma çocukla." Kolundan hafifçe çekti İkra'yı. Birlikte Aysima'nın odasına geçtiler.

İki kız arkadaş, aynı evi paylaştıkları gibi, aynı şirkette de çalışıyorlardı.

Üç yıl olmuştu işe başlayalı, stilistlik yapıyordu Aysima. İkra ise iki yıldır orada muhasebecilik yapıyordu.

Fatih kapıyı çaldı. "Girebilir miyim hanımlar?"

"Gel bakalım Şair Güvenlik. Ne istiyorsun hayırdır?"

"Yeni bir şiir yazdım. Hazır ikinizi bir arada yakalamışken, okumak istiyorum."

"Çok güzel olur" dedi Aysima. "Zaten güne kötü başladık, kendimize geliriz sayende."

"Sizleri kötü hissettiren nedir bilmiyorum ama, o güzel kalplerinizi kimsenin üzmesine izin vermeyin." dedikten sonra şiirini okumaya başladı Fatih:

Hep karşıma çıkıp durdu

Ve bir gün ilk göz ağrım oldu

Öğretti bana hiç tatmadığım duyguyu

Aşkıyla yandığım ilk o kuldu...

Kelimelerle anlatamazdım ona olan hislerimi

Onun dudaklarında unuttum bildiğim sözleri

Aşktan bahseden şiirleri

İlk o kulda sevdim...

Birine fazla bağlanmak hataymış

Bağlar kopunca çok acıtırmış

Kalp ne kadar severse notu o kadar kırık olurmuş

İlk o kuldan aldım dersimi...

Sevmek ne büyük külfetmiş

Sevilen bir gün gidermiş

Kalan ise aşka küsermiş

İlk o kuldan terkim...

"Çok güzel olmuş yine bizleri fethettin kalplerin Fatih'i. Neyse arkadaşlar siz oturun benim Ceyhun'u aramam gerekiyor." diyerek telefonunu aldı ve odadan çıktı Aysima.

İkra ile Fatih baş başa kaldılar odada.

"Akşama kadar ayakta mı dikileceksin? Otursana Şair Güvenlik."

Fatih, İkra'nın tam karşısında duran kahverengi deri koltuğa oturdu.

"Sen varya tam bir şiirbazsın, benim gibi şiir sevmeyen birini bile mest ettin. Helal olsun."

Fatih mahçup bir şekilde başını öne eğdi. Sadece gülümsedi.

"Sen bu şiirleri nasıl yazıyorsun? Anlat bakalım çok mu aşk acısı çektin?" Fatih'in geçmişini öğrenmek istiyordu İkra.

"Evet çok sevmiştim. Bir büyük şiir devirdim onun yokluğunda körkütük şair oldum sonrasında."

"Vaay güzel laf. Şiir eşkıyası olmuşsun onun sayesinde yakıp yıkıyor mısraların. Peki hala seviyor musun onu?" Ve İkra lafı en çok merak ettiği konuya getirmişti.

"Onu değil hatıralarını seviyorum sadece. Artık onun için şiir yazmıyorum, çünkü kağıtlar bile sıkıldı aynı şeyleri duymaktan. Ben de yoruldum artık onu geri çağırmaktan. Defalarca dön dedim, seni mutlu edeceğim dedim duymamazlıktan geldi. Perişan halimi gördü umursamadı bile. Ve ben anladım ki aslında insanı yaşadıkları değil, yaşayamadıkları şair yaparmış. Ben artık güzel duygular yaşamak ve mutluluk şiirleri yamak istiyorum."

"Mutluluk toprak altındaki bir tohum gibidir. Filizlenip büyümesi ve çiçek açması için güneşe ihtiyacı vardır. Kendini karanlık gecelere mahkum edersen hayatından ışığı esirgersen hiç bir zaman mutluluğa erişemezsin. Ve sen gözlerini açmadıkça güneşin doğduğunu fark edemezsin. Uykudan uyanmalı ve aynanın karşısına geçip kendi kendine günaydın demelisin."

"Güneşi gördüğümde günaydın diyeceğim hiç merak etme."









Aşk Çıkmazı (RAFLARDA)Where stories live. Discover now