''Neden sıkıştırıyorsun? Dövecek misin?''

Bana beden diliyle üstünlük taslaması tepemin tasını attırmıştı, sanki ittirsem bile geri çekilmeyecek gibi duruyordu. 

''Kendini dövdürecek hareketler yapma ki başın derde girmesin.''

''Elinden geleni ardına koyma.'' diye tükürürcesine konuştum. Ondan korkacak değildim, kimseden korkmazdım ben. 

''Güzelce uyarıyorum.'' Biraz daha üstüme eğilince dikkatim dağılmıştı. Konuştuğu için aralanan koyu pembe dudaklarına bu sefer yenilerek bakan ben oldum. Fakat, benim bakışlarım onunki kadar kısa sürmemişti. ''Hayatım oldukça yoğun. Burası benim dinlenme alanım olacak, o yüzden zorluk çıkarma. Seninle kötü anlaşmak istemiyorum.''

''Anlaşmak istiyorsun yani?'' Alaycı gülüş sırası şimdi bendeydi.

''Aslında senin varlığını hiç istemiyorum. Hatta keşke seni bu evden kovabilmenin bir yolu olsa,'' üstten üstten konuşmayı sürdürdü. Kolları büyüktü, spor yaptığı belli oluyordu. Ayrıca beyaz gömleğinin ince kumaşından bir kolunun tamamını kaplayan dövmeleri fark etmemle birlikte afallamıştım. Bu, ondan beklemediğim bir şeydi. ''Ama dört senedir burada yaşıyorsun. Seni buradan çıkarmak mümkün değil gibi. O yüzden seni görmezden gelmekten başka şansım yok.''

''Kendini ne sanıyorsun hiçbir fikrim yok, yeni bir ev arkadaşı arayacağımdan emin olabilirsin. Daha ikinci günümüz ama şimdiden birbirimizi yemeye başladık bile.''

Başını geriye atarak güldü. Onu bu kadar sık gülerken görmenin ciğerlerimi nasıl nefessiz bırakabildiği gerçeğiyle yüzleşiyordum bu esnada. Hiç hoşlanmamıştım bundan. Hiç, hem de hiç. İçimde sanki atlar dörtnala koşmaya başlamıştı. Bu garip hisle birlikte kollarımı karnıma götürdüm, midem bulanmaya başlamıştı. 

Bunun çok büyük bir hata olacağını, başıma büyük dertler açacağını ve beni uykularımdan edeceğini bilmeyerek, irislerimin tam içine baktı. Gülüşünü sürdürüyordu ve ben ne kadar süredir nefesimi tuttuğumu inanın bilmiyordum. 

''Birbirimizi yemeye başlarsak bunu fark edersin Taehyung. Henüz hiçbir şeye başlamadık.''



   📚🫧



Derse geç kalmaya bayılıyordum.

Amfiye en son giren kişi olmak ve bütün ilginin üstümde toplanması nedendir bilmem hep hoşuma giden bir şey olmuştu. Sırf bu yüzden bilerek geç kaldığım zamanlar da azımsanmayacak kadar çoktu. Bakışların üstümde toplanmasına bayılıyordum

''Nerede kaldın?'' diye fısıldadı Hoseok, ben çantamı masaya koyup yerleşmeye çalışırken. Omzumu silktim ve soluklarımı düzenlemeye çalıştım.

''Jeongguk ile atıştık biraz. Evde bağımsızlığını ilan etmeye çalışıyor. Tam bir piç. O kadar uyuz oluyorum ki... Bir an önce mezun ol ve avukatlığımı yap. Cinayetten yargılanabilirim yakında.''

Ağzını kocaman açarak tipik Hoseok gülüşlerinden birini yaptı. ''Şaka yapıyorsun. O kadar mı kötü?''

''Kötünün de kötüsü,'' dişlerimin arasından konuştum. ''Atacağım onu evden.''

''Kontrat imzalattığından bahsetmişti. 6 aylıktı galiba, davalık olma. Fena uğraşır o. Biraz dişini sık. Jeongguk böyledir, başta canını sıkar ama sonra canın olur. Bakarsın anlaşmaya başlarsınız.''

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Oct 10 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

invisible stringWhere stories live. Discover now