SH-4- Kızım

105K 3.4K 101
                                    

Selamlar! Nasılsınız?

Multimedya; Birbirine gıpta edilecek bir aşkla bağlı çiftimiz: Ares & Yasemin

Çok tatlı değiller mi?

~~~~~~ 4. Bölüm ~~~~~~~~~~


Pazartesi sabahı gözlerini zorlukla açtı. Yanında yatan küçüğü sarsmadan kalktı. Çocuğun küçük alnına bir öpücük bırakıp ayaklandı. Kendine gelmek için kısa bir duş aldı. Saçlarını kuruturken açık bırakacağı için özel olarak şekillendirmesi gerekip gerekmediğini düşünüyordu. Dalgalı haline bırakmaya karar verdi. Giyinme odasına girdiğinde üç yıldır girmediği odanın hala aynı durduğunu, hatta annesinin yeni kıyafetler koymuş olduğunu fark etti. Bir askı dolusu şorta bakarken ilk günden bunları giymesinin iyi bir fikir olmadığını düşünüp, eteklerine bakmaya başladı. Düz eteklerini nedensizce geçerken, dizlerinin yaklaşık bir karış üzerinde dantel detaylı bir eteği eline aldı. Beyaz kalem eteğin dantel detayı gerçekten masum bir ifade katıyordu. Onun üzerine askılı bir bluz giydi. Siyah bluzun uçlarını eteğin içine koymayı unutmadan üzerine de kırmızı bir ceket seçip, giyinme odasından çıktı. Kıyafetlerini seçmek uzun zamanını almamıştı. Odaya geri girdiğinde hemen büyük masaya doğru gitti.

Yıllar önce annesinin hediye ettiği fiyonk figürlü küpeleri kısa bir göz gezdirmenin ardından bulup taktı. Bu fiyonk figürlü küpenin bir kolyeyle tamamlandığını biliyordu fakat kolyenin nerede olduğunu bilmiyordu. Ares ile en son buluşmalarında boynunda olduğunu hatırlamasına rağmen o çok sevdiği kolyeyi bir kez daha görmemişti. Dünden hazırladığı çantasının içine masanın üzerinde duran telefonu ve cüzdanını da koyup aşağı indi. Mutfağa girdiğinde annesinin yeni yardımcılarının hazırladığı kahvaltı masasından bir zeytin aldı.

"Günaydın Yasemin Hanım. "

"Günaydın." diye cevap verdi genç kadın. Sesi umduğundan cılız çıkmıştı.

Mutfağa yeni giren Gülcan Hanım Yasemin'in sesindeki bariz bitkinliği fark edip, endişeyle sordu. "Yasemin, hasta mısın anneciğim?"

"Yok annem, dün gece uyuyamadım malum. Yorgunum biraz."

"İstersen dinlen kızım bugün." diyen annesinin yanağına bir öpücük bıraktı. "Öğrendiğim kadarıyla, diğer şirketin müdürlerinden biri bu konuda çok katıymış. Uzunca bir süre beraber çalışacağımıza göre daha ikinci günden gözlerinden düşmeyeyim. Zaten cuma günü ilk toplantıya geç kaldım."

Gülcan Hanım merakla kaşlarını kaldırdı. "Kimmiş o katı müdür? Kerem ve Egemen Beyler anlayışlıdır. Selim Bey desen yalnızca imza işleriyle ilgileniyor. Onu orada görsen şans." diyen kadın kızının tepkisini görmek üzere Yasemin'in gözlerinin içine baktı. "Ares mi yoksa?"

Yasemin şaşkınlıktan küçük dilini yutabilirdi. Tabii bu mümkün olsaydı. Annesi Kerem, Egemen ve Selim'in bu işin başında olduğunu ve anlayışlı olduklarını nasıl biliyordu? Yani, tamam bunu bir şekilde bilebilirdi. Ama Ares'e ismiyle hitap edecek kadar yakın mıydı annesi? İstanbul'da olmadığı şu üç yılda daha ne kadar çok şey değişmişti? Annesinin sorusuna gözlerini kaçırıp, başını sallayarak cevap verdi.

"Vay canına!" diyen kadın Yasemin'in yaptığı gibi bir zeytin aldı. "Hem genç hem yakışıklı hem de sorumlu, ha? Ben bu adamı gerçekten çok beğendim. Çok çekici bir adam. Sence de öyle değil mi?"

"Anne!" diye sızlanarak annesini uyardı Yasemin. Annesinin bilmediği o kadar çok şey vardı ki! Mesela birkaç yıl önce kızının kalbinin o adam tarafından nasıl kırıldığını bilmiyordu. Ya da Yasemin Gülcan Hanım'ın bilmediğini sanıyordu. Bu yarım kalmış, yine de buram buram aşk kokan hikayenin devam edeceğine inanmıyordu Yasemin. Ares'in sözünden döndüğünü hiçbir zaman görmemişti zaten. Hele sakladığı sıralarda! Hele Ares'in hayatında var olduğuna inandığı diğer kadınla!

SON HEDİYE #Wattys 2016 ~ DÜZENLENDİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin