GİTME

1.1K 63 6
                                    

Çınar Şebnemin kucağındaydı televizyon izliyorlardı
S: hayatım
Ş: söyle sevgilim
S: babamı aldınız ne demek, yani neyi kasteddin orda
Ş: bende benimle vakit geçirmek için şirkete gitmeyelim dedin sanmıştım, anladım asıl nedenini
S: ya ondan dedim tabi, sadece kafamda bir şeylerin netleşmesi lazım, kime güvenip güvenmeyeceğimi bilmem lazım
Ş: bak sevgilim, sana şuan bunu anlatmak isterdim ama daha zamanı değil, lütfen izin ver zamanı geldiğinde konuşalım, sen bana güven, senden başkasına bakmayacağımı bil yeter
S: peki hayatım, onları biliyorum zaten, bu arada Kainat yaptığı pisliği anlattı bana
Ş: a-anlattı mı, bir şey yapmadın dimi
S: hayır, ne yapabilirm ki, evlisin dedim, ne yaptın dedim daha yaptığı şeyi savunuyordu bana, anlatsamda anlamicak, ne desem boşa gidicek, bıraktım ya, kim ne yaparsa yapsın, benim için artık sadece siz varsınız, sen ve oğlum
Ş: öyle deme hayatım, o senin kardeşin
S: tamam kardeşimde öyle bir şeyi nasıl yaptı hala aklım almıyor neyse ya kapatalım, sıkmayalım canımızı, bak şurda ne güzel oturuyoruz üçümüz, dimi oğlum
Ş: hadi bir şarkı söylede oğlumla dinleyelim
S: dur gitarı alıp geleyim
Diyerek aldı geldi, oturdu, Şebnemin gözlerinin içine bakarak söylemeye başladı
S:
Ne bir ses ne de haber
Gelmiyor artık senden
Öylece kalakaldım da
Deli hasretimle ben

Bir yabancı selamın ile
Hüzünlere daldım
Kendi ellerimle ben beni
Kederlere saldım

Sonunda bir oyuncak
Kara sevda aldım senden
Yani değişmedim hala
Böyle biraz çocuk kaldım

Yok öyle el gibi durma gül biraz
Sana gülmeler yaraşır
Yok öyle güz gibi soğuk olma
Güz ayrılık taşır

Yok öyle el gibi durma gül biraz
Sana gülmeler yaraşır
Yok öyle güz gibi soğuk olma
Güz ayrılık taşır

Ş: yaa çok tatlı dimi oğlum, böyle babaya can kurban.
Diyerek omzuna yatırdı, sırtını okşuyorduki Çınar kustu
Ş: oğlum naptın sen, ha aşkım
S: ne o kızmak yok mu, üstümü batırdın diye
Ş: hayır tabiki, bebek bu kusabilir, dimi hayatım, değiştiririm üstümü, temizlenir dimi annecim
S: bi zamanlar üstüne kahve dökülmüştüde demediğini bırakmamıştın
Ş: sende hiç bir şeyi unutma tamam mı
S: gel bakalım oğlum anne üzerini değiştirsin, bende seni yatırayım, gözlere bak, küçücük kalmış
Şebnem üzerini değiştirdi, Selimde Çınarı yatırdı tekrar aşağı inip oturdular.
S: Sen bana aitsin. Bazı şeyler, başka şeylere aittir. Mesela tuz denize, kuş gökyüzüne, sen bana.
Ş: ya sen nasıl yapıyorsun bunu bilmiyorum ama ben geçen her saniye sana daha fazla aşık oluyorum
Selim kocaman gülümsedi
Ş: gülme, sonra alışıyorum, hep yanımda ol istiyorum
Kafasını Selimin boynuna gömüp derin bir nefes aldım
Ş: kokunu özlüyorum, kalp atışlarını, sesini, gülüşünü, tatlış sıfatını. Ya nediyorum ben, ben böyle birisi değildim, aşık ettin kendine, bak ne hale geldim, iyice duygusallaştırdın
S: ne güzel işte, hem bak evlilik aşkı öldürür diyolardı, gün geçti daha fazla aşık oluyoruz
Ş: evet
Şebnemin telefonu çaldı
Ş: ya bu kız hissediyo mu napıyo, bi duygusallaştık, yakınlaştıkça hemen ara alo
Diyerek açtı telefonu
Ö: Şebnem hanım, Harun bey geldi, sizi sordu, bugün gelmicek dediysemde sizi aramamı söyledi, odanızda bekliyor
Ş: ne varmış
Ö: bilmiyorum, sadece hemen gelsin dedi, söyleyeceği önemli şeyler varmış
Ş: tamam geldim, evin yolunu bilmiyo zaten, ben gelirim ayağına, Allah'ım ya
Diyerek kapattı telefonu.
Ş: hayatım ben şirkete bi gidip geliyim, hemen dönerim
Diyerek dudağına bir buse kondurdu ve bir şey söylemesine izin vermeden çıktı evden. Kısa sürede şirkete geldi
Ö: oda-
Şebnem onuda dinlemeden sinirle odasına girdi
Ş: ne işiniz var odamda, ne söyliyeceksiniz acaba
H: beni büyük patron yapacaksın, yani eskisi gibi ortak olucaz
Ş: asla
H: bir daha düşün derim
Ş: düşünecek bir şey yok
H: bak ne sorucam, aklıma takıldı da sana sorayım dedim. Selim, öz annesinin onu terk ettiğini biliyor muydu, Filizin üvey annesi olduğunu, ha aklıma geldi şimdi, ben, Filiz ve sen biliyoduk dimi. Acaba benim biricik oğlum senin bunu bildiğini duyunca ne yapacak
Ş: ha-hayır yapamazsınız, o-o zaman sadece ba-bana değil sizede kızar, yapamazsınız
H: bizede kızar tabi ama ben babasıyım, Filizde annelik yaptı bunca sene, öz oğlu gibide seviyor yani bizi affeder ama seni, sen onu bunca yıldır kan-dır-dın. Eveeet şimdi, ortak mıyız
Ş: hayır, ne yaparsanız yapın sizi bu şirkete ortak yapmicam, babamın emek vererek buralara getirdiği şirkete, hiç bir şey yapmadan oturan sizi ortak etmicem. Söyleyemezsiniz de zaten
H: görüşürüz o zaman
Diyerek kapıyı çarparak çıktı odadan.
Ş: söylemez dimi, ya söylerse, kaybedemem Selimi, buna dayanamam ben, yok ya o beni bırakmaz
Bir süre daha durduktan sonra eve geçti. Kapıyı Selim açtı, Şebne Selime sarıldı
Ş: hayatım
S: hoşgeldin sevgilim
O sırada Harun bey geldi
H: hayırdır kapıda napıyosunuz böyle
S: aa hoşgeldin baba, buyur gir
H: hoşbulduk oğlum
Diyerek içeriye geçtiler, Harun bey Selime döndü
H: oğlum seninle konuşmam gerek, sana söylemem gereken bir şey var
S: dinliyorum baba
Harun bey önce Şebneme baktı, sonra Selime döndü
H: Filiz senin öz annen değil
S: pa-pardon
H: Filiz öz anne değil
S: nasıl ya şaka mı bu
Ş: Selim
S: bi dakika Şebnem, baba bu ne demek
H: annen, Rüya, sen küçükken terk etti bizi, bende Filizle evlendim, sağolsun seni öz oğlu gibi sevdi
Selim bağırmaya başladı
S: bu nedemek ya, bunca yıl saklanır mı böyle bir şey, terk etti ne demek, neden gitti. Neden şimdi söylüyosun bunu bana ha
H: böyle olması gerekiyordu, çünkü o kadın seni sevmiyodu, sevseydi terk edip gitmezdi
S: olabilir, ama o benim öz annemdi, ya ben bu yaşıma kadar tanımadığım bir kadına mı anne dedim
H: Filiz seni o kadından çok seviyor
S: senin o kadın dediğin benim öz annemmiş, ne olursa olsun saklaman gerekmezdi
H: söy-
S: baba git
H: konuşuyoruz ama
S: baba kalbini kırarım git
Harun bey çıktı, çıkmadan Şebneme tehdit edercesine bakmayıda unutmadı. Selim koltuğa tekme attı
Ş: sakin ol sevgilim
S: ya bunu benden nasıl saklar, nasıl söylemez, ben meğer kaç senedir başkasına anne diyomuşum
Ş: ama bak terketmiş dedi, seni üzme-
S: ne olursa olsun, üzülsemde en azından öz annemi tanıyor olurdum, tamam Filiz anne de öz oğlu gibi davrandı, hiç farketmedim onun üvey oğlu olduğunu ama bunu yapmamalıydı, söylemeliydi. Hepside yalancı, babamda, Kainatta, annemde, hepside, hiç birinede güvenmiyorum artık, senden başka güvenecek kimsem kalmadı
Diyerek Şebneme sarıldı ve ağlamaya başladı
S: neden ha, neden arkamdan iş çevirme gereği duyuyolar, sen bana yalan söyleme hiç olur mu
Ş: söylemem hayatım
Şebnem Selimin kafasını ellerinin arasına aldı
Ş: bak, gözlerime bak, öz anneni bulucaz, eminim zor durumda olmasa terketmezdi seni, ağlama ama
Diyerek dudağına bir buse kondurdu ve tekrar sarıldı.
S: iyi ki varsın
Bir süre sonra Selim sakinleşmişti. Akşam yemeğini yediler ve tekrar koltuklara geçtiler. Kapı çaldı, Şebnem açtı gelen Harun beydi
Ş: Selim kötü zaten, niye geldin ha, ne işin var
H: bir şey söylemeyi unutmuşum
Diyerek girdi ve Selimin karşısına geçti
S: hangi yüzle geldin baba, söyliceğin başka ne yalanın var, sakladığın başka ne gerçeğin var
H: bize kızıyorsun ama karının yanındasın, aa pardon yoksa o söylemedi mi bildiğini
Dedi bağırarak ve gitti.
Ş: hayatım açıklayabilirim
S: ben anlicağımı anladım
Tam gidiyordu ki Şebnem kolundan tuttu
Ş: gitme, bak bugün sen gitme dedin ben gitmedim, gitme
Selim kolunu kurtardı ve kapıyı çarpıp çıktı. Şebnemse koltuğa oturdu, kafasını ellerinin arasına aldı
Ş: gitti, gitti, gitti, beni bıraktı
Diyerek ağlamaya başladı. Sabaha kadar uyumadı, koltuktaydı, sabahta erkenden çıktı, Selimi bulma ümidiyle dolaştı ama bulamadı, gözleri kızarmıştı ağlamaktan, şişmişti, şirkete girdi sinirle, Özlemin yanına geldi
Ş: Harun bey geldi mi
Ö: iyi misiniz Şebnem hanım, kötü gözüküyorsunuz
Ş: Harun bey geldi mi dedim
Ö: o-odasında
Şebnem sinirle Harun beyin odasına girdi, içerideki adamı çıkardı
H: naptığını sanıyosun sen
Ş: bitiricem seni Harun İnan, hele bi Selim beni affetmesin, iki gün içinde Selim beni affetmezse topla pılını pırtını defol burdan, ne yaparsan yap ortak olmicaksın bu şirkete
Dedi ve kapıyı çarpıp çıktı
Ş: Özlem Selim gelirse hemen ariyosun beni, bu hafta unutun beni, gelmicem, sende yarından itibaten izinlisin
Diyerek çıktı şirketten arabaya bindi
Ş: nerdesin Selim, nerdesin, tabi ya
Diyerek sürdü arabayı, Selimin yazlığa geldi, cam pencereden Selimi görümüştü, kapıyı çalmaya başladı
Ş: Selim, hayatım içeride olduğunu biliyorum, aç kapıyı, lütfen
Selim açmayınca bahçe kapısına gitti, evden bahçeye açılan kapı, o duvarın tamamı camdı, Selim ise içeride oturuyordu, kapıya arkası dönüktü Şebnem kapıyı çalmaya başladı
Ş: Seliim, hayatım açıklayabilirim, bırakma beni
Ağlıyordu, Selim duyuyordu ama dönüp bakmıyordu bile, sonuçta bunca sene Şebnemde yalan söylemişti Selime, Selimde ağlıyordu
S: bu sefer olmaz Şebnem, bu sefer kıyamadım diyip, sarılıp affetmicem, o kadar kolay değil
Şebnem ise hala çalıyordu, hüngür hüngür ağlıyordu
Ş: lütfen aç, bak canım çok yanıyor, sana ihtiyacım var, biliyorum seninde bana ihtiyacın, beni sensiz bırakma, sırt çevirme bana, lütfen aç
Git gide azalmıştı sesi, olduğu yere oturdu hala yavaşça vuruyordu, ağlamaktan seside az çıkıyordu artık
Ş: aç, bırakma beni, lütfen, canım yanıyor
Açmiyacağını anlamıştı, orada uyuyakaldı. Selim ise dayanamayıp döndü ve baktı, orda uyuduğunu görünce yanına çıktı, kucağına aldı, eve getirdi ve yatırdı
S: neden kıyamıyorum ki sana, neden sen ağlayınca benim canım daha çok yanıyo, neden beni bu kadar aşık ettin kendine, doğru düzgün kızamıyorum bile
Diyerek aşağı indi ve beklemeye başladı. Akşam olmuştu, Şebnem anca uyanmıştı, önce etrafına baktı, Selimin içeri aldığını anlaması uzun sürmedi, sonra aşağı indi, koltuğa oturdu
Ş: Selim-
S: konuşmak istemiyorum
Ş: beni affet, açıklayabilirim gibi cümleler kurmicam merak etme, zaten şuan için affetmenide beklemiyorum. Affetme ama izin ver ikimiz arayalım anneni, evimize gidelim, söz anneni bulana kadar sana bir şey söylemicem, bu süreçte yanında olmak istiyorum sadece. Zaten şimdi bilgisayardı falan aramaya başlasak en fazla iki günde buluruz.
S: Şebnem-
Ş: Selim beni sensizlikle asla sınama, her şeyi yap ama bunu asla
S: gidelim
Burdan çıkıp evlerine geldiler, akşam yemeklerini yediler. Koltuğa geçtiler, bir çok telefon görüşmesi yaptılar, leptopta araştırıyorlardı
Ş: soyadını İnan olarak yazsana, illaki vardır babanla bir resmi
Öyle denediler ve işte bu, çıkmıştı, Rüya Soylu İnan
S: işte bu, herkes aynı şeyi söylüyorsa, doğru yoldayız, annem bu
Ş: çok güzelmiş
S: adresi alsana
Şebnem hemen telefonuna kaydetti adresi
Ş: tamam, bak hemen hallettik, bulmamız bir günümüzü bile almadı
S: Zahide hanım bana bir yastıkla battaniye getirir misin
Z: tabiki
Ş: burda mı yatıcaksın
S: evet
Z: buyrun Selim bey
Ş: Çınar uyudu mu
Z: hayır Şebnem hanım şimdi uyutucam
Ş: tamam sen yat, bugün oğlumla beraber yatıcam
Z: peki iyi geceler
Ş: iyi geceler
S: iyi geceler
Ş: sanada iyi geceler
S: sağol
Diyerek yattı koltuğa, Şebnemde yukarıya çıktı, Çınarı aldı ve odasına geçti, üzerini değiştirdi ve yattı, yanınada Çınarı yatırdı
Ş: kaldık mı başbaşa ha oğlum, kokuna kurban olurum ben senin, iyi geceler aşkım
Diyerek yanağına kokusunu içine çekerek bir buse kondurdu ve kısa sürede uyudular. Sabah ilk kalkan Selim oldu, üzerini değiştirirken Çınar uyandı ağlamaya başladı, değiştirdikten sonra Çınarı kucağına aldı ve sustyrmaya başladı, Çınarın ağlamasına Şebnem uyanmıştı, eliyle Çınarın yattı yeri yokladı, yoktu
Ş: Çınar
Diyerek kalktı
S: bende merak etme
Ş: ohh, gel oğlum, gel annesinin kuzusu
Diyerek Selimin kucağından aldı, susmuştu
Ş: uyandın mı sen, ağlama aşkım, kıyamam ben sana, acıktın dimi, Zahide hanıma götürelimde versin mamanı, doyursun benim küçük beyimi
Diyerek odadan çıktı, Zahide hanıma verdi ve geri döndü, üzerini değiştirdi, aşağı inip kahvaltı ettiler.
S: doyduysan hadi hemen gidelim
Ş: hadi
Diyerek çıktılar ve dün aldıkları adrese gittiler, arabadan indiler, harabe gibi bir evdi, kapıyı çaldılar, kırklı yaşlarda bir kadın kapıyı açtı
R: buyrun
S: biz Rüya hanıma bakmıştık, Rüya soylu
R: buyrun benim
S: si-siz misiniz
Ş: içeriye geçebilir miyiz
R: tabiki buyrun
İçeriye geçtiler, bir tane koltuk ve televizyon vardı, mutfak oturulan yerle birleşikti. Yanda da bir yatak odası vardı
R: buyrun şöyle geçin
Diyerek koltuğu gösterdi kendide yerdeki mindere oturdu
Ş: yer vardı, yere oturmayın
R: önemli değil, siz ne için gelmiştiniz, kocamın borcu mu vardı yoksa, hepsini ödedim sanıyordum
Ş: evli misiniz
R: eşim iki sene önce vefat etti, ani kalp krizi
Ş: başınız sağolsun
Selim konuşmuyordu, sadece kadına bakıyordu
R: kızım kocamın borcu ne kadardı, şimdi yok ama olunca veririm
Ş: yok, eşinizin bize bir borcu yok biz onun için gelmedik. Eğer özel olmicaksa size bir şey sormak istiyorum, bu eşinizden önce hiç evlendiniz mi, çocuğunuz var mıydı, bunu gerçekten bilmemiz gerek
R: kocan galiba, iyi mi
Ş: evet kocam, eğer sorularıma cevap verirseniz daha iyi olacak
R: temiz insanlara benziyorsunuz, anlatayım. Evlendim, ama küçük yaşta bir evlilikti, o zengindi, ben ise kıt kanaat geçinen bir ailenin kızıydım, anlayacağıbız ayrı dünyaların insanıydık ama çok sevmiştim ben onu, o da beni seviyor sanmıştım evlendik. Bir sğre sonra dövmeye başladı beni, sevdiği başka bir kadın varmış, hamileydim, öyle olduğumu öğrenince bir şey yapmadı, ta ki bebek doğana kadar, tekrar başlamıştı dövmeye.
Kadının gözleri dolmuştu, Selimin ve Şebneminde
R: bir tane oğlum olmuştu, tehdit etti, dövdü, dayanamadım, oğlumuda alıp kaçtım ama buldu pislik buldu beni, oğlumu aldı ve gitti, aradım, eine gittim taşındı dediler, şirketine gittim başka şubeye geçti dediler, anlicağınız hiç haber alamadım. Karşıma vefat eden kocam çıktı, bana o kadar ii davrandı ki, onun aksine merhametli ve vicdanlıydı, evlendik, küçük bir marketi vardı, bir kaç da borcu. Market batınca dayanamadı, kaybetttim onu. Bütün acılarımı unutturdu, oğlum hariç. Çok iyi adamdı. Borçları ödemek için çalıştım, bir senede hepsini bitirdim, komşularda yardım etti sağolsunlar.
Ş: oğlum oldu demiştiniz dimi
R: evet, Selim, bir dakika
Diyerek yan odaya gitti
S: bu-bu annem, öz annem
Ş: evet annen, bulduk onu
Rüya hanım içeriden bir fotoğraf getirdi
R: oğlum
Diyerek uzattı, Selim baktı, sonrada Rüya hanıma baktı
S: bu be-benim, Selimim ben, Selim İnan, Harun İnanın oğlu
Rüya hanım şaşırmıştı, Selime bakıyordu
Ş: Selim, sizin oğlunuz
R: ko-koluna bakabilir miyim
Selim ceketini çıkarıp kolunu gösterdi, doğum lekesi vardı, Rüya hanımda anladı ve sarıldılar
R: oğlum
İkiside hüngür hüngür ağlıyordu derken bir süre onra sakinleştiler.
S: hadi annecim, gel bize gidelim
R: benim evim burası, hem sizin düzeniniz bozulmasın
Ş: lütfen kırmayın bizi, gidelim eğer rahat edemezseniz bakarız bir çaresine, hem evde sizi bekleyen birisi daha var
R: kim
S: gidince görürüsün, hadi lütfen
R: peki
Selim Rüya hanıma sarıldı
S: almak istediğin bir şey varsa al, biz seni kapıda bekliyoruz, çabuk ol ama
Dedi ve Şebnemle Selim kapıda beklemeye başladı
S: hala inanamıyorum, annem, onu bulduk, şükürler olsun
Ş: evet, çok tatlı kadın
Şebnemin telefonu çaldı, arayan Özlemdi
Ş: alo
........
Ş: kusura bakma sana bağırmak istememiştim
.......
Ş: ben dün sana ne dedim, ben şirkete dönene kadar izinlisin demedim mi
.......
Ş: Kerem bey mi söyledi bunu
......
Şebnemin sesi yükselmişti
Ş: gelmiyorum, zorla mı, işi kaybedicek olan benim, eğer bir hafta daha bekleyemiyorsa gider baika şirketlerle çalışır, sana tam olarak ne dedi
.......
Ş: molyon dolorlok oşo koybodocoksonoz, one neymiş, milyandolar da kaybederim tirilyonda, ondan önemli işlerim var, hem ona mı kaldık, gelemem yarın falan ben
S: Şebnem, büyük bir işe benziyor, ben iyiym, sen git-
Ş: bu hafta şirkette olamayacağımı kendisine söylersin, sen nerdesin
.........
Ş: şirkette mi
........
Ş: nerde miyim, git odama bak bi orda mıyım
Diyerek kapattı telefonu.
S: gitseydin, ben gerçekten iyiyim
Ş: gitmicem ya, sende beni başından atmak istiyosun herhalde
S: hayır tabiki, öyle bir şey olamaz bile
Ş: belli
S: ya ben seni niye başımdan atmak istiyeyim ki, sen benim başımın tatlı ve huysuz belasısın
Ş: affettin o zaman
S: daha şimdi trip atıyosun noldu hemen yumuşadın
Ş: senin bana kıyamayıp şebeklik yapacağını biliyodum, ondan öyle davrandım
S: kıyamıyorum dimi
Ş: cık, peki affedildim mi
S: gel buraya
Diyerek sarıldı, Şebnemin telefonu tekrar çaldı, Selimden ayrıldı
Ş: sakinim
Diyerek açtı telefonu
Ş: kızım sende valla bir şeyler var, nasıl ilk tutturuyosunda tam zamanında arıyosun
........
Ş: hiç şaşırmadım, noldu yine
........
Ş: ben orda mıyım diye baktn mı bide
........
Ş: kızım sen bu yaşa kadar nasıl geldin inanamıyorum, birde asistanımsın
Diyerek kapattı telefonu.
Ş: sorunlu bu kız ya, odaya bakmış, bordo yoksonoz Şobnom honom diyor, asistanım birde, Allah'tan işinde iyi
Rüya hanım küçük bir bavulla evden çıktı, arabaya atladılar ve eve geldiler.

Eyy Anadolu! Şimdi her köşen ağlayan ANA dolu. kaç eve ateş düştü kaç ailenin canı yanındı, Allah hepsinede sabır versin. O ana babalar kaç sene baktılar, beslediler, yemediler yedirdiler, içmediler içirdiler, dişlerini tırnaklarına takıp okutmak için çalıştılar, büyüttüler, bunun için mi ha, bi kör kurşun için. Kimi babasız, kimi evlatsız, kimi eşsiz kaşdı. Kiminin çocuğu vardı, kimin yeni doğmuştu, kimin daha doğmamıştı bile. Ruhları şad olsun. Allah düşmanın bile şereflisini nasip etsin. Hunharca öldürüyorlar, hiç düşünmeden. Bizde ölene ŞEHİT, sizde ölene leş denir. Atatürk yaşasaydı 30.000 şehit olmazdı, 29.999 yaşıyor olurdu. Çünkü Atatürk, o bir şehit için dağları yakardı. UYAN BABA, EVLATLARINI ÖLDÜRÜYORLAR.

YILLAR SONRATempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang