Patlamış camın ardında, hareketsiz bir şekilde koltuğunda yatan kıza bakakalmıştı. Zaman kaybetmeden elleri ile Melal'in omzundan tuttu. O an kızın kafası onun olduğu tarafa düşmüştü.

Başı kanıyordu, alnındaki kan damlalarını gören adam nefesinin kesildiğini hissetti.

Hiçbir görevinde, suikastta, tuzakta... Hiçbirinde bir zaafı ile karşı karşıya kalmamıştı. Onun bir zaafı bile yoktu. Öyle zannediyordu çünkü eğer olmasaydı, şu an kendini güçsüz hissetmezdi.

Tüm gücünü kullanarak onu arabadan çıkardı. Arabadan çıkan dumanların haddi hesabı yoktu. Her an patlama olabileceğini bildiği için dengesini kaybede kaybede geriye doğru kucağına aldığı kız ile hızla uzaklaşıyordu.

Karanlık çökmüştü, oradan uzaklaştıkça yakında bir arabadan çıkan alevleri görebiliyordu. Peşlerinden gelen arabalardan biriydi, patlamıştı.

"Hayır." Sessiz bir şekilde söylemişti, Demir. Yeterince uzak değillerdi ve saniyeler içerisinde araba bir alev topuna dönüşecekti.

Daha hızlı olacakken arkadan gelen tiz sesle Yakut'u hafif bir hareketle yere yatırdı. Etrafa yayılan gür sesle kendisi onun üzerine kapanmıştı.

Ters dönen araba patlamıştı, her yanından alevler çıkarken bazı parçaları etrafa saçılıyordu.

Patlamanın ısısı onlara kadar gelmişti. Demir, acıyla yüzünü buruşturdu, yerde yatan kızın bedenini korumaya çalışıyordu. Kendi canının yanmasını pek de önemsemiyordu.

Sonunda patlamanın etkisi gitmişti. Demir, arkasından alevler içinde kalan arabaya bir bakış atıp doğrulmaya çalışmıştı fakat başarısız olmuştu.

Hayır, şu an olamazdı. Güçsüz olduğu zamanlar elbet olacaktı fakat şu an değil.

Bakışları kıza kaydı. Onun nabzına bile bakmamıştı. Bu düşünceyle ellerini nabzının üzerine koydu. Gözleri dumandan dolayı isle kaplanmış yüzünde dolaşıyordu. Diğer elini kızın yanağına koyup okşadı. Nabzını hissetmiyordu. Yutkunamadı.

"Melal."

"Melal, güzelim? "

"Yakut, Yakut'um gözlerini aç. "

Ellerinin titrediğini farketmiyordu bile. İçine ilk defa sinen korku yüzünden gözleri yanmıştı. Etrafa baktı. Kimse yoktu. Yardım bulmalıydı.

Bu ancak bir kabus olabilirdi onun için. Zaafı, zaafı olduğunu hissediyordu. Ve zaafı ölmüş müydü?

Nabzında duran eli oradan ayrılmadı.

"Yardım edin! " Etrafta ölüm sessizliğindeydi.

Gözleri tekrar kıza döndü. Melal'in sarı saçlarını nazikçe iteklemişti. Alnından akan kanlara dokundu. Bakışlarını kaçırmış, titrek bir nefes vermişti. Gözleri kararmış, nefesi sıklaşmıştı.

"Kırmızı." duraksadı. "Kırmızı yakışmıyor sana, Yakut. " Alnını onun alnına yaslamıştı. "Hem de hiç." Gücü gittikçe azalıyordu. Ayağa kalkıp ona yardım çağırmak, kazaya neden olanlara hayatı zindan etmeyi istiyordu.

YAKUT MAHALLİWhere stories live. Discover now