Melezler İçin Bir Kamp?

146 8 0
                                    

Gezinin üstünden bir ay geçti. Ben hala bu iblisi aklımdan çıkaramıyorum. Bay Brunner benim melez olduğumu nereden biliyor? O dolma kalem nasıl bir altın kılıca dönüştü? Neden bana gitmeden önce DalgaKıran'a iyi bak dedi? Bu DalgaKıran olayı ne? Aklımda çok soru var.
Annem beni Bay Brunner'ın dediği kampa götüreceğini söyledi. Ve malesef bu gün..
Şimdi kahvaltı için anneme gitmem lazım. Yolda giderken açıkçası kampın nasıl olduğunu düşündüm. Belkide güzeldir, yani direk ön yargıyla yaklaşmak istemiyorum. Küçük bir grubun metroyu beklediği yerde bende metroyu bekliyordum. Metroyu beklerken bir kadın sürekli bana baktı. Ona doğru dönünce direk olarak yüzünü çevirdi. Geri döndüğümde ise bana bakmaya devam ediyordu. Açıkçası iyi biri olsa bile o canavardan sonra garipliklerden korkmaya başladım.
Metro durduğunda kalabalık bir grubun birbirini iterek dışarı çıkma çabasının arasında kaldım. Pek hoş bir durum değildi. O içerideki mayhoş ve terli kokudan çıkıp, dışarıdaki normal kokuyu almak daha iyiydi.
Uzun bir süre yolda yürüdükten sonra evimizin olduğunu sokağa girdim. Aslında pek bir değişiklik yoktu, yine aynıydı. Evin önüne geldiğimde zili çaldım. Ve koşarak gelen birinin ayak sesleri geliyordu. Ve kapıyı heyecanla açan annem "Percy! Seni çok özledim! Sonunda döndün." diyerek bana sarıldı. "Seni kahvaltıdan sonra Kıvırcıkla birlikte kampa götüreceğim. Hadi kahvaltını yap." dedi ve mutfağa daldı. Tanrım.. Benim en sevdiğim kreplerden yapmış. Blueberry soslu en sevdiğim. Hızla masaya geçtim annemin masaya koyduğu kremleri yemeye başladım. O daha portakal sıkmaya devam ediyordu. Son portakalı sıkıp bardağa doldurduktan sonra masaya kattı. Elini yıkayıp o da masaya oturdu. Yerken annemin yüzüne bakıyordum. Gözlerini hafiften kısmış, elini yanağına koymuş, yavaş yavaş krepini yiyordu. Birden bana baktı. Ne yapacağımı şaşırdım. Gülümsedi ve yemeğini yemeye devam etti.
"Anne." Başını kaldırdı ve bana baktı. "Neyin var?".
"İyiyim. Ne oldu ki?" deyip gülümsemeye devam etti. "Geldiğimden beri dalgınsın. Söyle." İnat edeceğimi anladı ve içini çekerek konuşmaya başladı.
"Sadece seni uzun bir süre bırakacağım ve mücadele içinde olacaksın. Yeni şeyler öğreneceksin. Yani seni özleyeceğim Percy." dedi ve yüzü bozuldu. Dahada sıkkınlaştı.
"Uzun bir süre mi? Ne yani, 2 ay değil miydi? Anne bir yaz kampı ne kadar uzun sürebilir?" dedikten sonra dikleşti, boğazını temizledi. "Percy orası yaz kampı değil, Melez Kampı'na gidiyorsun." dedi.
"Me-melez kampı mı?" Melez Kampı.. Orası nasıl bir yer ki? Neden bu kadar uzun sürecek.. "Peki orada ne yapacağım?" dedikten sonra yüzünü ekşitti. "Percy, Kherion bana depodaki olayı anlattı."
"Canavarı mı?"
"İblisi."
Ama hala neden bu olaydan sonra melez kampına gideceğimi anlamadım.
"Percy.. Tatlım büyüyorsun.."
Büyüyorsun mu?.. "Ve bu yüzden o kampa gitmen lazım. Artık karşına çıkacak çok şey olacak. Kendini savunman lazım. Hem orada daha güvende olacaksın, aklım sende kalmayacak. Kıvırcık'ta gelecek." "Kıvırcık mı? Ama o ne alak-" "Percy o ilk baştan beri seni korumak için yanında. O zaten kamptaydı. Merak etme o seni oraya alıştırır." deyip tekrar gülümsedi.
"Ama ann-"
"Aa saat geliyor hazırlan hadi çıkacağız." dedi ve hızlıca odasına gitti. Bende kendi odama gitmek zorunda kaldım tabi. Odama uzun zamandır girmiyordum, eski hali gibi duruyor sadece bir kut-, kutu mu? İçinde ne var ki? Bakmalı mıyım? Üzerindeki yazıyı okuyamıyorum. Çünkü daha adını bilmediğim bir hastalığım var. Yazıları tam okuyamam. Bu yüzden ilkokulda çok acılar çektim, sormayın.. Kutuyu açtığımda altı tane Yunan *sikkesi buldum. (*Madeni Para) Ve bir Yunanca not vardı. Yunan harflerini iyi okurum.
Sevdiğim oğlum Percy.
Bu notu senin için yazdım. Annenle konuşup bu Melez Kampı olayını konuştuk. Ve gitmen kararını aldık. Kamp senin yararına olacak. Kheiron seninle orada ilgilenir. Satir Kıvırcık'ta seninle birlikte olacak. Ona güven yardımcı olacak. Ve sana bıraktığım sikkelerle istediğin kişiyi arayabilirsin. Biraz su bul yeter. Seni seviyorum oğlum. Kendine dikkat et.
Yüce Tanrı ZEUS'un kardeşi
POSEIDON

Kherion mu? Kherion.. Bay Brunner Kherion mu? Yarı At, Yarı İnsan..Vay be. Babam ilk defa bana karşı ilgisini arttırdı. Saçma Tanrı ilişkileri yüzünden bana hiç vakit ayırmadı.
"Percy! Hadi aşağı gel! Ben hazırım!"
"Geliyorum!" dedim ve sikkeleri arka cebime attım. Vee.. Babamın yazdığı notuda katlayıp cebime kattım.
Uzun bir yoldan sonra Kıvırcık'ıda alıp Melez Kampı'na geldik. Küçük görünüyordu. Normal bir girişi vardı. İçeri girerken annem seslendi.
"Percy! Görüşürüz tatlım. Kendine iyi bak." dedi.
"Anne sende gelsene" dedim ve Kıvırcık kolumu cimcikledi.
"Percy Kampa ölümlüler giremiyor, üzgünüm. Hadi! Gel içeri girelim Kamp bizi bekliyor" dedi ve içeri daldı. Bende yüzümdeki umutsuzluğu belli etmeden yalandan gülümsedim. Athena'nın dediği gibi "Her insan, bir gün sevdiğiyle uzaklaşır. Ve o gün seven kişi yasını tutar." bir nefes alıp içeri girdim ve içeride hayatımda görmediğim şeyler gördüm.
Elinde kılıçları taşıyanlar, zırhları silenler, atları besleyenler vardı. Ama çok kalabalık değil onbeş civarında melez vardı. Bu iyi bir şey mi bilmiyorum. Ama burası iyi bir yere benziyordu. Sanki..
                         ...

Ben Yarı Tanrı Mıyım?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin