Bilinenler ve bilinmeyi bekleyenler

20 3 3
                                    


Adımlarını gelen sese doğru yöneltti. Ses gittikçe yükseliyor ancak ışığı açıp duyduğunu belli etmek istemediğinden karanlıkta sessizce ilerliyordu. Sanki birileri mutfağına girmiş ve bir şeyler hazırlıyormuş gibi sesler geliyordu.

Yavaşça mutfağın bağlı olduğu oturma odasının kapısına kadar yürüdü. Kapı aralık bir şekilde bırakılmıştı ve aralıktan sızan ışık huzmelerini fark etmişti. Hemen koridorun sol ortasında bulunan sehpanın yanına adımladı, oradaki süs niyetiyle aldığı vazoyu kavradığı gibi tekrardan aralık olan kapının önüne ilerledi.

Kapının gıcırdamaması için dikkatle kapıyı hafifçe ittirdiğinde görüş alanına bir adam girdi. Kalbi korkudan gümbür gümbür atıyordu. Korkuyordu ancak bu duygunun onu ele geçirmesine izin vermeyerek soğuk kanlılıkla mutfağa yöneldi.

Basitti, sessizce yanına yaklaşıp elindeki vazoyu kafasına indirecek ve bayıltacaktı. Yaklaştığı sırada tam kolunu vazoyu kafasına geçirmek için kaldırmıştı ki önündeki kişi hızla arkasına dönüp şamdanı sol elinden aldığı gibi arkadaki duvara fırlatmıştı. Leyl daha neler olduğunu anlayamadan onu arkasında duran masaya kadar sürüklemiş sandalyeye oturtmuştu. Bağlamamıştı serbestti, Leyl ani bir refleksle bir tekme savurdu, ardından ayağa kalkıp adam onun üzerine atılacakken kafasını eğip kolunun altından arkasına geçti, hızlıca altından geçtiği kolunu tuttu ve sırtına doğru kıvırdı, acı dolu bir inleme duyduğunda onu duvara itmekle meşguldü. Leyl'den iriydi ancak akıl, gücü her zaman yenerdi.

Yüzüstü onu duvara yasladığında boşta kalan elini saçına yerleştirdi ve hafif sayılmayacak şekilde çekiştirdi. "Evimde ne arıyorsun?" Dedi kafasını biraz daha geriye yatırarak "üstelik bana saldırdın".
"Seni arıyordum Leyl" derken adamın sesi sanki özlemle dolup taşıyordu.
Saçını biraz daha çekiştirdiğinde sorusunu tekrarladı "sana evimde ne yaptığını sordum"

"Ben de söyledim" dedi alay edercesine.

"Benim adımı biliyorsun, evimi biliyorsun, mutfağıma girip yemek hazırlıyorsun" derken hazırladığı servis tabaklarına baktı "derdin ne senin?"

Adam "Eğer beni bırakırsan düzgünce konuşabiliriz" dediğinde Leyl sinirle kafasını duvara vurdu "kes sesini, yalancı hırsız bozuntusu"

"Bu biraz acıttı, ancak hırsızlığa gelseydim çoktan tüymüş olurdum, ayrıca seni istesem sandalyeye oturtmak yerine bayıltabilirdim" dediğinde haklı olduğunu biliyordu, kat kat güçlüydü, ittirmesiyle üstünlüğü elde edebilirdi ayrıca sokak dövüşü değil de eğitimli olduğu gayet belliydi.

Düşününce bırakması daha mantıklı olurdu, hata yapmış olursa bile sonuç aynı noktaya çıkacaktı.
Leyl hafifçe geri çekildiğinde saçlarını da bırakmıştı. Elinden bileğini kurtarır kurtarmaz kafasında duvara vurduğu noktayı ovuşturdu.

Ardından yavaşça biraz önce Leyl'i oturttuğu sandalyeye oturdu ve karşısındaki sandalyeyi oturması için işaret etti. O sırada Leyl tezgaha yaslanmış bir şekilde ne yaptığını inceliyordu. Aşağı yukarı otuzlu yaşlarda bir adamdı, kim olduğunu bilip bilmediğini tarttı ancak çıkaramamıştı. Elbette karşısına oturup havadan sudan sohbet etme gibi bir niyeti yoktu. "Ee ne dedikodular var birde onları anlat, istersen mısır da patlatayım iyi gider" diyerek dalga geçtiğinde adamın yüzünde mimik oynamadı "Sadede gel".

"Peki madem" diyerek sesli bir nefes verdiğinde yönünü tamamen Leyl'e döndü "senin için anlaması biraz zor olacak hatta baya zor olacak ama sakin ve olgunlukla düşünmeni rica ediyorum"

Leyl "Reklamı geç düğmesinin nerede olduğunu göremiyorum" dediğinde sabır dilenir gibi yüzünü tavana doğru çevirdi. tanımadığı bir adamla mutfağında oturup sohbet edecek kadar aptal değildi, sadece öyle davranmak hoşuna gidiyordu.

LeylWhere stories live. Discover now