"Kızlar birbirinize böyle baktığınıza göre iyi anlaşacağınıza inanıyorum. Dansı organize ederken Almira da size yardımcı olsun. Zaten yeni öğrencimiz olduğundan bir an önce ısınır size de." Okkalı bir küfür savururken bunu düşünmemiştim. Ben ve dans organize etmek ha? Ha-ha. Komik.

"Evet hocam, bence de iyi fikir. Biz baya ısıtırız Almira'yı ortama." Isıtırızın üzerinde özellikle durmuştu. Farkındaydım fakat aldırmadım. Unutma Yaren, zor kızsın. Unutma.

"Tabii, olur." diyerek başımı salladım. Müdür Bey halinden memnun bir şekilde koltuğuna yayılırken bana sınıfımın da üzerinde yazılı olduğu bir poşet verdi. İçerisinde de kitaplarım vardı anlaşılan. Koltuktan kalkarken gülümsedim ve kapıya yöneldim. Sınıf: 11-B. Benim için iyiydi. Şu nefret ettiğim grubun sınıfında değildim. Fakat eski sınıf arkadaşlarımla da aynı sınıfta değildim. Önemli olan hangi sınıfta olup olmadığım değildi zaten. Önemli olan Batuhan'ı kendime bağlayabilmekti.

Sınıfıma doğru ilerlerken dolap numarama da bakıp gerekmeyen kitapları yerleştirdim ve sınıfıma yöneldim. Beni tanıyan kimse olmayacağından bir sorun çıkacağını düşünmüyordum. Tahmin ettiğim gibi de oldu. Öğretmenle tanışıp boş olan bir sıraya, oldukça sevimli bir çocuğun yanına oturdum. Sınıftakilerin bakışlarını umursamayarak kulaklığımı takıp dersin bitmesini bekledim.

Öğle arasında kantine indiğimde tanıdık yüzler görmüştüm. Fakat beni bu halimle tanımamaları da çok normal karşılanabilirdi. Kantinden kahvemi de alıp masalara doğru ilerledim. Henüz bir sosyal etkinlik klübüne katılmamıştım. Başta voleybol takımına girmeyi düşündüysem de solist seçimlerini gördüğümde vazgeçtim. Sesimin oldukça iyi olduğunu biliyordum ve katılmaya değer gözüküyordu. Cuma günü için telefonuma not alarak kahvemle birlikte boş bir masaya oturdum. Kulaklıklarım hala kulağımdaydı ve insanların bakışlarından gerçekten rahatsız olmaya başlamıştım. Özellikle de Lara'nın. İlginin üzerimde olmasından hoşlanmadığı aşikardı. Fakat ben hoşlanıyordum...

Genel olarak günüm derslere girip çıkmakla geçmişti. Tanıştığım öğretmenlerin bir çoğu aklımda kalmasa da birkaç derse kafama oturacağını biliyordum. Ayrıca bu sene notlarımı çok yüksek tutmalıydım. Anneme ve babama söz vermiştim. Ne kadar umursamasalar da ben umursuyordum işte...

Öğlen tenefüsünde bir kahve daha alıp en dipteki masaya geçmiştim bile. Telefomla uğraşıyordum. Facebook'tan gerçekten yakışıklı çocuklar mesaj atmıştı, ve onlara cevap atmazsam içime ükte olacağını çok iyi biliyordum. Daha soğrusu kendimi tanıyor olabilirim. Yaklaşık on dakik geçmişti ki karşıma birinin oturduğunu görsem de kafamı telefondan kaldırmadım.

"Hey." dedi yüzünü henüz görmediğim şahsiyet. Kafamı kaldırdığımda ise sınıfta yanımda oturan çocuğu görmem bir olmuştu. Koyu renk saçları ve ela gözleriyle yakışıklı sayılırdı. Bir çok kızın çıkmak istediğini tahmin edebiliyordum.

"Neden oturdun?" demek ister gibi kaşlarımı yukarı kaldırdığımda anlaşılan açıklama yapma gereği duymuştu.

"Yalnız görünüyordun, sınıfta da yan yana oturduğumuzdan geleyim dedim. Sakıncası varsa kalkabilirim." dedi benim yaptığım gibi kaşlarını kaldırarak. Arkadaş fena olmazdı aslında. Begüm'le de takılamadığımızdan tamamen yalnızdım. Bunu unutmasam iyi olurdu.

"Sorun değil." diyerek telefonumu kenara koyup kahvemden bir yudum aldım. Sıcaktı. Fazla sıcak.

"Ben Fatih, bu arada." diyerek elini uzattı. Uzun zamandır biri bana içten gülümsüyor diye geçirdim içimden. Uzattığı eli tuttum.

"Almira, memnun oldum." diyerek gülümsemesine karşılık verdim. İster istemez kanım kaynamıştı. Kaynamaması da pek mümkün değil gibiydi.

"Okulda adın güzemli kız biliyorsundur herhalde." İçimden Begüm söylemişti diye geçirmeden edemedim. Gerçi bu kadar şaşırmamam gerekiyordu. Sonuçta her şeyimiz planlıydı.

"Hım." diyerek geçiştirdim. İnsanların benimle ilgili ne dediği artık umrumda değildi. İstediklerini söyleyebilirlerdi. Amacım vardı ve gerçekleştirmeden buradan gitmeye de niyetim hiç yoktu.

Zil çaldığında Fatih'i orada bırakıp sınıfa çıktım. Bundan sonra önümde iki dersim vardı. Katlanmam gereken iki ders...

İki derste de sürekli uyumuştum. Uyuduğumdan Fatih'le de konuşma fırsatı bulamamıştık. Zaten hocaların hepsi çalışma programı zırvalığını anlatıp duruyordu. Sabahtan beri birbirleriyle bağlantılı şeyler anlatmaktan sıkılmamışlardı anlaşılan. Fakat bn çoktan sıkılmıştım. Kafayı vurup uyuma sebebim de buydu zaten.

Zilin çalmasına iki dakika kala uyanmıştım. Eşyalarımı çantamın içine tıkıp otoparkta uğraşmamak için arabamın anahtarlarını bulup çıkardım. Herkesin içinde çantamı boşaltım lanet anahtarları bulmakla vakit kaybedemezdim bir de.

Zil çaldığında hızlı adımlarla arabamın yolunu tuttum. Otoparka inip arabamı açıp içine yerleştim. Batuhan'ın arabası hala yerinde duruyordu. Belki biraz oyalanabilirim. Dikkatini çekmem gerekirdi. Şu an burada olan herkesin gözü bende ve arabamda olduğundan zor olmayacağını tahmin ediyordum.

"Güzel araba, iyi seçim. Zevklisin." Kulağımı dolduran o tanıdık sesi en son benimle dalga geçtiğinde duyduğumdan gözlerimin dolmaması için birkaç kere kırpıştırmıştım. Kalbim hızını arttırmıştı. Batuhan ise tam şöför kapımın dibinde durup yüzüme bakıyordu. Dikkat çekmek diye buna derim...

Bölüm geç geldiği için özür dilerim. En kısa sürede yazmaya çalıştım ama sınavlar sebebiyle çok yoğunum. Gerçekten üzgünüm. Beğenmeniz dileğiyle. Voteleyip yorum yaparsanız çok mutlu olurum. Yorumlarınızı okumak hoşuma gidiyor. Çok, çok öptüm.

*Multimedia'da Almira ve bölüm şarkısı var.

Kötü KızWhere stories live. Discover now