17

280 28 6
                                        

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın

Şu an yaptığım koca bir aptallıktan ibaret olsa bile, bunu yapıyordum.

Çünkü ben Siyen Karunel'dim.

Yani kısaca salağın teki.

Kafenin cam kapısını iterek açtığımda vücuduma vuran sıcak havayla kemiklerimin ısındığını hissetmiştim. Kahve almak için sıraya girmeden önce bir süre etrafıma bakındım.

Bingo.

Eras Yelhan ve saz arkadaşları kafedeydi. Her zaman oturdukları masada sohbet ediyorlardı.

Yanımda benim gibi etafına bakınan Deniz'de Eras'ı görmüş olacak ki nazikçe kolumdan tutarak sıraya sokmuştu ikimizi de.

Kahvelerimizi aldıktan sonra kafenin sol köşesinde ki en sevdiğimiz masanın boş olduğunu görür görmez oraya geçmiştik. Diğer masaların aksine bu masanın geniş bir köşeli koltuğu vardı, ama çok dipte olduğu için insanlar oturmayı genellikle tercih etmiyordu.

Burada bakınca kafenin her yerini görebiliyorduk. Özellikle çaprazımızda bulunan bize biraz uzak olan Eras'ların masasını.

Eras'lar bizi fark etmezken ona yazma kararı almıştım.

Siyen: Naber (18.09)

Eras masadaki telefonu titrediğinde ekrana hiç bakmadan cebine atmıştı. Yani benim yazdığımın farkında bile değildi.

Siyen: Şu siktiğimin telefonunu cebinden çıkarıp mesajıma bak

Eras yine bakmamıştı.

Siyen: Senin ben ananı

Eras sonunda telefonunu cebinden çıkarıp ekrana baktığında hızla son attığım mesajı silmiştim.

Eras: Anamdan ne istedin be (18.12)

Siyen: Ne ara gördün ya mesajı

Eras: Panelden okudum

Eras: Kafede misin

Yazdığı anda etrafına bakınmaya başlamıştı. Göz göze geldiğimizde yutkunarak gözlerimi kaçırmıştım.

Eras: Hmm

Eras: Bize katılmak ister misiniz?

Siyen: Sağ ol

Siyen: Rahatsızlık vermeyelim

Eras: Rahatsızlık verecek olsanız çağırmazdım Siyen

Eras: Ya siz sessiz sakin gelirsiniz ya da biz üçümüz cümbür cemaat

Eras: Seçim senin

Sikeyim.

Eras Yelhan yine yapmıştı yapacağını.

Sessiz Tribün | TextingWhere stories live. Discover now