"Her zamanki gibi harika görünüyorsun güzelim." Satoru flörtöz tavrı ile öne atıldı ve kolunu belinin çevresine sardı. "Benim gibi bir katilin canını almaya ne de güzel bir melek göndermişler." Onun bu haline göz devirmeden edemedin.
"Uzaklaş albino." Sukuna, Satoru'yu çekip senden uzaklaştırdı. "Seninle işi yok."
Onlar kendi aralarında senin için kavga ederken senin tek yaptığın Sukuna'nın yarı çıplak fiziğini izlemekti.
"Daha fazla saçmalamayacaksanız içeri geçelim hadi." Utahime kollarını önünde bağlamış bu görüntüyü yüzünde saklamakla uğraşmadığı bir tiksinti ile izliyordu.
Nanami'nin önden adım atmasıyla herkes arkasında ki yerini aldı. Sonra omzunun üstünden kalabalığa dönerek, "plan ne?" dedi.
"Açıkçası çok düşünmedim. Laneti etkisiz hâle getirir sonra da evde takılırız diye düşünmüştüm." Gojo rahattı, umursamaz ve rahat tavırları görünürdeydi. Muhtemelen en güçlü olmasına olan güveninden kaynaklanıyordu bu rahatlık.
Nihayetinde eve girmeyi başardınız.
Ev dışarıdan iki katlı görünüyor ve arasının büyük bir kısmını kaplıyordu. Birkaç mumu yakarak erkekler kendilerine görüş açısı sağladılar. Koridorda yanan mumların alevleri, en ufak esintide titreyip duvara şekilsiz gölgeler vuruyordu. Sanki ev kendi kendine nefes alıp veriyor, duvarların altından da boğuk bir uğultu yükseliyordu. Kapının eşiğinde dururken, havanın üzerinize çöktüğünü hissettiniz. Cadılar Bayramı gecesi böyle bir yerde olmak… tam da lanetli enerjinin delirmiş gibi kabardığı o saatlere denk gelmişti.
"Harika." Utahime burnundan soludu. "Burası daha kapıdan içeri girmeden midemi bulandırdı."
"Senin mideni her şey bulandırıyor, Utahime." Satoru eğilip göz hizasına indi. "Belki de sorun evde değil, sendedir?"
"Bana mı diyorsun bunu?" Utahime’nin yanakları öfkeyle kızardı, ama cevap vermeye fırsat bulamadan Choso araya girdi.
"İçeri girin artık. Ev bizi öldürebilir boş boş dolanırsak." Kollarını iki yana bırakarak adım attı. Sanki ev onu çağırıyordu, o da bu çağrıyı duymadığı tek anın sıkıcı olacağını düşünüyordu.
Sen diğerlerinin arkasından eşiği geçerken omzunda bir el hissettin. Toji’ydi. "En önden gitme," diye uyardı karanlığın içinden gelen tok sesiyle. "Bu evin içi göründüğünden daha sinsi."
"Ne oldu Toji?" Satoru mırıldandı. "Korkuyor musun yoksa?"
"Ben korkmam." Toji omzunu gerip yürümeye devam etti. "Ama onun başına bir şey gelsin istemem."
Evin içi rutubet, çürümüş tahta ve eski paslanmış gibi metal kokuyordu. Zemin gıcırdıyor, tavan aralığından siyah bir toz sürekli aşağı süzülüyordu. Her adımınız havadaki lanetli enerjiyi uyandırıyor gibiydi.
"Buradaki enerji hareket halinde." Nanami kovboy şapkasını düzeltti. "Sanki bizim gelişimizi bekliyormuş."
"Çok tuhaf." Choso parmaklarını duvara bastırdı. "Kalp gibi atıyor."
"Kaç tane kalp?" Satoru eğlendiğini belli eden bir sesle sordu. Choso başını çevirdi. "Bir sürü." Bu cevap hemen hepinizin boynundaki tüyleri diken diken etmeye yetti.
Evin koridoruna girerken gölgelerin uzayıp kısaldığını gördünüz. Duvarlardaki eski tabloların gözleri, sanki başınızı çevirdikçe yer değiştiriyordu. Bir odanın içine yöneldiğinizde kapı kendi kendine sertçe açıldı. Korkuyla sıçradın, Nanami çoktan önüne geçip kolunu sana siper olması için kullandı. "Arkamda dur."
YOU ARE READING
Trick or treat (Jjk X Reader) *Texting*
FanfictionHalloween temalı, eğlence ve komedi barındıran yeni bir seçmeli fic!!! Kurgunun sonunda hangi jjk erkeği ile olmak istediğinizi siz seçeceksiniz.
