BÖLÜM 4

34 3 3
                                    


Gerçekten inanılmaz, diye düşündü Nuh, dünya ne kadar da sıkıcı görünüyordu. K&S Laboratuvar'ının yer aldığı ofis örneğin. Eğik ve yassı bir taşın üzerinden suların aktığı, o güne dek gördüğü en yavan havuzun etrafında dizilmiş, bir dizi iki katlı ayakkabı kutusu. İnsanların her sabah uyanıp trafikte bir saat yol aldıktan sonra böyle bir yerde nasıl çalışabildiklerini asla anlayamamıştı.

Tabii, laboratuvarın içi muhtemelen daha heyecan verici görünüyordu. Yaptığı araştırmaya göre ilaçların yaklaşık yüzde yirmisinde bir tür florin kullanılıyordu ve bu stabilitazör görevi üstlenip emilimi geciktirerek etkiyi arttırıyordu. Pis işlerdi; ilaç şirketleri için bileşenler geliştiren bir taşeron olarak K&S'de muhtemelen temiz odalar, pozitif hava-akımlı giysiler, üç tür güvenlik önlemi vardı. Belki de içerisi daha çok bilim-kurgu filmlerini andırıyordu.

Yine de Nuh Tufan kendi ofisini daha çok seviyordu. Tek eli Mercedes'in direksiyonunda, cep telefonunda bir numara çevirdi. "Doktor. Beni tanıdın mı?"

"E-Evet."

"Güzel. Senden istediğimi yaptın mı?"

"Ben....Ben..."

"Sakin ol. Bir nefes al." Bir saniye bekledi, sonra,"Daha iyi misin?"

Adamın sesi boş ve çaresiz geliyordu. "İstediğini yaptım."

"Güzel. Senin akıllı bir adam olduğunu biliyordum. Konuşmamızdan kimseye bahsetmedin, değil mi?"

"Hayır."

"Karına, polise?"

"Hayır."

"Bana yalan söylemiyorsun değil mi? Çünkü o fotoğraflar"- dişlerinin arasından nefes aldı- "yani öyle bir şeyi kimsenin görmesini istemezsin."

"Bahsetmedim. Yemin ederim." Sesi aceleci ve panik içindeydi.

"O zaman rahat ol, dostum. Çok yakında her şey bitecek. Şöyle yapacağız." Nuh ona bir adres verdi. "Yirmi dakika sonra orada buluşalım." Adam cevap vermeden telefonu kapattı, sonra yerine gömüldü ve kapıyı izlemeye başladı.

İki dakika sonra doktor hızla dışarı çıktı, bir eliyle cebinden anahtarları çıkartmaya çalışıyordu. Diğer elindeyse sapını parmaklarından kan çekilircesine sıkı tuttuğu çanta vardı. Nuh, doktorun Chavrolet arabasına binmesini ve uzaklaşmasını izledi. Peşinden gitmedi, yalnızca bekledi ve izledi. Takip eden herhangi bir ekip arabası yoktu, dikkatini çeken herhangi bir arabanın motoruda aniden çalışmamıştı. Arabanın saati on dakika geçtiğini gösterdiğinde numarayı tekrar çevirdi. "Neredesin, doktor?"

"Yoldayım. Dediğin-"

"Fikrimi değiştirdim. Senin ofisin orada buluşalım"- saatine bakar gibi yaptı. "Beş dakikaya."

"Ama on dakikadır-"

"Hızlı sür." Nuh telefonu kapattı.

Daha çok yedi dakika sürmüştü ama Chavrolet sokağa patinaj çekerek ve motoru bağırarak girdi. Yine, takip eden kimse görünmüyordu.

Nuh doktorun park etmesini bekledi, sonra arabasından indi ve yürüdü. İş üzerindeyken her zaman olduğu gibi aşırı tetikteydi, aynı anda yedi tarafı görebildiğini hissediyor, hava yerine jet yakıtı soluyordu. Yolcu camını tıklattı ve adamın yerinden sıçrayışını görmek hoşuna gitti.

Adam kendini toparlayıp kapıyı açtı ve Nuh arabaya bindi. "Selam, doktor. Günün nasıl geçti?"

Adam ona yalnızca bakmakla yetindi. Burun deliklerinde tampon, burnunun kemerinde ise bir bant vardı. Parmakları direksiyonu bir kavrıyor, bir bırakıyordu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 28 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

SIKI DOSTLAR - (YENİ~)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin