Bölüm 8

112 6 0
                                    

Eylül masaya ulaşamadan bir adam tarafından kollarıyla beli sarılmış ve boğazına bir bıçak dayanmıştı. Hayatında teyzesi tarafından şiddet de görmüştü ama hiç boğazına bıçak dayanmamıştı. Korkudan titremeye başladı ve refleks olarak engellemek için adamın bıçağı tutan eline sarıldı.

"Ah, soruma yanıt vermeliydin. Sana kim olduğunu sormuştum."

Eylül adamın konuştuğunu duyduğunda sesinin çok tanıdık geldiğini fark etti. Bu günlerdir rüyalarında onu kucaklayıp rahatlatan, çok konuşmayan ama konuşmak yerine onu öpücüklere boğan Kahir'in sesiydi.

"Kahir?!"

"Demek beni tanıyorsun. Sana birçok sorum var ama eğer cevabından hoşlanmazsam bu senin de hoşuna gitmez, o yüzden düzgünce cevap ver."

Eylül halüsinasyon gördüğünü düşündü. Bu nasıl gerçek olabilirdi? O sadece kurgusal bir karakterdi. Kendi kafasından uydurduğu bir hayali karakterden fazlası değildi. Ama boğazındaki bıçak hayal olmayacak kadar gerçekçiydi. Yani bir yerlerde gerçekten Kahir adında biri mi vardı? Bu onun hep arzuladığı bir şeydi ama sevinecek durumda değildi. Şu an gerçek olsa da olmasa da en sevdiği insan tarafından tehdit ediliyordu. Hayatında ona gerçek sevgiyi yaşatmış tek 'insan' tarafından.

"B-bu nasıl mümkün olabilir?! Sen nasıl gerçek olabilirsin?"

Onun ciddi ve tehditkar ses tonunun yanında sesi çok zayıf ve cesaretsiz kalıyordu.

"Bana bilmediğini mi söylüyorsun? Tüm o şeyleri yazarken bilmiyor muydun yani? Annemin ölümünün, virüsün ölümcüllüğünün artmasıyla insanların perişan olmasının ve diğer her şeyin gerçek olduğunu bilmiyor muydun?"

Kahir bıçağı boğazına bilerek ya da bilmeyerek sürtmeye başladı. O kadar güç uyguladı ki boğazı hafiften kanamaya başladı. Eylül'ün canını yakıyordu ama daha çok canını yakan şey Kahir'in yapmasıydı. Tam bugün için canım daha ne kadar yanabilir diye düşünürken şimdi Kahir ona düşmanı gibi muamele ediyordu. Gözleri dolmaya başladı ama tutamadı. Boğazının acısıyla kalbinin acısı birleşince dayanamadı. 

Söylediklerine göre yazdığı her şey gerçekti ve onlara acı çektirmişti. Yani o haberi olmadan yazılan şeyler de gerçekti. Annesinin virüs olması ve ardından o yazmadığı halde ölmesi, Kahir'in Elif'i tutkulu bir şekilde öpmesi ve Eylül'ün kim olduğunu yapabileceği en kötü ses tonunda sorması... Hepsi gerçekti. Eylül daha fazla titremeye başladı. Her şey çok fazla geliyordu. Başta Kahir'in annesinin ve diğer tüm masum vatandaşların ölümüne sebep olma düşüncesi onu kendinden nefret ettiriyordu. Ve en önemlisi hepsi Kahir'i Elif'ten kıskandığı için olmuştu. O zamanlar söyleyememişti ama Kahir artık karşısında duran gerçek bir insandı. Tüm bunlara saçma ama yersiz olmayan kıskançlığı sebep olmuştu. Düşünmemesi gerekse de bulunduğu düşmanca ve tehditkar durumdan dolayı Kahir'in Elif'i gerçekten sevdiği geldi. Kitaptaki her şey gerçekse Elif'i seviyor olmalıydı. Kendisinin varlığından emin olduğu halde 'teyit' adı altında onu öpmesi de bunu kanıtlardı.

 Artık hiçbir şeyin anlamının olmadığını hissetti. Onu burada öldürse de umurunda olmazdı. Dizlerinin bağı çözülmüştü ve ayakta duracak enerjisi yoktu ama ölü gibi çıkan soluk sesiyle son kez ona yanıt verdi.

"Bilmiyordum. Her şeyin kafamda kurduğum bir hikaye olduğunu sanıyordum. Beni eğlendiren basit bir hikaye..."

"Ha?Tüm yaşadıklarımın sırf sen eğlenesin diye olduğunu mu söylüyorsun?! Haberin olmasa bile neye sebep olduğunun farkında mısın?"

Kahir'in daha fazla sinirlendiği bağırmaya başlayan ve yeterince korkutucu gelen ses tonu ile boğazını daha fazla kesen bıçağından belliydi. 

"Göstermemi ister misin? Görmeye bile dayanabilecek misin merak ediyordum!"

Hiçbir şey Eylül'ün umurunda değildi artık. YIllarca hayata tutunmak için çabalamıştı ama artık isteği kalmamış gibi hissediyordu. Ne Kahir'in gerçek olmasına rağmen Elif'e deli gib aşık olduğunu ve kendinden boğazını kesecek kadar nefret ettiğini ne de birçok insanın ölümüne ve acı çekmesine neden olduğunu hatırlamak istemiyordu. Ama bu bile onun için lükstü. Kahir'in dediği gibi gidip neye sebep olduğunu görmeliydi. O insanlar onun yüzünden acı içinde yaşamıştı ne de olsa.

Kahir elindeki hançerini kınına soktu ve elini hafifçe kaldırıp büyü yaptı. Eylül olanları titreyen ve etrafa ölü gibi bakan vücuduyla isteksizce izledi. Masmavi duman benzeri bir şey etraflarını sardı ve görüşlerini tamamen kapattı. Çok etkileyici bir görünümü vardı ve üstelik Kahir'in tek bir el hareketiyle gerçekleşmişti. Eylül ilk defa büyü görüyordu ve boyut değiştiriyordu ama ifadesi hiç değişmedi, hiç şaşırmadı. Zaten tüm olanlardan sonra bu şaşırılacak bir şey miydi?




Her Şey Bitse BileHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin