7. BÖLÜM: İLK ÖPÜCÜK

3.3K 484 441
                                    

Instagram; gulsenkilicaslanofficial

Bir sonraki bölüm; bu bölüm 300 vote aldığında gelecektir. Unutmayın bir sonraki bölüm Diren'den 😉
Keyifli okumalar 😘😘😘

Evrim

Üç hafta önce yaşadığım Wesley olayı faciası, bana çok şey öğretmiş ve farklı bakış açıları kazandırmıştı. Öncelikle artık -kurgusal olanlar hariç- Koreli erkeklere tövbe etmiştim. Eminim iyi, nazik, centilmen Koreli beyler de vardır ama kültür farkımızdan ötürü belli ki ben bunu ayırt edebilecek yeteneğe sahip değildim. İkide iki kalbim kırılmıştı. Bir başka edindiğim ders ise kimseye, hiçbir şey için asla ısrar etmemem gerektiği oldu. Tolunay, onu ısrar ederek hatta yalvararak peşimden sürüklediğim için benimle bir daha hiç konuşmadı ama kurstaki herkese başımıza geleni, daha doğrusu benim yüzümden neredeyse onun başına gelebilecek olanları anlatmıştı. Neyse ki daha önce de dediğim gibi, İstanbul'a geldiğimden beri, içinde bulunduğum en elit grupta da bu sınıftı da herkes bana geçmiş olsun dedi ve Tolunay'ın aksine kimse beni suçlamadı. Özellikle Cevdet adında bir çocuk gerçekten çok ilgilendi ve hep iyi yanlarını gördüğüm Koreliler'in bir kısmında bu röntgencilik kültürünün yaygın olduğunu, bunun benim saflığımla asla alakalı olmadığını söyleyip, beni teselli etti.

Son kazanımım ise Diren konusundaki önyargılarımın kırılması oldu. Beni içine düşeceğim çok kötü bir durumdan kurtardığı gibi, sonrasında da yaptığı iyiliği yüzüme vurmadı hatta bana sahip çıktı resmen. Anne-babasına, arkamdan benim için söylediği her şeyi affetttim artık. Bence sadece beni beğenmediği için anne-babasına biraz dik ve sert tepki vermişti o kadar. Herkesin hoşlandığı bir tip, etkilendiği bir güzellik algısı vardı sonuçta. Yunan tanrısı gibi yakışıklı çocuktu, haklıydı beni ne yapsın? Ben bir tanrıça olacak olsam ancak Kibele olurdum. Ayrıca belki de o dönem bir kız arkadaşı vardı ve ailesi bilmiyordu. Sözün özü; iyi insandı ve arkadaş hatta gerçek kuzenler gibi kalabilirdik. O gün göğsünde ağlarken sıcaklığı, kokusu, omzuna elimi koyunca geri kaldıramadığım ve okşamaya devam ettiğim gergin kasları... İtiraf etmeliyim ki çok etkileyici biri olduğu için, onun tarafından, gıyabımımda da olsa reddedilmek nefretimi uyandırmıştı. Çünkü Neslihan teyze beni laf arasında hep gelin almak istediğini söylediği için, bir tarafım bir gün bunun olacağına inanmıştı. Annesinin değil, oğlunun ne düşündüğünü duymak kalbimi kırmıştı asıl. Evet, kötü şeyler söylemişti ama bana hiç kötü davranmamıştı.

Diren, fiziksel olarak onda on, bense onda altıydım. Yani haklı olarak benim gibi birini koluna niye taksın? Terası yıkadığımız gün, Koreliler'e çelimsiz demekte haklıymış gerçekten, dedim. Çok çok iyiydi vücudu. O, bana küçük kız kardeşi gibi davranırken, bense edepsizce onu dikizleyip, kaslarından aşağı akan suyu, ağzımın suyu akarak izlemiştim. Hep okuduğum o kaslı, seksi karakterli kitaplar yüzündendi bence bu edepsizliğim. Bir gün o kollar tarafından sarmalanacak kız çok şanslıydı ama ben olmadığım kesindi ve bu yüzden ona kızmaya hakkım yoktu. Benim kendime yakışan birini bulmam gerekiyordu. Davul bile dengi dengine demişler ne de olsa.

Diren PT'im olduğunda anlamıştım ki aptal biri de değildi. Esprili, tatlı, eğlenceli, düşünceli, korumacı, centilmen, işine saygılı, sorumluluk sahibi, akıllı biriydi. Sadece aptal bir kas yığını olduğunu düşünürken onu takmamak çok kolaydı ama şimdi ondan etkilenmemek çok zordu. Özelikle sporda ciddiyetle bana yapmam gerekeni dikte ettiğinde ve yanlış bir duruşta olduğumu gördüğünde elini çok hafif o bölgeye koyup ben düzeltmesi... Her seferinde temin karıncalanıyordu.

"Sırtını dik tutmalısın yoksa belini sakatlarsın," diyerek avucunu sırtıma sadece birkaç saniye koyup düzelttiği o anlarda kalbim yerinden çıkacak gibi oluyordu. Neyse ki spora başladığım an, sarfettiğim efordan yüzüm kıpkırmızı oluyor da bunun bende uyandırdığı heyecanı saklayabiliyorum. Birlikte yemek yaparken, iştekilerden karşılıklı şikayet ederek sohbet etmeyi seviyordum. O müşterilerinden dert yanarken, ben de ofistekilerden dert yanıyordum. Yine de insanların mallıklarının benzerliğiyle eğleniyorduk. Benimle Kore dizileri izlemeye başlamıştı ciddi ciddi ve kolunu omzuma atıp saatlerce dizi izlediğimiz zamanlar sıklaşmaya başlamıştı. Bence artık o da seviyordu bu dizileri.

BİR DOMBİLİYİ SEVEBİLİR MİSİN?|+18Where stories live. Discover now